gençlerin yaşatılması için desteklemesi gereken sanat dalıdır. tiyatrolara da sinemalar kadar rağbet olmalı ki kültür sanat aktivitelerimiz eksilmesin. sesimiz kısılmasın.
Ankara da çok az sayıda özel tiyatro bulunmakla birlikte, hepsi üstün nitelikte tiyatrocular barındırmaktadır. Devlet tiyatrolarıysa efsane niteliğindedir. kişisel tecrübelerime dayanarak diyebilirim ki; o sahne ışıkları altında aldığınız alkışın tadınıysa hiçbir başarı size tattıramaz. Can sıkıcı provaların, çalışmaların her anına değer olduğunu size kanıtlar. Ankara da öğrenciyi mutlu eden asli unsurlardan biridir.
her ne kadar en cok "sinema mi tiyatro mu?" diye bir kiyaslamaya girilse de tiyatro sinemayla asla ama asla kiyaslanamayacak kadar emek isteyen bir sanat dalidir.
insani,insanla anlatma sanatidir. her seyden once tiyatro izlenmekten cok hissedilir. beyaz perdedeki efektlerin,montajlarin alip goturdugu tum dogalligi,samimiyeti karsiniza serer.
güzel sanatlar içinde en güzelidir.
hem bu işle uğraşana, hem seyircisine.
bazen kendinizi düşündürtür, içinize döndürtür; bazen her şeyi unutturur.
en kıytırık işe yaramaz oyunda bile, param çöpe gitti be diyemezsiniz. sahnede seyrettiğiniz kötü de olsa bir emektir, istemeseniz de bunu fark edersiniz.
ama yine de seçici olmakta fayda vardır.
Evrimini metin içeriği ile sağlayan sanat. Elbette sadece drama algısı tiyatroda evrimi, gelişmeyi imlemez ama metin tiyatronun bu anlamda olmazsa olmazıdır. Antonin Artaud'nun, Shakespeare döneminin, antik yunanın, Bertolt Brecht ve stanislavski'nin sahne düzenleri belli başlı yenilikler getirir ama çoğunda önemli nokta oyunculuk ve bunun teknikleridir. Bunun yanında Eugene ionesco ve Samuel Beckett'in getirdikleri yenilikler de sahne üzerindeki yenilenmelere imkân tanımıştır. Lâkin tiyatro metinlerinin devrimci yapısı asıl devrimi, evrimi sağlayan birer dinamodur.