bugün yazdığı bir yazıyla suriyede ılımlı muhaliflerin nasıl yok olduğunu anlatmıştır.
Amerikalıların Suriyede ılımlılara yardımları durdurmasının perde arkasını anlatacağım. Geçen Cumadan beri neler olduğunun öyküsünü. ilk defa öğreneceğiniz bu detayları okuyunca, Suriyedeki iç savaşta ılımlı grupların nasıl yok olduğunu ve Suriyenin nasıl çöktüğünü de göreceksiniz.
Cuma akşam üzeri başladı.
Suriyedeki islamcı grupların bir araya gelerek Eylülde kurdukları
islami Cephenin uzantılarından Ahrar el Şam ve Washingtonın El Kaide bağlantısı nedeniyle terörist saydığı El Nusra Cephesi ortak bir harekâta giriştiler.
Ve Suriyedeki ılımlı muhaliflerin askeri lideri General Salim idrise bağlı, Yüksek Askeri Konsey (SMC) güçlerinden Birinci Tugayı, Türkiye sınırına yakın bir bölgede çevirdiler.
Çevirme, SMCnin genel merkezi ve depolarının bulunduğu, Reyhanlının karşısındaki Atme kasabasına giden yol üzerinde oldu.
Tam olarak Atmenin 20 km güneyinde bir mıntıkada.
Atme yolunu koruyan Birinci Tugayın bölgede 300-400 kişilik bir gücü bulunuyordu.
Ahrar El Şam ve El Nusra ise tam sayı bilinmemekle birlikte çevirmeyi çok daha büyük bir kuvvetle gerçekleştirdi.
*
Tek bir kurşun atılmadı.
SMC ve çevirmeyi yapan kuvvetler, karşılıklı beklemeye başladılar.
ilk kim ateş edecek diye.
Bu sırada çevirmeden haberi olan SMCnin Atmedeki genel merkezine kimliği belirsiz bir ihbar telefonu geldi.
Ve Kuzey Suriyede şimdi herkesin uzak durmaya çalıştığı, bölgenin en güçlü ve en acımasız örgütlerinden, yine El Kaide bağlantılı Irak Şam islam Devletinin (ISIS) Atmeye saldırmaya hzırlandığı bilgisi geldi.
SMC telefonu edenin kim olduğunu öğrenemedi.
Bunun bir hile mi yoksa arayan kişinin Atme yolunda çevirmeyi yapan El Nusra ve ISISi birbirine karıştıran biri mi olduğu anlaşılamadı.
Ancak yine de ihbarı ciddiye aldılar.
Ve olay sırasında Hataydaki evinde bulunan General Salim idrisi de bilgilendirerek islami Cephenin en güçlü fraksiyonu Ceyşul islamın lideri Zehran Alluşu aradılar.
Yardım etsin diye
*
Alluş ve askerleri, telefon gelir gelmez hızla Atmeye geldi.
Bu sırada saat gece yarısını geçmişti.
Ancak SMCyi bir sürpriz bekliyordu.
Çünkü Alluş, onları gerçekten olup olmadığı kesinleşmeyen ISIS tehdidinden kurtarmaya değil, aslında onlardan Atmenin anahtarını almaya gelmişti.
Cumartesi sabaha karşı, içinde en az iki depo ve bir karargâhın bulunduğu SMC merkezini çevirdi.
Ve içerideki SMC unsurlarına silahlarını alıp evlerine gitmelerini söyledi.
Kimsenin kılına zarar vermeyeceği sözüyle
SMC ne olduğunu bile anlamadan, birkaç saat içinde tesisin tüm kontrolü, depolardaki ekipmanlarla Alluşun idaresine geçti.
Hatta görgü tanıklarının ifadesiyle, Alluş, karargâha girip idrisin koltuğuna oturdu.
*
Depo Ceyşul islama geçerken, bu arada tesise dışarıdan bir saldırı oldu.
Ancak işin ironik yanı, saldırıyı gerçekleştiren tesisi yeniden ele geçirmek isteyen SMC değil, Suriyede artık her köşe başında rastlanan türden bir haydut gruptu.
Durumun avantajından yararlanmak ve ekipmana ulaşmak isteyen bağlantısız bir çete.
Ceyşul islam grubu kolayca püskürttü.
Ve Cumartesi sabah itibarıyla Atmede bayrağını dalgalandırmaya başladı.
*
Bu olay, Suriyedeki iç savaş için iki açıdan bir dönüm noktası oluşturdu.
Birincisi Atme operasyonu sonrası Suriyedeki ılımlılar fiilen yok olmuş oldular.
