mevzubahis türkiye ise,gerek jeopolitik,gerek stratejik durumumuzu son safhada kullanabilirdik.türkiyenin yapabileceğinin en iyisini yapmasını hiç bir dünya ülkesi göze dahi almak istemez,bu yüzden (bkz: bu böyle)
tiyatroda klupleşme olurdu. yurtdışından getirilen tiyatro sanatçıları, atatürk havalimanı'nda omuzların üstüne alınırdı. telegol programı kalkardı. telerol programı gelirdi.
haluk bilginer'in gelip dünya tiyatro günü diye 4 tl'ye oynadığını herkes duyar, takdir ederdi.
27 mart'ın kutlu olsun azizim dediğinde karşındaki mal mal bakmazdı.
okulda oyunumuz var diye el ilanı dağıtırken önünden geçen ahmak kılıklılar mal mal sırıtıp "3,5 tl mi? biz onla bir bira içeriz! yıh yıh yıh" moduna girmezdi.
tiyatro insanı insana insanca anlatma sanatı olduğu için herkes biraz insanlık öğrenir, adamı hasta etmezdi.
yeteneksız oyuncular olmazdı.
fakirlik yüzünden yaşlı olmasına ragmen dizilerde vs. oynamak zorunda kalan usta oyuncular olmazdı.
(gazanfer özcan)
türkiye de sanat gelişirdi. tiyatroya baglı olarak.
cahil krolar olmazdı.
sanat devrimi yaşanırdı. zihin değişirdi, türk halkının dünya'ya bakış açısı farklılaşırdı, kültür artardı. ama öyle bir ilgi olmadığından ve olmayacağından ütopiktir.
tiyatro oyununu izledikten sonra futbol gibi herkesin diline duserdi,onemini yitirirdi,ahmet cakar gibiler sacma elestri getirirdi,iyi ekestriler kotuler arasinda kaybolurdu.boyle daha iyi.