tiyatroyu da, diğer çağdaş değerler gibi, "topluma zorla kabul ettirilmiş" bir kültür ürünü olarak değersiz gören ve asıl önemlisi, kızının geçen yıl tiyatroyu terk etmesi olayını kafasına takarak türk tiyatrosunu bitirme kiniyle davranan başbakanın söylemidir.
sanata ve sanatçıya yaptığı saygısızlığın daniskasıdır. terbiyesizliğin önde gidenidir. tiyatro işine hiç girmesin gitsin tekkelerle türbelerle uğraşsın.
helal olsun dediğim başbakandır. başbakanın azarladığı bu kişilerin tiyatroculukla, sanatçılıkla, uzaktan yakından alakaları yoktur. büyük çoğunluğunun asıl amacı, nasıl daha fazla kazanırımdır. benim gözüme göre gerçek tiyatrocu, kemal sunal, şener şendir. gerisi hikayedir arkadaş. kısacası başbakanımız iyi demiştir. ohhhh yüreğimin yağları eridi.
şu üslubu hala kendine yakıştırabilen var ya ben daha ne diyeyim.
vay efendim devlete sırtını dayayan sanatçılarmış da hebele hübele... ulan gören de devlete sırtını dayayıp bize dayadıkları şeylere ses çıkartmış sanacak.
bir ülkenin başbakanının bu üslubu kullanabilmesinin ve desteklenmesinin tek sebebi grup lider uyumudur. bu üsluba tepki gösterenleri anlayabilmek de rte'yi takdir edenlerin harcı değildir.
sen bu üslubu hak ettiğini düşünebilirsin ki savunduğuna göre daha beterini hak ediyorsundur, ben hak etmiyorum arkadaş!
bu başlıkta eleştirilen başbakanın kendi haline bakmadan tiyatroculara karşı takınmış olduğu küçümseyici tavrıdır.
tiyatroların özelleştirilmesi, sponsor olunması mevzuları için ilgili başlıklara gidin.
düpedüz terbiyesizlik yapan en üst düzey temsilcilerden birisidir.
şu adamın söyleminden daha ağır olanını, hayatında hiç tiyatro oyunu izlemeden kendileri gibi temelsiz olan örneklemlerle bu söyleme destek çıkmaya kalkan gerçek beyin fukaraları yapıyor aslında.
tiyatroya yapılan müdahale sadece oyuncu grubuna değil, bütünde emeği olan herkese karşı yapılıyor, çünkü bunun içinde bu sanatın icrasında sanat yönetmeninden kostümcüsüne, ışıkçısından temizlikçisine kadar bir çok değer bulunmakta.öncelikle bunu algılamak gerekiyor.
bir oyunun sahnelenmesine karar verilmesi, oyuncu kadrosunun oluşturulması, günün bazen 24 saatine dengesiz bir biçimde yayılmak zorunda kalan zorlu provalar, sürekli aynı hissiyatı hatta her seferinde bir öncekinden daha iyisini yansıtabilme çabaları, ezberlenen tiratlar, yeri geldiğinde arka arkaya günlerce çıkılmak zorunda kalınan matine suareler ve ortaya çıkardığı fiziksel zorluklar gibi daha sayamadığım bir çok etkenle savaşıp işini doğru düzgün götürmeye çalışan insanlara densizin birisi çıkıp "siz kimsiniz" diyor, bazı dangalaklar da çıkıp "aferin iyi yaptı, yattığı yerden devletin parasını yiyemesinler rahat rahat" deyip ahkam kesiyorlar. hayır, benim daha da anlayamadığım karşıt örnek olarak da makbuz başında milleti siken meslek grubunu örnek veriyorlar.
evet, tiyatronun içinde de her kurumda baş gösteren kolaycılar, lümpenler, gevşekler var tabii ama hani el atılıp da verimliliği artırılan neresi var birisi bana örnek göstersin. maksat icraat yapmak değil çünkü, devlet eliyle korku salmak.
gerçekten çok iğrençsiniz lan.
bu kadar haya, ar, allahtan, düzenden bahsedip de bu kadar hayasız, arsız, allahsız ve düzenbaz davranabilen bir devlet kademesi olabilir mi? mide bulandırıyorsunuz, düşün artık hem sikip hem de alttan alttan herşeyini elinden aldığınız halkın yakasından..