'ebesinin .mını görmeye' diye cevap verilesi soru. öncelikle tikky'nin tanımını hepimiz biliyoruz. babalarının paralarını yerler, telefonları vardır, donlarına kadar timberlanddırlar falan filan.
günümüze baktığımızda, bunları sık gördüğümüz yerler vardır. bundan 5 yıl önce de bunları sık gördüğümüz yerler vardı. onlar da toplumdan kopuk, babaya bir parazit gibi bağlı şeylerdi. bugünkülerin de pek farkı olmadığını görüyoruz.
görüyoruz dedim, gerçekten görüyor muyuz? hayır tabii ki. bundan 5 yıl önce baba parası yiyene, parazit yaşayana parazit gözüyle bakılırdı. yani ne bir eksik ne bir fazlaydı. onlar şimdi büyüdüler, birçoğu pişman.
bugüne bakalım, bugünün tikileri birer çılgın. marka giyiyorlar, 1.75 boyları varsa saçlarını jöleletip 1.90 oluyorlar vesaire vesaire. ve inanırsınız, takdir topluyor bu herif/bayanlar. onlar batıya, buradakiler onlara özeniyor. bu nedenle 'abidas,neke,lewis, vs.' çakma ürünler birçok yerde, birçok kişi tarafından tüketiliyor. bu çakma markalar birisi tarafından farkedilirse ürün sahibi aşağılıkça aşağılanıyor. ondan sonra toplumda şiddet ortaya çıkıyor. yor yor yor.
bakın 5 yılda gözle görülür bir gelişme olmuş. kısaca söylersek, 5 yıl önce asalak olarak görülen bu akım mensupları, şu an takdir topluyor, özenilen insan statüsüne giriyorlar. ve bu özentilikte gün be gün bir artış var.
çok araştırmaya gerek yok, arkadaşlık siteleri var birkaç tane. 20 dakika göz atıldığında bu saçmalığın ne boyutlara geldiği anlaşılıyor.
o insanların hepsi bizim yaşımızda, hepsi ülkenin geleceği. ama maşallah hepsi 'baba beni okuldan al' diye yırtınıyor. günde 1000 üzeri üye bu sitelere üye oluyor. keşke herşey bir site kadar kolay olsaydı. toplum içinde gözlenirse bu işin daha vahim olduğu görülüyor.
apolitik, düşünmekten aciz, hayatta ulaşmak istediği tek yer 250 gramlık et parçası (et dedim, genel anlam) olan insanlar yetişiyor, kızlı erkekli. bunlar bizim tikkylerimiz işte. okula gidip trigonometri öğrenmeyi sokakta gördüğü lüks bir arabanın önünde artistik bir poz vermeye tercih etmeyen tikkylerimiz. zavallılarımız.
gidiyorlar, gözleri kapalı. nereye gittiklerini ne kendileri, ne onlara para yediren ebeveynleri biliyor. biz kısaca 'ebesinin .mına' diyoruz.
bu konuda çok yazasım vardı, bu başlığa kısmetmiş.. öncelikle şunu belirtmem uygun olur; bu husustaki nacizane görüşlerim, sözlük nüfusunu oluşturan topluluğun %99.986'sıyla (100-{1/[7028 yazar/100]}) aynı doğrultuda değil.. yani eksilemek istiyorsanız bu fikri, o kadar da okumanız lazım değil.. okuyun, ben yine sevinirim ama..
daha önce ucundan buralara değen entrylerimi okumuş olanlar bilirler belki, hayatımda 'tiki' tasvirinden nefret ettiğim kadar hiçbir şeyden nefret etmem.. belki serdar ortaç'tan sadece, o kadar.. bana göre türk argosunun ürettiği en sığ, en önyargılı, en işlevsiz ve en gerzek sıfattır (tiki, serdar ortaç değil).. benim arkadaşlarımın da bir çoğu tarafından kullanılması bende büyük rahatsızlık çıkartır, sabahlara kadar yeri geldiğinde onlarla da tartışırım, tıpkı dileyenle burada tartışabileceğim gibi..
