tiyatro

entry291 galeri37 video1
    41.
  1. vakt-i zamanında adana'da popüler olan bir mekan. muşambadan bir cafeydi ve millet deliler gibi tabu oynardı. güzel bi atmosferi vardı severdik.
    0 ...
  2. 40.
  3. başka hayatları yaşama şansını elde ettiğiniz büyülü yer-zaman, ikilisi.
    1 ...
  4. 39.
  5. ilk tecrübede dizleri titreten hadise. süper,yerini hiç bir şeyin alamayacağı heyecan.*
    ömür boyu yapmak için bir şeyleri gözden cıkarmak , aç kalmayı kabul etmek gerekli ama idealist ve yetenekli genclerimizin gözlerini karartması sonucu yapacakları iş.
    0 ...
  6. 38.
  7. ismi her anıldığında sanatçıların derin bir offf çekerek muhabbete başlamasına sebep olan,her ne hikmetse bi türlü ülkede hakettiği değeri bulamayan sanat dalı.
    1 ...
  8. 37.
  9. ilk kez IO 6. yüzyılda Yunan toplumunda daha çok dinsel törenlerden doğmuş, iÖ 5 . yüzyılın ilk yarısında Aiskhylos tarafından ilk Batı tiyatrosunun da temellerinin atıldığı bir sanat dalıdır.
    0 ...
  10. 36.
  11. hayatın aynası olabildiğince , özgürlüktür .
    1 ...
  12. 35.
  13. 34.
  14. kopmak üzereyken, insanı hayata yeniden bağlayan kurtarıcı...
    8 ...
  15. 33.
  16. inandırıcılığı ve gerçekçiliği çok üst seviyede olan, tarihi en eskiye dayanan sanatlardan biridir.. bu sanatı icra edebilmek adına bir gazla kurulan bir çok tiyatro grubuysa ne yazıktırki (ego kaygısıyla tiyatrocu olmak isteyen gönüllerin suçudur bu elbet) genellikle dağılmıştır, dağılıyordur..
    0 ...
  17. 32.
  18. 31.
  19. eski yunan'da bağ bozumu tanrısı dionysos adına yapılan şenliklerde soylular için yapılan drama türü gösterilere dayanır.Daha sonra komedi türü ve nihayetinde bu iki türün sentezlenmesiyle de trajedi türü ortaya çıkmıştır.
    0 ...
  20. 30.
  21. iki insan arasına konulan karbon kağıdıdır. dünyada bilinen en eski disiplinlerden bir tanesidir.
    2 ...
  22. 29.
  23. Tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların temsil etmesi amacıyla yazılmış edebi eserdir.

    Tiyatro insanla birlikte doğmuş bir sanat türüdür. Tiyatro terimi genellikle temsil edilen eser anlamında kullanılır. Yunanca theatron sözcüğünden gelmektedir. Çünkü günümüzdeki anlamıyla çağdaş tiyatronun tarihi bağ bozumu tanrısı Diyanizos adına yapılan dinsel törenlere dayanmaktadır. ilk tiyatro şenliği M.Ö. 534 yılında Atina'da yapılmıştır.

    Tiyatro, bir sahne sanatıdır. Tiyatro eseri, olayları oluş halinde gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir.
    0 ...
  24. 28.
  25. oyuncunun sanatı. sahnedeki adamın kokusunu alabilmek ve gerçekliğe bir kol uzatma mesafesi kadar uzak olmak, gözyaşlarını hissetmek. yaşamın ve yalanların sahnelenme yeri.
    2 ...
  26. 27.
  27. iMDAT!

