CD kapağında yazan 'Dünya üzerindeki hiçbirşey Titanicin destansı hikayesini ve nefes kesen ihtişamını geçemez'yazısını hakeden filmdir.
Çok ilgi görüp sevilmesinden,gişe rekoru kırmasından ve tabi pahalı olmasından dolayı sinemadan anlayan eleştirmen kesmi filmin güzel olduğunu yalnız kendilerinin sinema anlayışınca bu tip pahalı ve tutulan bir filme övdük şimdide sövmeden olmaz mantığını koyup güzel olmasının yanında abartılmamasıda gerektiğini çünkü popüler kültürü yansıtan gişeci bir film olduğunu söylerler.Çok gariptir bu gerçektende bi film basit bir mantıkla film olduğu için iyidir veya kötüdür,popüler olması,pahalı olması gişeye oynaması filan bu sadece istatislik ve bilgidir,filmin dışında gelişen bir olaydır.açıkçası popüler film bu,gişeye oynuyo falan filan zırvaları ile filmi filmin iyiliği veya kötülüğünü değilde filmi sinemasal anlamdan çıkartıp başka bir sebep ile yargılayabilen zihniyetin sinema anlayışını bir gözden geçirmesi gerekir.
Gelmiş geçmiş en popüler film olmasının yanında gelmiş geçmiş en çok bok atılan yapımdırda bu titanic filmi.Filmi sevmemek demek sanırım bazı erkeklerce adamlığa ilk adımı atmak demek olacakki moda haline gelen titanice laf atma tarzları çıktı.işte filmi sevenleri küçük görmek (bide bunu alaycı bir dille yaparlarki kendilerini zeki ve olgun göstermeye çalışır bu zavallılar)bide sinemadan anlıyormuş süsü verip yok işte acayip klişeydide,senaryo bilindiktide kurgu çiziktide zarttıda zurttuda diye bir iki sinema kriteri verip kendini sinemanın dahilerinden gibi gösterir bu ezikler.Sanki başka hiçbir filmde hata yokmuş gibi titanic'de dolu hata var der biriside:),hemen söyleyeyim titanic filminin hatalarının bu kadar popülerleşmesinin sebebide titanice bi kulp bulmak istenilmesindendir,çok sevdiğiniz başyapıt gördüğünüz o müthiş filmlerin ismini bi zahmet google'a yazıverin,imdb'nin adresine girin orada her filmin bulunabilen teknik veya mantık hatalarına dair bir yer hazırlanmıştır,henüz hatası bulunmayan popüler bir film benim gözüme çarpmadı,bi girin sizde bakın bakalım sadece hata titanic filmindemi varmış.Kısa kesmek gerekirse bu film ilk önce sinema tarihinin en iyi filmi tahtından indirilmiş,daha sonra sinema tarihinin en iyi filmleri klasmanından çekilmiş ardından sinema tarihinin en iyi aşk filmi ünvanını kaybetmiştir.şimdide sinema tarihinin en iyi aşk filmlerinden biridir sıfatını kaybetmek üzeredir.Fakat sinema tarihinin daha önce görmediği ilginç birşeydirki bu filmin geçen 11 yılda bu ünvanları yavaş yavaş yitirmesi filmin sinema kalitesi veya kalitesizliğinden değil filmin öcü ilan edilip değerlerinin düşürülmesindendir.
aşk filmi olmayan şey. neymiş? çoluğa çocuğa karışmış bir nine geliyor 2 günlük seks anılarını anlatıyor, unutulmaz aşk hikayesi oluyor. hadi lan oradan! diğer 'aşk' filmi sanılan amerikan yapımları gibi bu da çok ama çok tırttır. aşkı en iyi anlatan filmler güney kore'den, caponya'dan çıkmaya devam etmektedir.
şu dünyada görüp görülebilecek en iyi film. bu filmden etkilenmeyen insan ya duygusuzdur, ya filmi uykusuz, yorgun bir halde izlemiştir ya da kusura bakmasın ama harbiden öküzdür yani. ***
kurgu, senaryo, oyunculuk, müzik vs. hepside harikulade.
Baba parasıyla yaşayan genç ve yetişkinlere takılan genel addır. Bu tarz insanlar, ellerini attıkları bütün işlerde kaybetmeye meyillidirler ve bata çıka hayatı öğrenmektedirler.
gayri ihtiyarı, tamamen istem dışı olmasına rağmen saatler boyu süren ve evde peçete, mendil, çaput bırakmayacak kadar salya ve sümük akıttığım bir ağlama nöbeti geçirmeme neden olan, unutulamaz derecede etkileyici ve izler bırakan, fikir ilk ortaya atıldığında yapımcıların "tutmaz" tahminlerine rağmen yıllar sonra bile aynı şiddetle ağlatan ve yıllar sonra da ağlatacak olan "sinema" kategorili şahaser. uzun süre böylesi tutturulamadı, tutturulamaz diye o yapımcılara selam etmeden geçemiyorum.
titanic personelinin en büyük hatası, çarpışmayı ilk anlarda ciddiye almamalarıdır. oysa sakin olunsa, panik yapılmasa ve ilk andan itibaren harekete geçilse, bilumum masa, kapı, kapı, baca, sandalye suyun üzerinde insan taşımak için kullanılabilirdi....
hayat annenizin bekledigi sekilde akip gitmiyor, kalibindan tasiyorsun, goze aliyorsun bircok seyi. ama sonra hayat tokadini carpiyor kaybettiklerinle. kaybedilenin sevdigini bilmek, huzura sebebiyet verirken bir yandan da bir daha yasanamayacak o tek aşki dusundurur. sansin garipligini gostriyor bu film. elde durmayan mutlulugun kisaligini anlatiyor. * bir yasanmislik filmi.
Tamam duygusal falan da kısır bir konuya sahip arkadaş. 3.5 saat luzumsuz bir aşk hikayesi ve filikaların eksik olmasından başka hiçbirşey yok. inanılmaz bir oyunculuk yok zira inanılmaz bir oyuncu da yok. Bu filme gelmiş geçmiş en iyi falan diyen yazarlara imdbye girip 1den başlayın 100e gelin diyorum.
başrol kızımızın freud'un erkeklerin büyüklük takıntıları üstüne düşüncelerini ifadesi üzerine masada oturan adamın "freud kim gemide yolcu mu?" sözüyle tebessümlere sebebiyet vermiş filmdir.
yüzbinmilyon kere izlense, insanı yine ağlamaya meyillndi, duygu seline sürükleyen, kendinden bir şeyler buluyorsa eğer kişi dört parça halde boğazda bir düğümle koca gece dolaşma, bünyeyi uyku tutmama sebebi mükemmel filmdir. *