tiyatrocuya değer vermeyen bir toplum eksiklerini de göremez. lakin ülkemiz öyle bir hal almış ki tiyatrocu bile tiyatrosuna sahip çıkmazken, bizim oralarda bu sanat pek bi yavan kalmış.
her gün bir başka kişi olmaktır. tiyatro dışında tek bir mesleğiniz varken, sahnede fahişe de olursunuz, hırsız da. polis de olursunuz baba da. ve alkışlandığınız ender mesleklerden biridir. işte sırf bunu yaşamak için, sonuna kadar tiyatro...
tiyatro sevgisi tiyatrocuların için de olduğuna inandığım sevgidir benim. yani bu duygu ile doğarlar zamanı geldiğinde o duygu dışarı çıkar. tiyatroda olmak ruhunu doyurur, tüm boşluklarını doldurur, kendinden uzaklaşma fırsatı da verir bir meditasyondur adeta. istemeye rağmen tiyatrodan uzak kalmaksa yarım, esik yaşamaktır. acıtır, üzer. bir tiyatro severi ancak diğer bir tiyatro sever anlar ve tiyatro oyuncuları içinde durum aynıdır.
eski yunan da dini bir faliyet olarak başlamış, daha sonra önemli bir kültür aktivitesi olarak hayatımızdaki yerini almıştır. kendine özgü bir edebiyet türü bulunan az sayıdaki aktiviteden dir. zaten başka bide FRP falan heralde.
ezelden beri şöyle iyidir böyle acayiptir, kıldır, tüydür diye öve öve bitiremedikleri bu aktiviteden ben bir türlü zevk alamadım arkadaş.
her şey çocuk tiyatrosu adı altında, ilkokulda götürdükleri şeyle başladı. o kadar kötüydü ki... hele biletlerin yanmış olduğunu öğrendiğimda iki kat üzülmüştüm. sonra bi arkadaşın arkadaşı oynuyormuş bir oyunda. dedi ki " gel hacı, yalnız koma beni" eyi dedik gittik. arkadaş, oyunu yazan Ekrem Dumanlı imiş. (...)
en son gittiğim oyun ise "kargaşa" ( (bkz: #13808491)). kargaşa ironik bir şekilde bendeki tüm kargaşayı aldı götürdü. tiyatro konusu bana göre değilmiş aga böylece öğrendim bu oyun sayesinde.
bir toplumun entelektüellik ve medeniyet seviyesini geliştiren etmenlerin başında gelendir. temsili olan ağlayan ve gülen yüz maskeleri ise hayatın tamamını temsil ettiğini göstermektedir. sinemaya nazaran daha sıcak ve izleyici içerisine çeken etkisi vardır. izlemesi kadar oynaması, oyun öncesi hazırlanma evresi de gayet eğlenceli ve yorucudur.
Gülriz Sururî: "Tiyatro oyuncusu değil, tiyator seyircisi yetiştirmeye ihtiyacımız var" demiş. Kılcalları silinmiş bu memlekette neredeyse 100 yıldır üstadların kaderi budur: Yazarı okurunu, tiyatrocusu seyircisini, müzisyeni dinleyicisini, hüsn-ü hat sanatçısı-ressam sanattan anlayan kitleyi yetiştirmek zorunda kalmıştır. Bu her sanatçıcının kaderidir; ama Türkiye'deki gibi ağır bir yük her yerde yoktur. sanatını adam gibi icra etmek istersin; bir yandan geçinmek zorundasın, bayalığa kapılmamak istersin, taviz vermemek istersin, faturalarını ödemek zorundasın, "Allah belanı versin" diye şarkı yapanların, "Ah ulan Rıza" diye zırvalayanların şair diye meşhur olduklarını görüp-sabretmek zorundasın; kuyruğu dik tutmak zorundasın; ilerde pişman olmamak istersin; parayla vicdan rahatlığını bir arada istersin ve genellikle seçim yapmak zorundasın... "istersin", ve bedel ödemek "zorundasın." Diğerleir bedel ödemiyorla rmı? Sen onalrdan farklı bir şekild ebedel ödemek istersin ve bunun için harbi sabırlı olmak zorundasın...
ülke genelinde yeterince yaygın bir kitlesi bulunmayan sanat dalı. her ilde, hatta pek çok ilçede düzenli olarak oyunların sergilendiği tiyatrolar bulunması gerekirken maalesef ülkemizde pek çok yerde doğru düzgün tiyatro sahnelenmemektedir bile. ayrıca tiyatro yazarın kendi duygu ve düşüncelerini, vermek istediği mesajları anlatma konusunda pek çok türden daha öndedir. çünkü tiyatro daha canlı bir türdür ve her oynandığında kendini güncelleyen bir sanattır. bu yüzden tiyatro öylesine değil, gerçekten öneminin kavranarak yaygınlaştırılması gereklidir.
yunanca theatron kelimesinden gelmektedir. sembolü olan gülen ve ağlayan yüz ise antik çağın en büyük iki melankolik isminden gelmektedir. herakleitos; ağlayan melankolik, domokritos; gülen melankolik. bu iki isim sayesinde trajedi ve komedi olarak ayrılmıştır ilk başta. aslında tiyatro yaman bir çelişki olarak komediyi içinde bulundururken bunu dönemin en büyük melankoliğinden alarak farklı duyguların birlikteliğinin en güzel örneğidir kanımca.