Parti'nin 25 Kasım tarihinde yapılan Merkez Komite toplantısında alınan karar doğrultusunda kaleme alındığı belirtilen mektupta, AKP'nin siyasal alanı daraltmaya dönük yürüttüğü yargı süreçlerini "kamuoyunda Kemalistler ve Kürt siyasetçiler olarak tanımlanan iki odak arasındaki mesafe ve güvensizlikten yararlanarak" sürdürdüğü vurgulandı.
Mektupta, "Bu mektup, BDP ve CHP'nin "öteki" tarafa dönük müdahaleleri desteklemeye ya da göz yummaya devam etmesinin Türkiye'de ve bölgede yürütülmekte olan kapsamlı düzenlemeye destek anlamına geldiğini hatırlatmak için yazılmıştır" ifadesine yer verildi.
Mektubun tamamı şöyle:
"BDP ve CHP Merkez Yönetim ve TBMM Gruplarına,
Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi, 25 Kasım günü yapmış olduğu toplantıda, Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri değerlendirmiştir. Siyasi iktidarın hukuk anlayışı ve sürmekte olan siyasi soruşturma ve davalar da, MK toplantısının gündemlerinden biri olmuştur.
Toplantıda, birbirlerinden çok farklı hedef ve programlara sahip olan iki siyasi partinin yönetim ve milletvekillerine, bu gündemle ilgili olarak bir mektup yollanması, kamuoyunun da kısa süre içinde konuyla ilgili olarak bilgilendirilmesi kararlaştırılmıştır.
Mektubun Barış ve Demokrasi Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi yönetim ve milletvekillerine iletilmesi, yazılanların içeriğinden kolayca anlaşılacağı gibi, TKP'nin başka siyasi partilere ilişkin değerlendirmelerini gözden geçirmek istemesinin ya da BDP ile CHP arasındaki ilişkilere dönük dışarıdan bir niyet beyanının ürünü değildir. BDP ile CHP, tamamen ayrı program ve hedeflerle hareket etmektedir; TKP'nin de bu partilerden farklılıkları açıktır.
Partimiz, Türkiye'de siyasetin alanının hızla daraltılmasına dikkat çekmek istemektedir. Açık konuşacak olursak, hükümetin bu doğrultudaki adımlarını kolaylaştıranın, her iki partinin tutumları olduğunu düşünmekteyiz.
Ülkemiz, baskı ve zorbalıkla yeni karşılaşmıyor. Bununla birlikte, partimizin başından beri dile getirdiği gibi, son yıllardaki soruşturmalar ve yaygın tutuklamalar, alışılagelen uygulamaların ötesinde, çok kapsamlı bir yeniden tasarımın parçası olarak devreye sokulmuştur. Konu, insan hakları ve demokrasi kavramlarının içine sığmayacak denli çok boyutludur.
işte bu noktada, siyasi iktidarın en büyük güvencesi, en genel hatlarıyla, kamuoyunda Kemalistler ve Kürt siyasetçiler olarak tanımlanan iki odak arasındaki mesafe ve güvensizlikten yararlanarak, hukuksal açıdan son derece tartışmalı operasyonlara meşruiyet sağlayabilmesi olmuştur.
Somut konuşacak olursak, Ergenekon ve türevi operasyonlar Kürt siyasetcilerin, KCK operasyonları ise Kemalistlerin hoşgörüsüne yaslanmış, hatta desteğini almıştır. Hukuksuzluğun, düzmece kanıtların, adalet duygusunu ve etik değerleri yerle bir eden kampanyaların, her örnekte bir başka kesimi memnun etmesi, son derece düşündürücüdür. Bu seçici yaklaşım, öyle bir hal almıştır ki, hepsi gazeteci ve yazarlardan oluşan Odatv davası sanıkları ile dayanışma bile parçalanmıştır.
Oysa, bugünkü hukuk anlayışı ile masumiyet ve suçu birbirinden ayırmak olanaksızdır. Tıpkı, 12 Eylül ile hesaplaşmanın olanaksızlığı gibi...
Türkiye'de siyaset alanı Kemalistler ve Kürt siyasetçilerinden ibaret değildir elbette. Ancak siyasi iktidarın uygulamaları, bu iki kesimden birinin zımni onayını aldığı sürece, Türkiye'de siyasetin alanı hızla daralmaya devam edecektir.
Bu iki kesimin, CHP ve BDP tarafından temsil edilip edilmediğini tartışmak istemiyoruz. Önemli olan, partilerinizin toplumsal algıdaki yeridir.
Türkiye Komünist Partisi, ülkede siyasal alanı daraltıcı müdahalelere karşı, hukuki ve siyasi alanda bazı girişimlerde bulunacaktır. Bu mektup, BDP ve CHP'nin "öteki" tarafa dönük müdahaleleri desteklemeye ya da göz yummaya devam etmesinin Türkiye'de ve bölgede yürütülmekte olan kapsamlı düzenlemeye destek anlamına geldiğini hatırlatmak için yazılmıştır.
şark kurnazlığı hasebinde mektuptur. Tayyip iki siyasi grup arasındaki çekişmeden yararlanıp iki tarafa uygulanan tutuklamaları meşru gösteriyor demekteler. iki siyasi grup birbirlerine destek çıksa bu sefer de ortaya çıkacak ortaklıktan kopacak payları kendileri alma hesabına düşmüşler. CHP ile BDP omuz omuza durmaya başlasa bu sefer BDPli solcular ne la bu BDPnin hali deyip kürtçü sol parti arayışına girecek ve kürtçü söylemini arttıracak TKP'ye yönlecek de, bunun karşısında olmazsa CHPliler ne la bu PKKlılarla omuz omuza duruyor bu chpliler deyip sol parti arayışına girecek ve bu sefer TKP 30 ağustos'ta selam yolladıkları başkomutan üzerine söylemini arttıracak.
oğlum TKP, CHP'de de BDP'de de AKP'de de sizden daha kurt siyasetçiler var sizin bu boş beleş oyunlarınıza gelir mi onlar? o kadar kurt siyasetçi olsaydınız bugün bir avuçun değil enazından üç avuçun oy verdiği parti olurdunuz.
12 eylül ile ilgili olan bölümü dikkat çeken vasat mektup.
--spoiler--
tıpkı, 12 eylül ile hesaplaşmanın olanaksızlığı gibi.
--spoiler--
12 eylül ile hesaplaşma neden olanaksızmış? burada net bir şekilde "bu işleri kurcalamayın altından çıkamazsınız" mesajı var. rahat olun 28 şubat'a da 12 eylül'e de sıra gelecek.