tolga tanış

entry8 galeri0
    1.
  1. bugün yazdığı bir yazıyla suriyede ılımlı muhaliflerin nasıl yok olduğunu anlatmıştır.

    Amerikalıların Suriye’de ılımlılara yardımları durdurmasının perde arkasını anlatacağım. Geçen Cuma’dan beri neler olduğunun öyküsünü. ilk defa öğreneceğiniz bu detayları okuyunca, Suriye’deki iç savaşta ılımlı grupların nasıl yok olduğunu ve Suriye’nin nasıl çöktüğünü de göreceksiniz.
    Cuma akşam üzeri başladı.
    Suriye’deki islamcı grupların bir araya gelerek Eylül’de kurdukları
     islami Cephe’nin uzantılarından Ahrar el Şam ve Washington’ın El Kaide bağlantısı nedeniyle terörist saydığı El Nusra Cephesi ortak bir harekâta giriştiler.
    Ve Suriye’deki ılımlı muhaliflerin askeri lideri General Salim idris’e bağlı, Yüksek Askeri Konsey (SMC) güçlerinden Birinci Tugay’ı, Türkiye sınırına yakın bir bölgede çevirdiler.
    Çevirme, SMC’nin genel merkezi ve depolarının bulunduğu, Reyhanlı’nın karşısındaki Atme kasabasına giden yol üzerinde oldu.
    Tam olarak Atme’nin 20 km güneyinde bir mıntıkada.
    Atme yolunu koruyan Birinci Tugay’ın bölgede 300-400 kişilik bir gücü bulunuyordu.
    Ahrar El Şam ve El Nusra ise tam sayı bilinmemekle birlikte çevirmeyi çok daha büyük bir kuvvetle gerçekleştirdi.
    *
    Tek bir kurşun atılmadı.
    SMC ve çevirmeyi yapan kuvvetler, karşılıklı beklemeye başladılar.
    ilk kim ateş edecek diye.
    Bu sırada çevirmeden haberi olan SMC’nin Atme’deki genel merkezine kimliği belirsiz bir ihbar telefonu geldi.
    Ve Kuzey Suriye’de şimdi herkesin uzak durmaya çalıştığı, bölgenin en güçlü ve en acımasız örgütlerinden, yine El Kaide bağlantılı Irak Şam islam Devleti’nin (ISIS) Atme’ye saldırmaya hzırlandığı bilgisi geldi.
    SMC telefonu edenin kim olduğunu öğrenemedi.
    Bunun bir hile mi yoksa arayan kişinin Atme yolunda çevirmeyi yapan El Nusra ve ISIS’i birbirine karıştıran biri mi olduğu anlaşılamadı.
    Ancak yine de ihbarı ciddiye aldılar.
    Ve olay sırasında Hatay’daki evinde bulunan General Salim idris’i de bilgilendirerek islami Cephe’nin en güçlü fraksiyonu Ceyş’ul islam’ın lideri Zehran Alluş’u aradılar.
    Yardım etsin diye…
    *
    Alluş ve askerleri, telefon gelir gelmez hızla Atme’ye geldi.
    Bu sırada saat gece yarısını geçmişti.
    Ancak SMC’yi bir sürpriz bekliyordu.
    Çünkü Alluş, onları gerçekten olup olmadığı kesinleşmeyen ISIS tehdidinden kurtarmaya değil, aslında onlardan Atme’nin anahtarını almaya gelmişti.
    Cumartesi sabaha karşı, içinde en az iki depo ve bir karargâhın bulunduğu SMC merkezini çevirdi.
    Ve içerideki SMC unsurlarına silahlarını alıp evlerine gitmelerini söyledi.
    Kimsenin kılına zarar vermeyeceği sözüyle…
    SMC ne olduğunu bile anlamadan, birkaç saat içinde tesisin tüm kontrolü, depolardaki ekipmanlarla Alluş’un idaresine geçti.
    Hatta görgü tanıklarının ifadesiyle, Alluş, karargâha girip idris’in koltuğuna oturdu.
    *
    Depo Ceyş’ul islam’a geçerken, bu arada tesise dışarıdan bir saldırı oldu.
    Ancak işin ironik yanı, saldırıyı gerçekleştiren tesisi yeniden ele geçirmek isteyen SMC değil, Suriye’de artık her köşe başında rastlanan türden bir haydut gruptu.
    Durumun avantajından yararlanmak ve ekipmana ulaşmak isteyen bağlantısız bir çete.
    Ceyş’ul islam grubu kolayca püskürttü.
    Ve Cumartesi sabah itibarıyla Atme’de bayrağını dalgalandırmaya başladı.
    *
    Bu olay, Suriye’deki iç savaş için iki açıdan bir dönüm noktası oluşturdu.
    Birincisi… Atme operasyonu sonrası Suriye’deki ılımlılar fiilen yok olmuş oldular.
