bana göre insan çağının en iyi müziklerinin yapıldığı festivaldir. kız arakdasımı yada çocugumu yada torunumu bir gün omuzuma alıp( yas 70 e kadar deneyecez) dans edecegım festivaldir.
daha çok çocuklara yönelik bir film havasında ama o kadar gereksiz detaya inmişler ki filmin hedef aldığı kitlenin büyük bir bölümü filmin amacını anlayamamıştır diye düşünüyorum. genel olarak fena değil tam zaman geçirmelik izlenesi bir yapım.
Dünyanın en tehlikeli elektronik müzik festivali olarak da bilinir. 300 aşkın dj canlı performans sergiler. Tafsiyem çadırlar çok iyi otele deli gibi para vermeyin.
hugh laurie abimizin biraz güme gittiği film. çok güzel denemez, ama aşırı beklentiye girmeden izlerseniz keyifli denebilir. öncesindeki çeşitli kitap ve bilim kurgu filmlerine sık sık göndermeler var.
güzel ve sürükleyici bir film. ama o kadar işte daha fazla film hakkında söz edemiyorsun. akılda kalıcı, sohbet arasında paylaşabileceğin bir replik yok mesela.
Pazar sabahı işitme engelliler için hazırlanan haber bülteninden sonra yayınlanan bana bilimkurguyu sevdiren filmlere benzeyen bir film. Çok nadir böyle filmler yapılıyor artık. Çocuğum olsa sinemaya götürüp izletirim.
bilimkurgu filmini aksiyondan ibaret agugugu sanan ergenlerin hoşlanmayacağı filmdir. bunların dışında kalıp, bilinçleri de açık olanlar için filmin hikâyesi, asırlardır entellektüel bilim ve sanat insanlarının savunduğu bir şeyi anlatıyor kısaca:
"evet daha iyi bir dünya ve medeniyet mümkün. ama bu iyi, zeki ve yaratıcı insanlar tarafından kurulacaktır."
çok güzel bir film. Ortak bir kaderle bağlanan zeki ve iyimser bir genç (Britt Robertson, filmin kahramanı Casey Newton olarak), bilimsel merak ile yanıp tutuşmaktadır, eski bir zeki genç keşifçinin (George Clooney, Frank Walker olarak) ise gözü açılmıştır ve zamanda esrarengiz bir yerin ve “Tomorrowland” olarak toplayıcı hafızalarında var olan bir mekanın gizlerini ortaya çıkarmak için tehlike dolu bir göreve girer.
Walt disney Yapımı bir film olduğunu görünce 'eyvah... zaten bilimkurgu yandık' dedim ama güzel filmdi. Yanımdaki kişiyle anlam kazandı sanırım, sanırım hayatımda ilk kez bir bilimkurgu filmi baştan sona izledim. Bunu hiç kimse için yapmazdım, ama yanımdaki kişiye hayır diyemiyorum, filmden ziyade onunla film izlemek çok güzeldi zaten*
--spoiler-- The catcher in the ryeye de selam çakmış sıkça... Gerek çavdar tarlasına gidişleri, gerek kızın beyzbol şapkasına olan bağlılığı, bana bu kitabı hatırlattı. Bu holden caulfield hayranlığı bitmez bence hiçbir şekilde.
--spoiler--