nedir tiki lafı ile anlatılmak istenen?.. daha doğrusu 'asıl' anlatılmak istenen.. kaliteliden öte pahalı yaşayan, ve bu pahayı da reklam yapıp, bir nevi parasıyla artistlik yapan görgüsüzlerdir.. burada bile aslında ''iddialı bir kişinin parası ile artistlik yapmasından daha doğal ne olabilir ki?'' konu başlıklı bir tartışma açabilirim aslında ama yine kabul edebiliyorum bu noktaya kadar.. sonuçta ne kadar iddialı olursa olsun böyle uçlarda yaşayan biri kendine gelecek bu tarz sıfatları da kabul etmek durumundadır.. ama günümüzde tiki lafı asla ve kat'a bu tür sonradan görme diyebileceğimiz insanlar için kullanılmıyor..
buradan yapılmış akılsızca bir çıkarım ile, kimin tarafından çıkartıldığı belli olmayan bazı kıstaslara göre, bütün gönlünce para harcayan gençler için kullanılıyor.. belki bu gençlerin arasında yukarıda bahsettiğim kafada arkadaşlar mevcut olabilir ama bu grubun hatırı sayılır katı kadar büyük bir başka grup nedensizce önyargıyla damgalanıyorlar..
işin komiği bu konuda kendileriyle dalga geçen heriflerden çok daha olgunlar.. hiç sallamıyorlar millet ne diyor onlar için.. ama tikky tikky diye zıplayan bir teen-agee 'gotik' deyin, bileklerini keser sinirden..
ben de yapı olarak insan düşüncelerine önem vermekle birlikte, o kadar da takmayan bir kişi olmama rağmen, bu tiki sözcüğü kanımı donduruyor, tüylerimi diken diken ediyor, diyenle tartışmak istiyorum.. neden bilemem.. çocukluğuma inmek isteyen varsa da inemez.. izin vermiyorum..
ulan adamın tek suçu cumartesi paraya kıyıp kız arkadaşını kapıp, güzel bir yerde bruncha gitmek.. hatta tek suçu harcayabilecek parası olması.. bu yetiyor onu 'düşünme yetisini kaybetmiş, apolitik bir tikky' yapmaya.. her iyi yaşayan, bununla hava atacak diye bir kanun yok dostlarım.. kaldı ki bununla hava atsa bile, yani o bayıldığınız tikky sıfatını haketse bile, gerizekalı olacak diye de bir kanun yok.. hoşlansanız da hoşlanmasanız da rock dinlemeyen, hatta müzik sevmeyen biri, sizden -evet evet inanması zor biliyorum ama- bile zeki olabilir..
tikky mekanı, tikky markası, tikky restoranı, tikky şehri, tikky üniversitesi, tikky cümlesi, tikky lafları, tikky salaklığı, tikky ismi, tikkyler tiksin demeyeceğim tabi ama tikiler götürsün sizi be.. amma da meraklıymışsınız böyle adam ayırmaya, amma içinizde kalmış bu kıl olduğunuz tiplere diyemedikleriniz.. hayır tiki denilen olguyu da savunmuyorum ama delirdiğim sadece kendi yaşam tarzına ve seçimine uzak diye duyulan bu sanal, sonradan gerçeğe dönüşen nefret.. bir de marka giyinince otomatikman marka giymeyen adamdan 3-5 kademe daha aşağıda kalınıyor kafa olarak.. apolitik olunuyor, salak olunuyor, sadece sikmeye ve sikilmeye endeksleniyor hayat..
komiksiniz canım ya.. sizin en başta eleştirdiğiniz, tikilere tiki deme nedeniniz olan 'dış görünüş önyargısı'nın imparatorunu siz yapıyorsunuz.. tiki imparatoru..
al şimdi başlığa bak.. tiki gençlik nereye gidiyor?.. altında da aslında hakikaten kaliteli diyebileceğim bir entry.. ama yalan dolan yazıyor.. yazar arkadaş umursamaz tabi ama bence tamamen yanlış temeller üzerine oturtulmuş, kişiye göre değişebilecek doğrulukta, bir tespit ve özeleştiri yazısı.. jöle süren adamlar, arkadaşlık sitelerine üye oluyormuş da, ondan geleceğimiz tehlikedeymiş.. marka marka da giyiniyorlarmış bu gençler.. apolitiklermiş..
