Konusu 1912 yılında değil, filmin çekildiği yıllarda geçen, Titanic yerine başka modern bir geminin olduğu, böyle bol silahlı çatışmalı, aksiyonlu, tusunamili, fırtınalı uyduruk bir 3. Sınıf amerikan filmi olurdu. Filmin adı da "Gemide dehşet" "gemide felaket" gibi bir şey olurdu.
rose hevesini alıp Jack i terk eder, zengin nişanlısına dönerdi. buna katlanamayan jack intikam için rose a çizdiği çıplak resmiyle şantaj yapardı. bunu öğrenen rose un nişanlısı rose u hemen terk ederdi. sonuç olarak rose yine yatağında yaşlı ve yalnız bir kadın olarak ölürdü.
jack ile rose evlenmek ister fakat aileleri izin vermez. bunun üzerine jack rose'u kaçırır. kacarlarken rose un babası jack i tüfekle kovalar. babası rose için "benim öyle bir kızım yok, elaleme rezil etti beni" der. evlendiler. 3 çocukları olur. önceleri mutludurlar. her şey güzeldir. jack eve gelirken çocuklara ülker çikolatalı gofret falan alır. sonradan jack işsiz kalır. zaten rose "elin karlarının oralarını buraların cizmeye utanmıyor musun boyun posun devrilsin " demektedir. aile çok zor duruma düşer. jack boza satmaya başlar ama bebeksi teninden dolayı omuzları nasır tutmadigi için uzun süre tutunamazlar. carsidan fileyle limon, domates, yeşil soğan alarak gecinirler. bir gün jack elindeki tüm parayı kumara pavyona yedirip eve gelir. karısı rose u döver. çocuklardan biri karşı çıkar onu da dove dove öldürür. hapse düşer.
şimdi rose jack e temiz don atlet falan getiriyor. çünkü aralarındaki sonsuz aşk hiç bitmedi *
kemanlı violinli trio ekibi ölmezdi. işleri umduğu gibi gitmez ve istanbula yolları düşerdi. kumkapı veyaz nevizade de "fasulye" "gitmesin gözlerinden pırıl pırıl arzular", "agora meyhanesi" gibi şarkıları çalar 5-10 ar lira masa başı kaldırır hayatlarına devam ederlerdi. koymuşum jack'le rose'a. ne güzel çalıyordu adamlar.