titaniği 352176672. kez izlememe rağmen beni her seferinde duygulandırmayı başaran sahnelerin ardından gülme krizine girip sandalyeden düşmeme sebep olan dumur olay. o nasıl bir zihniyettir ? o nasıl bir serinkanlılıktır. hayret valla.
ölüme karşı saygı duruşunda bulunan sanatçı duyarlılığının muhteşem yansımasıdır, 'zihniyetin' ötesinde. onlar gerçekmüzisyenlerdir. sadece iyi çaldıklarından değil elbette, hissederek çaldıklarından. ki; bunu hissetmek beni ağlatmıştır. tuhaf mı? yoo...
Kaçınılmaz sonun geldiği, tüm kaygıların son bulacağı o anda orkestranın kendileri için yapabilecekleri tek şeydi. Yitip gidecek bir hayata başı dik bir veda gibi.
o anda bile hâlâ karı düşürme derdindedir. romantik abazan seni. içgüdüsel olsa gerek, "nasılsa öleceğim, bari genleri devam ettireyim," diyordur biçare.
bi siktir git demekten başka birşey diyemem bu konuda. filmdeki en iyi sahnelerden bir tanesine laf atacak kadar abazan mı oldu bu türk gençliği yazık. tabikide sana göre en iyi sahne arabada iş pişirdikleri sahneydi dimi ergen arkadaşım.
kazadan kurtulanların anlattığına göre işin gerçeği şudur: bu müzisyenler o denli sarhoştular ki geminin batışı sırasında olup-bitenlerden habersizlerdi.
paniğe kapılmış gemi halkını biraz olsun sakinleştirebilmek, her şey yolunda sakin olun bakın biz o kadar önemsemiyoruz ki işimizi yapmaya devam ediyoruz. mesajı vermektir, müzisyenlerin derdi.
büyük babacığımın analttığına göre (ki kendisi gemiden kurtulan sayılı kişilerdendir) öyle bir şey yaşanmamış. hatta ilk önce kendileri kaçmışlar. dedem de eline aldığı gitarla güzel bir rock konseri vermiş gemidekilere. sonra başka bi gemiyle kurtarmışlar dedemi, diğerleri denizin dibini boylamış.