Salim idris, artık askeri ve ekipmanı olmayan bir komutan.
SMC de sadece kağıt üzerinde bir oluşum haline geldi.
ikincisi de Amerikalıların Afganistan sendromu gerçek oldu.
Ve şimdiye kadar ılımlı diye seçip desteklemeye çalıştıkları SMCye gönderdikleri yardımların hepsi radikallerin eline geçti.
*
Daha açıklamadılar.
Depoda neler vardı resmi olarak bilmiyoruz.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Perşembe akşam üzeri yazılı bir açıklama
yaparak, Amerikan Dışişleri Bakanlığının SMCye şimdiye kadar 260 milyon dolar yardımda bulunduğunu açıkladı.
Ancak açıklamada önemli olan nokta Dışişleri Bakanlığı vurgusuydu.
Çünkü ABDnin Suriyeli muhaliflere yardımlarını iki kanaldan ilettiği, silah dışı yardımı ağırlıklı olarak kuzeyde Dışişleri Bakanlığı yürütürken, silah teslimatını ise daha çok güneyde CIAnin üstlendiği birçok kez dile getirildi.
Konu ilk kez Amerikan basınında Washington Postun haberiyle
Eylülde patladıktan sonra Yönetimden hiçbir yalanlama gelmemişti.
Böylece Dışişlerinin silah dışı yardımları kadar
Washingtonda herkes SMCnin depolarında iletişim ekipmanları, araçlar, gıda ve ilaçların yanında duran silahların da akıbetini konuşmaya başladı.
CIAin elinden geçen ve şimdi islamcıların kontrolündeki silahlar
Dedim ya tıpkı Afghanistan gibi diye
Yanlış hesapladıkları ve Afganistandaki hatalarını tekrar edip dolaylı da olsa kendi elleriyle radikalleri silahlandırdıkları için...
*
Çarşamba günkü Dışişleri Bakanlığıbrifinginde
epey uğraştım.
Ve Yönetimin islami Cepheye bakışının ne olduğunu öğrenmeye çalıştım.
Ama ağızlarını bıçak açmıyor.
Şimdilik ne envanterden haber var ne de islami Cepheyi nasıl gördüklerine dair bir değerlendirme
Ancak radikal islamcı çizgide yer alan ve Haması bile irana yakın duruyor diye düşman sayan, Suudi Arabistan destekli Ceyşul islamın çizgisi biliniyor.
Cenevre-2 Konferansına katılmayacaklarını baştan söyleyip El Nusraya yakın duran ve birçok bölgede Esada karşı El Nusra ile birlikte çatışan aşırı uç bir örgüt bu.
Ve 50-60 bin kişilik bir güce ulaştığı düşünülen islami Cephenin de en büyüğü.
Dolayısıyla islami Cephe biraz da Ceyş-ul islamın lideri Alluş demek.
Suudi bir din adamının oğlu olan Selefi Alluş da, El Nusranın dostu demek.
*
SMCnin şemsiyesi altındaki ılımlı Özgür Suriye Ordusundan (FSA) geriye ne kaldı kimse bilmiyor.
Tek öğrenebildiğim, Çarşamba akşamı FSAden kopan 15 küçük çaplı tugay bir araya gelip yeni bir oluşum yaratmaya çalışacağını duyurmuş.
Birleşip islami Cepheye saldırmak ve depoyı geri almak için.
Henüz yeni bir oluşum oldukları için daha ortada bir isim yok.
Ancak kimsenin bundan bir umudu olmadığı da kesin.
Karşılarında, Suudi işadamlarının para pompaladığı Ceyş-ul islam
Kuveytte sokak billboardlarıyla bağış toplayacak kadar işi ileri götüren, Kuveytlilerin yalnız bırakmadığı, Atme yolundaki çevirmeyi yapan Ahrar el Şam
Ve Katarlıların hiçbir şey esirgemediği, islami Cephenin diğer güçlü fraksiyonu Sukuruş Şam varken
Bundan sonra kimse Suriyede dramatik bir dönüşüm beklemiyor.
*
Sonuç..
SMC bitti. Salim idris güçsüz kaldı. Ilımlılar yok oldu.
Cenevredeki konferasta da, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SOC) olarak geçen, ılımlı muhalefetin siyasi kanadı dışında, ılımlı askeri kanadı temsil edecek kimse kalmadı.
Bir tarafta ordusuyla rejim ve Esad.
Öbür tarafta silahlı gücü kalmamış SOC.
Zaten Cenevre Konferası da aslında Cenevre Konferansı değil.
Çünkü Cenevrede önümüzdeki ay konferans sırasında bir saat fuarı olacağı için oteller doluymuş.
Montreuxde toplanılacak.
Göl kenarında çok güzel bir yerdir Montreux, ben de çok beğenirim.
Montreux havası alınıp dönülecek.
*
Bir de işin Hürriyet açısından bir gazetecilik başarısı boyutu var ki, izninizle ona da değineceğim.
Washingtonın Suriyedeki ılımlı muhaliflere silah dışı yardımı durdurduğunu ve keskin bir politika değişikliğine hazırlandığını herkes ilk olarak Hürriyetten öğrendi.
22 Ekimda yazdığım ve Amerikan Dışişleri Bakanlığında 2 Ekimda yapılan kapalı bir toplantıda konuşulanlara dayandırdığım yazıyla
.
Amerikalılar, Cenevre-2 Konferansını toplamaya çalıştıkları o dönem bunu açıkça ilan etmeye hazır değillerdi.
Bu nedenle böyle bir politika kararı olduğunu kabul etmeden, sadece yardımların lojistik sebeplerden ulaştırılamadığını savundular
.
Ancak o yazının üzerinden 1.5 ay geçtikten sonra, Cenevre-2 Konferansı için de artık 22 Ocak 2014 tarihikesinleşmişken
, artık bunu duyurmanın onlar için de bir sakıncası kalmadı.
Ve yardımların kesildiğini bu kez resmenilan ettiler
.
Bir Amerikan Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin Çarşamba günü bana telefonda söylediği biçimde, Hürriyetin haberinden sonra biraz gecikmeli olarak
*
Hürriyet Daily Newsin (HDN) o gün yazdığım yazıyı ingilizceye çeviripyayınlaması
, hikâyenin Washingtonda da büyük yankı uyandırmasını sağlamıştı.
Öyle ki, Obama Yönetimine muhalif, The Weekly Standard gibi bazı Cumhuriyetçi yayın organlarında, aynı hafta New York Timesın bastığı, Yönetimin Suriyedeki kararsızlığını yansıtan bir haber
ve HDNde çıkan o makaleye ortak atıfta bulunan yazılar
dahi çıktı
Yönetimin Suriye politikasının çöktüğünün ispatı olarak
*
Suriyede kim çöktü?..
Türkiye mi, ABD mi, Fransa mı, yoksa tüm Batı mı, buna elbette tarih karar verecek.
Ama aktarmaya çalıştığım, geçen Cumadan beri Kuzey Suriyede yaşanan olaylardan sonra şunu söylemek sanırım pek yanlış olmaz.
Herkesten evvel, aslında Suriye çöktü.
Batının ve diğer herkesin gözü önünde
Hürriyet gazetesi Washington muhabiri ilginç haberlere imza atmış ama ne hikmetse haberleri sürmanşette olması gerekirken pazar ekinde kıyıda köşe de yazılıyor.
müthiş bir gazeteci.
tarzı batılı ve bilgisi uluslararası düzeyde. araştırmacı gazeteci yönünden ziyade analiz yeteneği daha iyi. amerika'daki haber kaynakları kimlerdir bilemem ama çok iyi koku alıyor. umarım bir lobiye, gruba, cemiyete özel çalışmıyordur. yani, sadece gazetecidir.
olayları yorumlarken geniş açıdan bakabiliyor. ne hikmetse daha değeri bilinmiyor. zaten ülkemizde uluslararası ilişkilere ne derece önem veriliyor ki?
yazdığı kitap mutlaka okunmalı.
15 temmuz darbe girişiminden bu yana yazdığı her yazısı ile kariyerinin en kötü analizi rekorunu biraz daha geliştiren hürriyet washington temsilcisi.
Bir washington temsilcisinin Yazdığı her çıkarım yanlış olabilir mi rkdşlr ? Artık ciddi ciddi post-travmatik stres bozukluğu geçirdiğini düşünmeye başlayacağım.
Yeniharman'a verdiği röportaj elime geçti. Gazeteye farklı, başkasına farklı yazıyor adam ahahahhhahah... gazeteye yazdıklarıyla 180 derece ters şeyler biliyor ve inanıyor adam.
Sen de mi gözlük reis be ? Biz kime manyel yapıcaz ?
dün kaleme aldığı daeş' in türk malı potasyum nitratları adlı yazısıyla birilerinin canını sıkacak bir yazı yazmış olan hürriyet yazarı. vatan haini ilan edilmesi yakındır.