birader çok uç noktalara çıkmadıkça ben de apolitiğim.. ama senle istediğin konuda istediğin kadar tartışabilirim bak burada da iddia ediyorum.. sen bir kere kafa kalitesini kişinin politik düşüncesiyle, hadi onu geçtim, kişinin bir politik düşüncesi olması zorunluluğuyla ölçersen nasıl olacak bu iş?..
dünya tarihinin her anında, her devlette, zengin bir kesim olmuştur.. ortaçağdan itibaren bu kesimle, zengin olmayan kesim arasında bir köprü de kurulmuştur ki buna da burjuvazi denir.. burjuvazinin çıkmasından sonra ise senin bu tasvir etmeye çalışıp da büyük yanılgılara düştüğün bilinçsiz bireyler türemiştir.. toplum bunları kendi içinde öğütmüştür, bunlardan hiçbiri o toplumun tarihinde önemli bir iz bırakmamıştır.. ama yanıldığın nokta canım arkadaşım, önemli iz bırakanların hepsi senin gibi değiller, hepsi senin eleştirdiklerini eleştirmiyorlar, çeşitli kategoride insanlar.. senin lacoste giyiyor, jöle sürüyor, kız bulmak için (evet çok garip bir şey) facebook'a giriyor diye eleştirdiğin herifler, sırf sen onlara uzaksın, sen onları tanımıyorsun diye gerizekalı olmak zorunda değil.. sadece lüks bir araba alabilecek parası olan bir babası var diye alttan baktığın o adam da üniversite okuyor senin gibi.. ama doğru o daha rahat olmak gibi bir suç işlediği için paralı üniversitede okuyor, sen onu üniversiteden saymazsın.. emperyalizmin iti dersin belki bak o olabilir (bu arada ben istanbul üniversitesi'nde okuyorum)..
hele ünlü markalarının taklitlerinden yola çıkıp yaptığın olağanüstü sosyolojik saptamaya bayıldım.. annem alkışlarıma geldi ''ne oluyoruz'' diye..
ben sana o ünlü marka taklitlerinin neden son zamanlarda hortladığını bir işletmeci olarak anlatırdım ama gereği yok, sen zaten noktayı koymuşun kafanda.. ben ne desem sana 'apolitik gençliğin parasıyla satın aldığı klişe cümleler' gibi bir şeyler geliyordur, tam da emin değilim..
çok konuştum, biraz da boş konuştum farkındayım.. iç döktük ama.. son bir şey deyip, kapatacağım bu tiki mevzusunu:
sana benzeyen aptallara gösterdiğin saygının birazını, sana benzemeyen aptallara göster.. aralarında aptal olmayanlar da bulacaksın..
bir tikky..
edit: buradaki anlatmaya çalıştığım düşünceyi, benden sonraki gelen entryleri okuyup, kendiniz algılayabilirsiniz, eminim.. kardeşim madem o kadar üstünsün onlardan akli düzeyde o zaman bir kere de eleştirini benim yaptığım gibi bir plana oturt.. şöyle şöyle olduğu için böyle böyle de..
haksız mıyım len gotik?.. tamam tamam pardon.. şimdi sakince bırak o tabancayı yerine..
birbirlerinden ayirtedilmeleri cok zor olan gencliktir. saclar, giyim tarzlari, makyajlari vs.. sus kopegine benziyolar lan, ben benzetiyorum. nereye giderseler gitsinler.
herne kadar istenmeyen kişilikler olsa da genelde burjuva kızlarının/erkeklerinin içine büründüğü kişilkleri oluşturan gençliktir.
gidecekleri mekanlar aslında bellidir; sortie, laila, reina, Babylon, Anjelique... vb mekanlardır.
bu arada bu tür kişiliklerin arasında bazı kişilikler var ki görünüşü insan olabilir ama içi insan olmadığı kesin, işte onlar 'Allah'a yakın bana uzak olsunlar'.