    Tiyatro, yetiş imdadıma!
    Uyuyorum. Uyandır beni
    Karanlıkta kayboldum, yol göster bana ya da bir ışık yak
    Tembelim, utandır beni
    Yorgunum, kaldır beni
    ilgisizim, vur bana
    Aldırış etmiyorum, yok et bu halimi
    Korkuyorum, cesaret ver bana
    Cahilim, öğret bana
    Canavarım, insancıllaştır beni
    Yüksekten atıyorum, gülmekten öldür beni
    Edepsizim, alaşağı et beni
    Kafasızım, değiştir beni
    Yaramazım, cezalandır beni
    Baskın ve zalimim, savaş benimle
    Ukalayım, alay et benimle
    Avamım, eğit beni
    Suskunum, çöz beni
    Artık hayal kurmuyorum, bir korkak ya da budala gibi davran bana
    Unuttum, bana hafıza yükle
    Kendimi yaşlı ve tükenmiş hissediyorum, Çocukluğu coştur benim için
    Ağırım, Müzik ver bana
    Üzgünüm, Mutluluk getir bana
    Sağırım, fırtınada Acılara çığlık attır
    Kışkırtıldım, Bilgeliği göster bana
    Zayıfım, Dostluğun ışığını yak
    Körüm, bütün Işıkları bir araya topla
    Çirkinliğin boyunduruğu altındayım, galebe Güzelliğin girmesini sağla
    Nefretle kuşatıldım, Sevginin tüm gücünü ver bana.

    Ariane Mnouchkine / Yönetmen
    2 ...
  28. 26.
  29. insani insanla anlatma sanati olmasina ragmen teknolojik gelismelere ayak uyduramamiz ve ucaklarin oldugu yerde nalbantlik yapmak ile eş değer olmus olan sanattir. fazla rantbl olmadiği, mesekatli oldugu ve genellikle verilen emeklerin karsiliğinin alinamadiği bir sanattir tiyatro.

    mesakatten kastim takim oynunun en yogun yapildiği sanat dalidir. müzisyen kendini eğitir ve bestererini kendi basina bestelebilir, ressam alir eline paleti fircayi cöker manzarinin karisisina resmi yapar ama ne yazik ki tiyatroda bu olmamaktadir.

    ülkemizde büyük bir senaryo yazimi sıkıntısı oldugundan dolayi devlet ve belediye tiyatrolari döner dolasir ayni repertuari sahneye koyar. opera ve baleden bahsetmiyorum bile cunku onlar dansli tiyatro ve müzikli tiyatrodur bir nevi ve temelleri tiyatrodur.

    su gunlerde bir tartişma almiş basini yürümüş gidiyor harbiye muhsin ertugrul sahnesi yikilmali mi yikilmamali mi diye. bence yiksinlar gitsin. cünkü tiyatro camiasi sanatlarini yükselteceklerine birbirini yedikleri için ülkemizin tiyatrosu bir kaç örnek haricinde acınacak durumdadir.

    misal olarak o burun kivirdiğimiz amerikanin fabrikasyon oyunlari bile en capaculu ülkemizde olsa ful ceker. malum körlerin ülkesinde tek gözlü kral olurmus.

    gecenlerde elime rachel york'un basrolunde oynadiği ve kiss me kate adli muzikal oyun gecti. ve agzim acik olarak izledim. turkiyedeki bütün oyunculari erkek ve kadin farketmez hepsini carsaf gibi katlar sahnede yahu.

    evet biz zaten halk olarak treni kacirdiğimiz için ve bu treni kacirmak için elimizden geldiğini yaptiğimiz için tiyatromuz hazin bir haldedir.

    bunun yansimalarini zaten rol yapamayan televizyon dizisi oyuncu esnaflarinda, star diye yutturulan aslinda en fazla dunya arenasinda figuran olabilecek kapasitedeki oyuncularimizin olusturdugu kepazeliklerde görüyoruz.

    hiç mi iyi oyuncumuz yok? var tabi ki, savundugu ideolojisi oyunculuk yeteneğinin önüne geçmiş olan genco erkal, harcanmiş ve kendini harcatmiş aydemir akbaş, ismiyle ayakta duran son 10 senedir işi kolaya alan sener sen, yönetmenlik anlaminda etrafindaki dangalaklarla cenk ederek eli yüzü düzgün oyunlar cikarmaya calisan macit koper, meyerhold tekniğini ülkemizin yegane uygulayicisi ayse mestci.... biraz daha zorlanirsa bir kaç kişi daha eklenebilir.

