işte ülkemizin geldiği, yazar olduğunu sanan birinin tiyatro hakkındaki korkunç sözleri.
yoruma bile gerek. tek diyecek şey zaman gibi bir gazeteden çıkan birine yakışacak ifadeler.
ee haklıdır kendisi. efendileri abd de olan bir cemaatçi gazetede yazar olan zihniyetin zaten tiyatro gibi bir sanatı sevmesi düşünülemez bile.
sanat sevilirse, tiyatro çoğalırsa sonra kimi kandırcaklar darbe olacak diye, zaman gazetesi 800 bin satıyor diye.
sonra nasıl yalakalık yapacaklar akp'ye, abd'ye; insanların körpe beyinlerini sonra nasıl zehirleyecekler nur evlerinde, ışık evlerinde.
ee yani onlarda haklı.
tiyatroyu sevmemeleri, sanatı sevmemeleri velhasıl atatürk'ü sevmemeleri bundan ötürüdür.
tiyatronun ve sanatın neden gerekli olduğunu, varlığıyla adeta ispat eden kişidir. sırf bunun gibi zihniyetler sevmiyor diye gözü kapalı sevilmelidir bazı şeyler. bazı şeyleri idrak edemiyor veya hakkında sonuca varamıyorsanız eğer, dönemin örümceklenmiş ağızlarının o şey hakkında söylediklerine bakarak, tam tersi istikamette fikir sahibi olabilirsiniz. bir çeşit sağlama sistemidir aslında bu.
benim en çok şaşırdığım nokta, bunu söyleyen insan güya iyi bir üniversite* eğitimden geçmiş ve üstüne akademik kariyer yapmış. vay halimize. boş buldunuz meydanı, çalıp oynamak sizin de hakkınız.
adam kısaca akp ne diyorsa aynen katılıyorum dese keşke. boşu boşuna uzun cümleler kuruyor yazık. memlekette bunlardan da olduğunu bilmek ürkütüyor insanı. iran'a filan gitse keşke. orası tam ona göre.
tiyatroyla amerikan ajanligi arasinda cok siki bir bag oldugunu anlamamiza vesile olmus cumledir sozluk yazarlari sagolsun.
tamam kuyruk aciniz var, yillardir istemediginiz ve sevmediginiz hatta cogu zaman kucumsediginiz bir grup bugun hayat tarziniza size gore ciddi bir tehdit olusturuyor eyvallah.. yapacaksiniz tabii ki fikri ve demokratik mucadelenizi, gireceksiniz tartismalara, sunacaksiniz dunya gorusunuzu ve onun olusturacagi kamu duzenini.
ama kardesim bu kadar da malca mucadele edilmez ki, bu kadar alakasiz korelasyonlar kurulup kendine guldurulmez ki. lan adam tiyatroyu sevmek zorunda mi? sanatin her dalina asik olmak zorunda mi? belki gecmisten kalan aci tecrubeleri vardir, ne bileyim mesela tiyatro secmelerine katilip resil rusvay olmustur da ondan sevmiyordur diyelim. sana ne! adamin keyfinin kahyasi misin? chp'nin iktidarda oldugu zamanlar klasik bati muzigi dinleme zorunlulugu koydugu zihniyeti nasil bugunlere tasiyabildiniz lan? yani bir insan roman, siema, tiyatro, heykel, muzik, bale vs.den istedigini sever istedigini sevmez, istediginde uzmanlasir istedigiyle ilgilenmez size ne?
adam "tiyatro yasaklansin" mi diyor, sevmiyorum diyor. sevmedi diye sana ne oluyor?
tiyatroyu sanati da ataturk icad etti amina koyiim sanki de ataturk'u de ondan sevmezlermis.
madem adamla siz yuce tiyatroseverlerin farki var ve o gerici ajanin tiyatro sevmemesi normal o zaman ne diye cingene essegi gibi cemkiriyonuz?
hayir yani yurtisi gormesek harbiden inanacaz, avrupa, amerika, japonya vs'nin gelismisligini paso sanata bagliyacaz, orda cennet ulkesi gibi milletin her aksam baleye, tiyatroya felan kostugunu sanacaz. tiyatro gelismislikte olcu ya!
osman baydemir'i sevmem ama kendisinden bir alinti yapmak istiyorum:
sözlükteki trollerin savunmaya çalıştığı sözdür.
gerçi bunlar şehide kelle ve apoya sayın ifadelerini bile savunmuştu midesiz şekilde.
ama diyoruz ya normaldir.
abd de yeşil kart başvurusu yapıp, başvurusunda cia ajanları ile dolu olan abd sevdalısı birinin gazetesinin ve onun izinden gidenler için pek doğal sözdür.
ah be atam ne güzel demiştin sen.
daha o zamandan bu yobazları, amerikan kuklalarını, sanat ve tiyatro düşmanı gereksiz insanları hissetmişsin resmen.
(bkz: sanatsiz kalan bir milletin hayat damarlarindan biri kopmus demektir)
böyle cahil, yobaz ve satılık insanların bile yazar olduğu bir ülke düşünün, böyle gazetelerin her gün onbinlerce sattığı, insanlarının böyle gazeteleri okuduğu ve gelişmeye calıştığı bir ülke; sonra gözlerinizi açın, gerçek dünyaya hoş geldiniz.
içerisinde bulunduğu güruhtan ve gazeteden dolayı söylediklerine şaşırılmaması gereken yazardır.
tekel işçileri, tiyatro, sinema, bale..
bunların hepsi ürkütücü şeylerdir. bunların gelişmesi bir halkın da gelişmesi demektir ve bu zaman'ın da, savunucularının da hiç işine gelmez. çünkü bu halk sokaklara çıkarsa, okursa, izlerse, öğrenirse onların safsatalarına inanacak kimse kalmaz..
gerçekten merak ediyorum tehlikenin farkında mıyız?
hitap ettiği sürcahil kesimin algılarında; basit bir beğeni ifadesiymiş gibi yer eden beyanların sahibi yazardır. adam beğenmiyorum demiyor; "tehlikelidir" diyor. bir düşünceyi öne atmak ve onu bazı somut temeller üzerine dayandırmaktır aslolan. ve beğenileridir, fikirleridir insanı kaliteli insan yapan.
ayrıca antik çağdan bu yana toplumlara yön verme gücüne sahip tiyatroyu sadece okul müsameresi kıvamında gören ve "tiyatro ne ki, avrupalı gitmiyor ki" zihniyetinde, aklınca tiyatroyu elit tabakanın oyuncağı gibi göstererek yermeye çalışan, ancak tiyatronun halka dair olduğundan bile haberi olmayan, sürcahil bir nesle yaraşır şekilde konuşmuştur sayın ahmet turan. okuyucusunun yazarı sonuçta.
sözlüğün bazı yazarlarının "tiyatroyu sevmek zorunda mı yahu?" diye tepki gösterdiği olaydır. halbuki bahsi geçen zaman gazetesi yazarının "tiyatroyu tehlikeli buluyorum" dediğini görüyoruz. bunu da savunan insanların olmasını görmek şaşırtıyor gerçekten bizleri. eskiden anlamakta zorluk çekerdim bu insanları. artık zorlanmayı bıraktım, direk anlamak istemiyorum.
bu yazarın yaptığı işten para kazanıyor olması insanın içini acıtıyor gerçekten. tamam, kimsenin parasında gözümüz yok ama bu adam para kazanıyorsa ve bu kadar üniversite mezunu işsizse lanet olsun bu ülkeye diyorum.