    Salim idris, artık askeri ve ekipmanı olmayan bir komutan.
    SMC de sadece kağıt üzerinde bir oluşum haline geldi.
    ikincisi de… Amerikalıların Afganistan sendromu gerçek oldu.
    Ve şimdiye kadar ılımlı diye seçip desteklemeye çalıştıkları SMC’ye gönderdikleri yardımların hepsi radikallerin eline geçti.
    *
    Daha açıklamadılar.
    Depoda neler vardı resmi olarak bilmiyoruz.
    Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Perşembe akşam üzeri yazılı bir açıklama
     yaparak, Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın SMC’ye şimdiye kadar 260 milyon dolar yardımda bulunduğunu açıkladı.
    Ancak açıklamada önemli olan nokta “Dışişleri Bakanlığı” vurgusuydu.
    Çünkü ABD’nin Suriyeli muhaliflere yardımlarını iki kanaldan ilettiği, silah dışı yardımı ağırlıklı olarak kuzeyde Dışişleri Bakanlığı yürütürken, silah teslimatını ise daha çok güneyde CIA’nin üstlendiği birçok kez dile getirildi.
    Konu ilk kez Amerikan basınında Washington Post’un haberiyle
     Eylül’de patladıktan sonra Yönetim’den hiçbir yalanlama gelmemişti.
    Böylece Dışişleri’nin silah dışı yardımları kadar…
    Washington’da herkes SMC’nin depolarında iletişim ekipmanları, araçlar, gıda ve ilaçların yanında duran silahların da akıbetini konuşmaya başladı.
    CIA’in elinden geçen ve şimdi islamcıların kontrolündeki silahlar…
    Dedim ya tıpkı Afghanistan gibi diye…
    Yanlış hesapladıkları ve Afganistan’daki hatalarını tekrar edip dolaylı da olsa kendi elleriyle radikalleri silahlandırdıkları için...
    *
    Çarşamba günkü Dışişleri Bakanlığıbrifinginde
     epey uğraştım.
    Ve Yönetim’in islami Cephe’ye bakışının ne olduğunu öğrenmeye çalıştım.
    Ama ağızlarını bıçak açmıyor.
    Şimdilik ne envanterden haber var ne de islami Cephe’yi nasıl gördüklerine dair bir değerlendirme…
    Ancak radikal islamcı çizgide yer alan ve Hamas’ı bile iran’a yakın duruyor diye düşman sayan, Suudi Arabistan destekli Ceyş’ul islam’ın çizgisi biliniyor.
    Cenevre-2 Konferansı’na katılmayacaklarını baştan söyleyip El Nusra’ya yakın duran ve birçok bölgede Esad’a karşı El Nusra ile birlikte çatışan aşırı uç bir örgüt bu.
    Ve 50-60 bin kişilik bir güce ulaştığı düşünülen islami Cephe’nin de en büyüğü.
    Dolayısıyla islami Cephe biraz da Ceyş-ul islam’ın lideri Alluş demek.
    Suudi bir din adamının oğlu olan Selefi Alluş da, El Nusra’nın dostu demek.
    *
    SMC’nin şemsiyesi altındaki ılımlı Özgür Suriye Ordusu’ndan (FSA) geriye ne kaldı kimse bilmiyor.
    Tek öğrenebildiğim, Çarşamba akşamı FSA’den kopan 15 küçük çaplı tugay bir araya gelip yeni bir oluşum yaratmaya çalışacağını duyurmuş.
    Birleşip islami Cephe’ye saldırmak ve depoyı geri almak için.
    Henüz yeni bir oluşum oldukları için daha ortada bir isim yok.
    Ancak kimsenin bundan bir umudu olmadığı da kesin.
    Karşılarında, Suudi işadamlarının para pompaladığı Ceyş-ul islam…
    Kuveyt’te sokak billboard’larıyla bağış toplayacak kadar işi ileri götüren, Kuveytlilerin yalnız bırakmadığı, Atme yolundaki çevirmeyi yapan Ahrar el Şam…
    Ve Katarlıların hiçbir şey esirgemediği, islami Cephe’nin diğer güçlü fraksiyonu Sukur’uş Şam varken…
    Bundan sonra kimse Suriye’de dramatik bir dönüşüm beklemiyor.
    *
    Sonuç..
    SMC bitti. Salim idris güçsüz kaldı. Ilımlılar yok oldu.
    Cenevre’deki konferasta da, “Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu” (SOC) olarak geçen, ılımlı muhalefetin siyasi kanadı dışında, ılımlı askeri kanadı temsil edecek kimse kalmadı.
    Bir tarafta ordusuyla rejim ve Esad.
    Öbür tarafta silahlı gücü kalmamış SOC.
    Zaten Cenevre Konferası da aslında Cenevre Konferansı değil.
    Çünkü Cenevre’de önümüzdeki ay konferans sırasında bir saat fuarı olacağı için oteller doluymuş.
