an itibariyle öncelikle (bkz: green grass) sonralıkla da (bkz: dead and lovely) şarkılarını dinlediğim usta müzisyendir. tam dinlediğim sırada sözlükte bu başlığın çıkmış olması ayrı bir doğaüstü an yaşatmıştır bana.
hayatı oldukça bohem geçmiş (bkz: charles bukowski) gibi yaşadığı yıllar olmuştur. sonunda yola mı geldi denir, yolu mu buldu denir, yoksa yol mu onu buldu bilinmez; eşiyle tanışmış ve bütün hayatı değişmiştir. eşinden bahsederken büyük bir tutkusundan bahsedermiş gibi gözlerinin parladığı söylenir *
oldukça karamsar sözleri olan şarkıları vardır. tutun ki nasıl biz müslüm babanın kederli sesinde hüznümüzü boğuyorsak tom waits de birilerinin blues'unu boğduğu akisli sestir arkadaşlar.
Şarkıları düşük tempolu olduğu için uyuyan bebeğe dinletilmek suretiyle de kullanılabilir fakat bu yöntem bebeğin ileride alkölik olmasına da neden olabilir. Yatırım tavsiyesi değildir.
Gary Graff'ın deyişiyle sesi, 'bir fıçı burbonda ıslatıldıktan sonra beş ay tütsülenmiş ve ardından da bir arabanın altında çiğnenmiş' gibidir. Çıkardığı kendine özgü hırıltılı sesler, deneyselliğe olan meyli; blues, caz ve vodvil gibi rock öncesi türlere sevgisi ile Tom Waits, müzik adına sıradışı bir kişilik oluşturmaktadır.
Tom Waits'in parçalarında atmosfer genellikle yıpranmış,tuhaf karakterler ve mekanlardan oluşur. Geleneksel yapılara uyan parçaları da vardır. Bruce Springsteen tarafından yorumlanan "Jersey Girl" ve Rod Stewart'ın yorumladığı "Downtown Train" adlı parçaları, kendi de söylediği halde adı geçen şarkıcılarla anılmaktadır. Albümleri çoğunlukla kendi ülkesi (ABD) dışındaki ülkelerde daha üstün ticari başarılar elde etti. Birçok önemli ödüle aday olmuş, iki albümü için Grammy Ödülü'ne layık görülmüştür.
Waits, filmler ve müzikli oyunlar için de çalışmalar yapmıştır; The Fisher King ve Bram Stoker's Dracula bunlardan bazıları. Bestesini yaptığı bir film müziği için Akademi Ödülleri'ne aday olarak gösterildi.
"Gary Graff'ın deyişiyle sesi, 'bir fıçı burbonda ıslatıldıktan sonra beş ay tütsülenmiş ve ardından da bir arabanın altında çiğnenmiş' gibidir." Tanımını oldukça sevdiğim, şarkılarında bambaşka bi tat olan sanatçı abimiz. Severek dinliyorum.
o kadar müzik bilgim var diye geçinirdim. bu adamı bu zamana dek nasıl es geçmişim benim ayıbım. hold on ile dinlemeye başladım ve sanırım ölene dek dinleyeceğim. öldürmez süründürür bir sesi var.
Ah Muhsin Ünlü'nün zaman zaman düet yaptığı şarkıcı.
--spoiler--
-kocaelisin sen bizim canımız-
feat tomwaits...
yıkıldık. yıkıldıkça kanatlarımız
kanatlarımız morardı gökleri gördük.
kalemizde erhan vardı, görkleri gördük.
orta saha canavardı, götleri gördük.
gördük kıyamet mormuş imam vaazından
işte amcam bir kirişi öpmüş ağzından
ve insan buna ne oluyor dediği zaman
u must say good-bai 2 me.
inh! inh!
çürüdük. çürüdükçe babalarımız
babalarımız koktu toprağa döktük
toprak koktu toprağı allaha döktük
allah çoktu cehennemi cennete döktük.
döktük gitti aklımız al pasiflora iç!
ali gelme okul çökmüş seni şanslı piç!
göklerdeki babamız geç kalmazdı hiç?
u must say good-bai 2 me.
inh! inh!
uyandık. uyandıkça sakallarımız
sakallarımız vardı dervişe kestik
devlet aciz, rahmet olduk yolları kestik
mecbur kaldık cesetlerden kolları kestik.
kestik, boş tabuta bari bir uzuv girsin
bitsin bu azap burda, dünyada bitsin
bağırmayan taraftar siktirsin gitsin
u must say good-bai 2 me.
inh! inh!
kentleşmenin çoğul yalnızlığını dile getirir şarkıları. şiirsel bir dili, özgün yorumu ile insanı karanlık bir girdaba sürüklerken başka bir bakış açısı kazandırır insana. "Christmas Card from a Hooker in Minneapolis" parçası yalnızlık doğurduğum geceleri, yaşamın demini alırken iyi gelir her zaman .