- messi ve ronaldo' nun tiyatrocu değil futbolcu olmasıdır.
- sneijder, drogba, kuyt gibilerinin şehir tiyatrolarına değil de fenerbahçe, galatasaray' a transfer olmasıdır.
- en önemlisi futbolun herkese hitap etmesidir.
- futbolun dilinin her yerde aynı olmasıdır.
- futbolun stres atıcı olarak kullanılabilmesidir.
- futbol izlerken rahatlanabilmesidir.
- futbol izlerken sınıf ayrımı olmamasıdır.
- futbolun eğlendirebilmesidir, kasmamasıdır.
- şekspir anlamak için götünü yırtmak gerekirken, mourinho' nun 3-5-2 mi yoksa 4-4-2 mi oynattığını bir bakışta anlayabilmemizdir.
- statlarda fare etinden köfte satılmasıdır.
- tiyatro izleyip bin tane çıkarım, sonuç için kasmaktansa futbol izleyip rahatlanabilmesidir.
bi de tiyatrocuların bu dünyayı biz yarattık tripleri var ki ona hiç girmeyelim. küfredebilirim zira.
insanımızın enerji, sinir ve stres dolu olması. ve tüm bu enerjisini tiyatroda atacak ortamın oluşmaması. eğer tiyatroda tezahürat serbest bırakılsaydı pekala talep artardı. fakat futbolu yine yakalayamazdı. biraz da yetiştirilmeyle alakalı birşey. kısacası kültür meselesi efendim.
Real Madrid, Barcelona'ya karşı bir yenilgi alır. Mourinho üzgün olan takımına soyunma odasında "Üzülmeyin çocuklar, sorun sizde değil, Barcelona'da" der.
bu başlık altına girilen entrylerden bile kolayca anlaşılabilen nedenlerdir.
saçmaymış. bir topun peşine 22 adamın koşması saçma değil, on binlerce kelimeyi ezberleyerek sergilenen oyunlar saçma. zihniyet bu işte. böyle adamların sanatı anlamasını bekleyemezsin. en fazla açar bir aksiyon filmi, iki vurdu kırdı ve patlamayı izler... budur yani. yoksa bu insanların tiyatro ruhunu yaşamasını bekleyemezsin. dün tiyatrodaydım, istanbul devlet tiyatrosu gelmiş şehrimize. komedi ağırlıklı bir oyundu. en arka koltuklarda adamın biri komik olmayan sahnelerde bile hayvan gibi kahkaha atıyordu. ama her cümlede neredeyse... oyuncular bile durdu bir ara. sonra güvenlik dışarıya çıkarttı tabii ki. iki hafta önceki oyunda da bir adam komik bir sahneyi göremediği için "orayı kaçırdım ya bir daha tekrarlar mısınız?" diye laf attı oyuncuya. tiyatro sırasında kafam kadar telefonlarıyla twitter'a girenleri söylemiyorum bile. hal böyle olunca bu insanlardan tiyatroyu sevmelerini, tiyatro ruhunu yaşamalarını, oyun sırasında oyuncuların alnından akan terin bile çok ciddi bir emek ve gerçek bir sanat olduğunu anlamasını bekleyemezsin.
erman toroğlu ve bilumum futbol yorumcuların haftalarca süren saçma sapan muhabbeti varken tiyatro da ne be?
bu arada, "maddiyat" diyen arkadaşlara da bir hayli güldüm. devlet tiyatro biletlerinin en pahalısı 5 lira. sen bırak stadyumda maç izlemeyi, kahvehaneye gitsen bile 5 liraya o maçı izleyemezsin.
Sanırım dünyanın hiçbir ülkesinde tiyatro futbol kadar ilgi görmüyor. Türkiyeye özgü bi olay degil.
Bir tiyatroyu cekip tv de yayınlayan pek az program var . Ve her gün yayınlanmıyor. Ama futbol hemen hemen her gün her saat bulunabılecek bırsey . bu sebeple kıyaslanamaz bı klasman farkı var.