    Montreux’de toplanılacak.
    Göl kenarında çok güzel bir yerdir Montreux, ben de çok beğenirim.
    Montreux havası alınıp dönülecek.
    *
    Bir de işin Hürriyet açısından bir gazetecilik başarısı boyutu var ki, izninizle ona da değineceğim.
    Washington’ın Suriye’deki ılımlı muhaliflere silah dışı yardımı durdurduğunu ve keskin bir politika değişikliğine hazırlandığını herkes ilk olarak Hürriyet’ten öğrendi.
    22 Ekim’da yazdığım ve Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda 2 Ekim’da yapılan kapalı bir toplantıda konuşulanlara dayandırdığım yazıyla
    .
    Amerikalılar, Cenevre-2 Konferansı’nı toplamaya çalıştıkları o dönem bunu açıkça ilan etmeye hazır değillerdi.
    Bu nedenle böyle bir politika kararı olduğunu kabul etmeden, sadece yardımların lojistik sebeplerden ulaştırılamadığını savundular
    .
    Ancak o yazının üzerinden 1.5 ay geçtikten sonra, Cenevre-2 Konferansı için de artık 22 Ocak 2014 tarihikesinleşmişken
    , artık bunu duyurmanın onlar için de bir sakıncası kalmadı.
    Ve yardımların kesildiğini bu kez resmenilan ettiler
    .
    Bir Amerikan Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin Çarşamba günü bana telefonda söylediği biçimde, Hürriyet’in haberinden sonra biraz gecikmeli olarak…
    *
    Hürriyet Daily News’in (HDN) o gün yazdığım yazıyı ingilizce’ye çeviripyayınlaması
    , hikâyenin Washington’da da büyük yankı uyandırmasını sağlamıştı.
    Öyle ki, Obama Yönetimi’ne muhalif, The Weekly Standard gibi bazı Cumhuriyetçi yayın organlarında, aynı hafta New York Times’ın bastığı, Yönetim’in Suriye’deki kararsızlığını yansıtan bir haber
     ve HDN’de çıkan o makaleye ortak atıfta bulunan yazılar
    dahi çıktı…
    Yönetim’in Suriye politikasının çöktüğünün ispatı olarak…
    *
    Suriye’de kim çöktü?..
    Türkiye mi, ABD mi, Fransa mı, yoksa tüm Batı mı, buna elbette tarih karar verecek.
    Ama aktarmaya çalıştığım, geçen Cuma’dan beri Kuzey Suriye’de yaşanan olaylardan sonra şunu söylemek sanırım pek yanlış olmaz.
    Herkesten evvel, aslında Suriye çöktü.
    Batı’nın ve diğer herkesin gözü önünde…
    0 ...
  2. 2.
  3. Hürriyet gazetesi Washington muhabiri ilginç haberlere imza atmış ama ne hikmetse haberleri sürmanşette olması gerekirken pazar ekinde kıyıda köşe de yazılıyor.
    0 ...
  4. 3.
  5. müthiş bir gazeteci.
    tarzı batılı ve bilgisi uluslararası düzeyde. araştırmacı gazeteci yönünden ziyade analiz yeteneği daha iyi. amerika'daki haber kaynakları kimlerdir bilemem ama çok iyi koku alıyor. umarım bir lobiye, gruba, cemiyete özel çalışmıyordur. yani, sadece gazetecidir.
    olayları yorumlarken geniş açıdan bakabiliyor. ne hikmetse daha değeri bilinmiyor. zaten ülkemizde uluslararası ilişkilere ne derece önem veriliyor ki?
    yazdığı kitap mutlaka okunmalı.
    2 ...
  6. 4.
  7. 15 temmuz darbe girişiminden bu yana yazdığı her yazısı ile kariyerinin en kötü analizi rekorunu biraz daha geliştiren hürriyet washington temsilcisi.

    Bir washington temsilcisinin Yazdığı her çıkarım yanlış olabilir mi rkdşlr ? Artık ciddi ciddi post-travmatik stres bozukluğu geçirdiğini düşünmeye başlayacağım.
    0 ...
  8. 5.
  9. Yeniharman'a verdiği röportaj elime geçti. Gazeteye farklı, başkasına farklı yazıyor adam ahahahhhahah... gazeteye yazdıklarıyla 180 derece ters şeyler biliyor ve inanıyor adam.

    Sen de mi gözlük reis be ? Biz kime manyel yapıcaz ?
    0 ...
  10. 6.
  11. dün kaleme aldığı daeş' in türk malı potasyum nitratları adlı yazısıyla birilerinin canını sıkacak bir yazı yazmış olan hürriyet yazarı. vatan haini ilan edilmesi yakındır.
    0 ...
  12. 7.
  13. 8.
  14. bu abi abd den güzel haberler ve detaylar iletirdi, yok uzun zamandır, umarım sağlığı iyidir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük