"bugün boyun eğersek yarın sokağa bile çıkamayız" denilerek, kentine ve tarihine karşı azıcık saygısı olan, çocuklarına karşı vicdan sahibi olan bütün istanbullulara yapılmış çağrı. okuyalım:
tayyip erdoğan'ın buyruğu ile bu sabaha karşı taksim gezi parkı'na doluşan polis gücü, bir kez daha zorbalık denemesi yapmıştır. bir kez daha halkın vicdanını ve aklını ne kadar fethetmiş olduklarının testini yapmak istemişlerdir.
alışveriş merkezi yapmak için türkiye'nin en önemli meydanlarından birini, taksim'i halka kapatan, asırlık ağaçları kesen, buna itiraz edenleri gazla yola getirmeye çalışan bir hükümete boyun eğmek, tarihi bir sınavdan geçersiz not almak demektir.
kaç çocuk yapacağımızdan, nasıl giyineceğimize, hangi dizileri izleyeceğimize ve ne içeceğimize bizim adımıza karar vermeye kalkanlara "hadi oradan" diyememek "yeterince cesur ve onurlu değilim"in itirafıdır.
her şeyi ama her şeyi yağmalayan, devletin olanaklarını yandaşa yediren, ormanlara, kıyılara, akarsulara el koyan, en sonunda insanlara "benim istediğim gibi yaşayacaksın" demeye başlayan emek düşmanı bir iktidar karşısında suskun kalmak, insanlıktan çıkıp köleleşmeyi kabullenmektir.
istanbulluları, bu denemeyi yapanlara, "bu ülkeye ne kadar boyun eğdirdik acaba", "ne kadar korkaklaştırdık bu halkı" ve "meydanları, parkları, nehirleri peşkeş çekerken seyredip, istediğimizde köleliğimizi yapabilecekler mi bakalım" sorularını soranlara yanıt vermeye çağırıyoruz.
sabaha karşı saat 05:00'de polis kuvvetleri ile taksim gezi parkı'na baskın yapıp, baskınla temizlediği parkı iş makineleri ile yıkmaya başlayanlara boyun eğersek bundan sonra sokağa bile çıkamayız.
bu nasıl bir kıyaslama ulan? az daha zorlasa komünistler yaktı diyecek ormanları.
komünistler bütün olarak savaşın sona ermesi ve kürt halkının eşitlik taleplerinin karşılanması gerektiğini, partilerinin programlarına yazdılar, temel mücadele başlıklarından biri oldu bu yıllar yılı.
adam gelmiş, "bizim ormanlara niye sahip çıkmadınız?" diyor.