    neden böyle oldu ? neden birbirini kopyasi ayni vasatin altinda oyunculara kaldik? galiba bunun nedeni oyuncu yetiştirmelerini devlet memuru secermiş gibi secmesine izin verdiğimiz konservatuarlar olabilir.

    ayni jest ve mimikleri baska oyunculardan seyretmekten biktim. tekniği iyi olan ama bunun üzerine kendince bir tugla koyamayan oyunculardan bezdim.

    hollywood ve yabanci filmlerin neden piyasayi ele gecirdiğini biraz da iyi anliyorum simdi...
    4 ...
  30. 25.
  31. tiyatro; sozlukte entry girme anında; yarınki oyunun 2. sahnesinin sonundaki ağlama bölümünde yere kapanmaktansa masaya kapanmanın daha makul olduğunu düşünmektir. başka da bi bok değil zaten. * * **
    0 ...
  32. 24.
  33. tiatro sahne-yapısı genelde küçük olduğu halde
    çok azdan bile bir büyük şeyi yaratabiliyor.
    oyunculuk.
    huzur verici bir manzara gibi izliyorsunuz.
    .
    1 ...
  34. 23.
  35. Bir oyuna, bir gün yazdıklarına göre dört, başka bir gün yazdıklarına göre altı ya da sekiz seyirci gelmiş, oynayan tiyatrocu da oturmuş ağlamış... Magazin gazetecisi seyirciyi suçluyor, niçin gitmiyorsunuz, böyle muhterem insanlar ağlatılır mı?

    Bu konu, tiyatrodan anlamayan gazeteciler tarafından uzunca bir süre tartışıldı. Ağlayanın Müşfik Kenter olduğu ileri sürüldü, o da topu kardeşine attı: 'Ben değilim, belki Yıldız ağlamıştır!'

    Biz de güldük.

    Hiçbir tiyatrocunun, oyun tutmadı, seyirci gelmedi diye ağlamaya hakkı yoktur. Ayıptır.

    Tiyatronun bazı kurallarını yaşı yetmişi geçmiş ustalara biz öğretecek değiliz: Tutmayan oyun, kaldırılır. Israr edilmez, oturup ağlanmaz.

    Onun yerine, tutacak bir oyun konur. Ferhan'ın yaptığı gibi 'benim gişe derdim yok, şu şu şu kişiler gelmesinler zaten' diye efelenmek de saçmadır. Borç gırtlağı aşınca arpacı kumrusu gibi kalırsın.

    Gene hiç sekmeyen bir tiyatro kuralı da şudur: Tutan oyun da asla kaldırılmaz! On sene, yirmi sene de oynansa hiçbir tiyatrocu 'yeter, sıkıldık artık' demez. Dönem dönem kadro değişir, oyun sürer. Sırada bekleyen hangi oyun ne kadar daha iyi olursa olsun, bekler, ya da başka bir salon bulur.

    Ekmeğini teriyle kazanan özel tiyatrolardan sözediyoruz tabii, devlet ya da belediye arpalıklarından değil.

    Hep bilinen örneklerdir: Londra'da Agatha Christie'nin ünlü 'Fare Kapanı' oyunu, Paris'te Eugene Ionesco'nun birer perdelik iki kısa oyunu 'Kel Şarkıcı' ve 'Ders', 1952 yılından beri sürüyor!.. Tam elli üç yıldır! Benimle yaşıt!

    Kimbilir kaç kez kadroları değişti ama kaldırmayı düşünmüyorlar. Bu oyunlar ve oynandıkları tiyatrolar, birer ulusal anıt olmuşlar.

    Yıllar önce, 'Fare Kapanı'nı benim seyrettiğim gece toplam on ya da on beş seyirci vardı. Sahnede hiçkimse ağlamadı, kuliste ne halt ettiler bilemem ama ağladıklarını sanmıyorum. Aynı gün 'Operadaki Hayalet' kapı kırdırıyor, tam sekiz ay sonrasına bilet satılıyordu. Yirmi sterlinlik bilet karaborsada iki yüz sterline kapışılıyordu. Ben de iki yüz papel kazıklandım. Ama 'Fare Kapanı' da sürüp gidiyordu işte...

