amerikadan alınan eğitimle çalıştırılır, amerikadan alınan bomba ile patlatılır veya amerika'dan alınan gazla ırkçı, bölücü faaliyetler yapılırdı içinde.
kate gemide oynaşamazdı. ülkücü kardeşimiz tarafından caz yapmakla suçlanır, ağzına dal tutturulur ve alt sınıflar dans etmek yerine hep beraber ulurdu.
ülkücülerin bir elinde kuran-ı kerim, bir elinde şarap şişesi, ağızlarında da "ya allah bismillah! vatan (hıggh!) * için canım feda! (hıgh!)" nidaları olurdu.
nedense, gördüğüm tüm ülkücüler böyleydi. gündüz karıya kıza giden adamlar, şarap içtiği odada akşam kuran-ı kerim okutturuyordu. askerlikten kaçmanın planlarını yapıyorlardı, ne yapsak da askerlikten muaf tutulsak, askerlikte sadece yatsak, diye. sonra, şunu hatırladım:
babam, "ülkücüyümm diyenlere dikkat et. bir elinde şarap, diğer elinde kuran olur bunların. sorsan da vatanı senden benden çok severler." demişti üniversiteye başlarken. bir kez daha haklı çıktı adam.