Kaşgarlı Mahmud, Divânu Lügati't-Türk’de Tübüt (Tibetliler) halkı ile ilgili şu bilgileri de verir:
" ... Gezginci olarak yabancılarla karışanlar "شْتَن Xotan" ve "تبت Tübüt" halkı ile "طَنغُت Tenğüt"lerin bir kısmıdır." ve "Tübütlüler تبت adında birinin oğullarıdır. Bu, Yemenli bir kimsedir, orada birini öldürmüş, korkusundan kaçmış, bir gemiye binerek Çine gelmiş, "Tibet" ülkesi onun hoşuna gitmiş, orada yerleşmiş; çoluğu çocuğu çoğalmış, torunları Türk topraklarından bin beş yüz fersah yer almışlar, Çin ülkesi Tibetin doğu tarafındadır." şeklinde yorumlar.
doğu türkistan ile aynı kaderi paylaşan memleket. kendilerine has bir kültürleri var ama pek bilinmez çin yüzünden. bir de hangi şahıs çıkıp tibet adına doğu türkistan'a terörist demiştir merak ediyorum 36. giriye ithafen.
öztürkçe yazımı ''tipet'' şeklindedir ve ''yüksek tepeler'' anlamına gelir. yurtdışına felan çıkarsanız tibet sözcüğünü dünyaya türklerin kazandırdığını söyleyerek hava basabilirsiniz.
tibetçesi ''bod'' diye okunuyor sanırım. daha farklı yani.
tibetli ustalar, düzgün soluk alma sayesinde deniz yüzeyinden beş bin metre ve buna yakın bir yükseklikte, çıplak olarak buz üstünde oturabilir ve beden sıcaklıklarını koruyabilirler. hatta öyle sıcak olurlar ki; çevrelerindeki buzlar eriyebilir ve kişi rahatça terleyebilir.
yerküremizin inanç düzeneği ve ritüelleri itibari ile en radikal mevkiilerindendir. tibet inancında; ölmüş olan bir kişinin mezara gömülmesi "yer israfı"; "yakılması" saygısızlıktır. onlarca en makul bertaraf ve saygı metodu: ölüyü açık bir alan bırakıp, akbabalarca yenişini beklemektir.
çin emperyalizminin yaşandığı yerlerden biri.
emperyalizm sadece batı, kapitalizm kaynaklı değilmiş, sosyalizm, komünizm kaynaklı olanları da varmış, rusya gibi çin gibi...
hadi onlar ölülerini akbabalara yediriyorlar. diğer insanlar, acımasızlar, emperyalist güçler ne yapıyorlar peki?
çin, bu ülkeye yıllardır etmediğini bırakmadı. tibet'in istediği sadece özgürlük! ortada kültürel, siyasal, dinsel bir soykırım var. insanlar nasıl istiyorlarsa öyle yaşarlar, öyle yaşamak zorundalar. tibet'in insanlığa bir zararı yok. kendi inançları doğrultusunda, kendi istekleriyle yaşamak istiyorlar. kendi topraklarını, karanlık güçlerden korumak istiyorlar. bunu istemekten daha doğal ne var? ve 60-70 yıldır özgürlük mücadelelerini sürdürüyorlar.
gittiğinizde ölümden sonrasına yaklaşacağınız yerdir.milyarlarca insanın unuttuğu ya da hiç bilmediği düşüncelerin olduğu yerdir.umarım bir gün orada olabilirim.
sol frame de rastladığım eve gelen misafire eşini ikram etme durumu, tibette kızını ikram etme olarak gerçekleşmektedir. hatta bu anlayışa göre misafir, adamın kızından çok memnun kalırsa altın, kısmen daha az memnun kalırsa gümüş daha da az memnun kalırsa bronz yüzük takar. ya da anlayacağınız memnuniyetlik katsayısı azaldıkça maliyeti az olan yüzük takılır. altın mı bronz mu tam bilemiyorum yani. daha sonra kızlar evlenme çağına geldiğinde müstakbel koca adayları kızların elindeki yüzüklere bakarak eş seçme eyleminde bulunurlar. elbette ki daha çok yüzüğü olan, erkeğini memnun edeceğinden, o kız seçilecektir. bu uygulamanın ülkemizde olduğunu düşünelim şimdi:
-kızınız da pek bi güzelmiş efendim. yüzüğü var mı acaba?
-var efendim. 15 tane hem de. 9 u altın 6 sı pırlanta. tek taş.
-vay roroospu!