ah be timuçin abi
ne de hızlı gittin
son gece kalamadım yanında
kusuruma bakma
şimdi burda ben
sanırım bir süre yalnız başıma büfeye gidicem,
sanırım yalnız başıma o çayı içicem ve
sanırım senin gibi ben de
yalnız ölücem.
soğumasını beklediğin kahveyi
içine atmadığın yarım şekerin emanetini artık
ben muhafaza edicem
tıpkı budapeşte'de olduğu gibi
merak etme abi,
burada yok öyle duygusal romantik kelimeler
kağıdı yaralamamın sebebi sadece
birikmiş bazı hatıralar
hepsi bu
belki bir gün Araf'ta
köprünün üzerinde
ben gelirken sen, elinde
tercüman-ı ahval okuyorken karşılaşacağız
kim bilir yazdığımız sözleri biz de orada paylaşacağız
zaten bahanem de kalmadı yazmaktan başka
geceleri dışarıya salmıyorlar beni, tek başına,
ne yapacaksın diyorlar
işe gir diyorlar
çalış diyorlar
ayaklarının diyorlar
üzerinde durma vaktin geldi
oysa bilmiyorlar ki
bazen bazı şeylerin olması zamanla vakitle falan alakalı değildir
ansızın gelir, başlar ve biter
mesela insan gibi
mesela sen gibi
karamsar değildin, hiç olmadın
bunu nasıl başardın inan tek bir fikrim bile yok
tahminimce düşünmeyi yedi sene önce bıraktın
ve ertesi gününde seninle tanıştım
bu yüzden seni ben hep
kahraman tanıdım
çok alıntı yaptım senden
kadınlara pazarladım onlarla yatmak için
aynı yalanları defalarca tekrarladım
defalarca yattım
her uyandığımda
kalktığımda kenarına oturdum kanepenin
sigara sardım
kadına baktım ve
izin istemedi gözlerim benden
sormadılar
ağladım
zaten ben budapeşte'de de hep ağlardım
tuna nehri ve yahudi mezarlığı iyi bilir
inanmazsan onlara sor
gerçi söz de vermişlerdi ama
sen yabancı değilsin
anlatırlar sana
dedim ya
ansızın ve nedensizce biter bazen bişeyler.