Huy olarak Türkiye'de yaşayan Türkler'den hiç bir farkı olmayan, aralarından biri bir hata yaptığı zaman "Aha, işte bütün Almancılar da böyle zaten!" dedirten yurdum insanlarıdır.
Önemli bir farkları da Almanya'nın sosyoekonomik yapısından dolayı yaptıkları iş onlara net daha fazla para kazandırır, araba almak, altın almak onlara daha kolay gelir. Bundan dolayı buradaki işçilere göre daha varlıklıdırlar.
Spesifik bir durum ya da işin adını uzunca bir almanca kelime olarak söylemek. Örneğin pasaport işleminde istenen evraklardan birini adı.. Mesela gelir belgesi olsun bu, ausghakdöbletung derler o ne ise amk.
kapıkule den girdikden sonra trafik canavarı kesilmeleri. o sellektör yaptğın elini götüne sokan biri çıkar inşallah bigün karşına, amk sonradan görme puştu.
"almanyada bu böyle değil" diyerek gezerler. çoğu zaman prim yapar ve saygı duyarlar. almancı bir tanıdığım terzi ile bir alışverişi neticesinde terzi tarafından kulağından ısırılmıştır. (bkz: burası türkiye) olur öyle
burada apaçi diye nitelendirdiğimiz tipe sahip olmak ve garip bakışlar karşısında "ne diyon döçlandda böyle gezmeyene gülüyolar gardeşim" demeleri.
her seferinde "yaa bulgaristana girerken hiçbişey yogh buraya gelirken 3 saat bekledik ya" demek. e uçakla git.
türk kız: kızım sen almanca derslerinde napıyorsun?
esmersever tarafından aşık olunan almancı kız: -uyuyorum. kitap okuyorum falan.
t.k: -ee tabi her şeyi biliyosundur orada yaşayıp büyümüşsün.
e.s.t.a.o.a.k: -ya kızın saçları kıvırcık diyor bunu mu dinlicem?
her memlekete gelişlerinde, çok güzel likörlü çikolatalar getirirlerdi bizim akrabalar.
(alman çikolatalarından aldığım lezzeti, en pahalı türk çikolatalarından alamıyorum. bu adamların sırrı domuz yağında mı gizli acaba diye düşünmeden edemiyorum.)
türkiye ye misafirliğe gittiği yerlerde sütlü kahve içmek. yahu adam senede bir geliyorsun canım ülkeme onda da kahve içiyosun, iç tavşan kanı çayımızdan şöyle höpürdete höpürdete.**