    Lakin, koskoca Müşfik bu yaşından ve bu deneyiminden sonra kalkıp da yok Nasreddin Hoca, yok Keloğlan gibi saçmalıklar sergileyecekse, hiç üzülmeye kakmasın ve de hiç boşuna 'kapkaç var, trafik sıkışık' gibi bahaneler üretmesin.

    Satacak malın olsun, alıcısı Bağdat'tan gelir. 'Eskiden insanlar Pendik'ten gelirlerdi oyun seyretmeye' demiş. Sen tutacak oyun koy, Pendik'ten de gelirler Kartal'dan da. 'Operadaki Hayalet'i ben Hamburg'da da seyrettim, insanlar bırakın Altona falan gibi banliyö kasabalarını, taa Frankfurt'tan Köln'den özel otobüslerle geliyorlardı!...

    Tutacak oyun dedik, tabii Levent-Oya ikilisi, ya da Yılmaz-Demet ikilisi gibi ilkokul müsameresi yapın demedik...

    Müşfik Baba, bir kahve içelim, ben sana iki saat içinde beş yıllık repertuar yapayım... içinde Shakespeare de olacak, Brecht de, Müsahipzade de... Tutar, tutar, merak etme...

    Yeter ki, 'şimdi halk bunu anlar' diye Nasreddin Hoca gibi işlere girme.

    Ayrıca, otoparkı olmayan yere, trafiği tek yönlü caddeye tiyatro binası yaptırırken bana mı sormuştunuz abla kardeş? Sofita yaptınız, kulise duş da koydunuz ama işin bu yanını hiç düşünmediniz.

    Çok kişi bilmez ama bu yazıda adı geçen herkes hatırlayacaktır: Bendeniz eski bir tiyatro oyuncusu, tiyatro yazarı ve tiyatro eleştirmeniyim efendim. Tabii kendi çapımda. Fakat işkembe-i kübradan atmıyorum, bilerek konuşuyorum.

    Bazı gazeteci arkadaşlar da anlamadıkları konularda ahkam kesmekten vazgeçsinler. Sırf oyuncu ağlamasın diye seyirci şuradan şuraya gitmez. Sen iyi oyna ve de iyi oyun oyna, eşek değildir, gelir.

    Lakin, tiyatro yöneticisi yazara para vermemek için oyunu kendisi yazmaya, hele hele, onun bunun şiirlerinden çekiştire çekiştire olmayacak ve tutmayacak gösteriler üretmeye kalkmayacak. Oyun gibi oyun oynayacak.

    engin ardıç
    2 ...
  36. 22.
  37. 21.
  38. insanı insanca insanla anlatan sanat dalıdır.
    3 ...
  39. 20.
  40. eski yunan'da bağ bozumu tanrısı ''dionysos'' adına yapılan törenlerde başlatılmıştır. dram, entrika ve komedi olarak üç'e ayrılır.
    2 ...
  41. 19.
  42. tiyatro yaşam,yaşanılmışlıkların merkezi ve maalesef yaşanılan bir direniştir.
    2 ...
  43. 18.
  44. kültür ve turizm bakanı atilla koç'un sarf ettiği söz olan "devletin operası balesi olur ama tiyatrosu olmaz" ile; akp hükümetinin kültürden en iyi! anlayan milletvekilini kültür ve turizm bakanı yaptığının en açık göstergesi olmuştur. unutulmaya yüz tutmuş tiyatromuza bir darbe de devletin bu konuda en yetkili isminden gelmiştir.
    2 ...
  45. 17.
  46. sinemaya gitmek yerine izlenmesi daha sevap olan sanat dalı. nitelikli olanlar bir tarafa- sürekli gözümüze sokulan saçmasapan türk ve amerikan filmleri yerine bize bizi anlatan daha kaliteli tiyatro oyunlarını izlemek bizler için çok daha hayırlı bir çaba.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük