tiberius un bustu

entry1 galeri0
    1.
  1. 1.
    Selamlıyorum seni, iki bin yıl
    sonra. Sen de bir fahişe ile yaşadın.
    Çok şey birleştiriyor bizi.
    Ve kentin dışı da senin: alarmlar,
    soğuk kapı girişlerindeki uyuşturucu çeteleri,
    yıkıntılar, arabalar. Ben sıradan bir gezgin,
    boş galerideki tozlu büstünü
    selamlıyorum senin. Ah, Tiberius, sen
    otuzunda bile değilsin burada. Yüzünün gücü
    kaslarının dinginliğinde yatıyor
    onların toplamının geleceğinden daha çok.Yontucunun
    yaşamı boyunca biçtiği baş
    geleceğin gücünün temelini oluşturuyor.
    Aşağıda uzanan herşey - Roma :
    hukukçular, döküntü mahalleler ve Romalı askerler,
    ayrıca binlerce bebek
    senin kaba cinsine şapırdatıyor dudaklarını – bir zevk
    dişi bir kurda yaraşan,
    Romus ve Romulus'u emziren. (Aynı dudaklar!
    dilin kıvrımlarında şaşkın ve şefkâtle
    mırıldanan.) Sonuç: bir büst,
    vücudun yaşamında beynin bağımsızlığının ve imparatorluğun
    sembolü. Boyadığın kendi portren
    beyninin kıvrımları oldu, ana kıvrımları.

    2.
    Otuzunda bile değilsin. Sendeki
    hiç bir şey an'ı kalıcı kılamaz.
    Nesnelerin karşısında kendini durdurmak isteyen
    sabit bakışın kadar az:
    ne bir yüz
    ne de klasik bir manzarada. Ah, Tiberius!
    izin ver Suetonius ve Tacitus
    senin kan dökücülüğünün nedenleri üzerine
    konuşsun! `Nedenler yoktur, yalnız
    sonuçlar. Ve insanlar sonuçlara katlanır`.
    Özellikle karanlık hücrelerde, orada, herkes
    suçunu kabul eder – bir çocuğun günah çıkarışı
    kadar monoton işkence altında. En güzel alınyazısı
    gerçeğin hiçbir parçasına ortak olmamaktır. Fakat bu,
    kimseyi onurlandırmaz. Çarları
    bile. Sen kendi çöplüğünde, derin bir düşünceden bile daha çok,
    şaşırtılamayacak kadar bilgilisin. Belki de
    yalnız kanalıcılık değildir nesnenin
    alınyazısını hızlandıran? Basit bir vücudun
    özgürce düşüşü boşlukta? Orada insan düşüş anına yakalanır hep.

    3.
    Ocak. Bulutlar kış kentinin üzerinde toplanmış
    bir mermer parçası gibi.
    Tiber nehri gerçekten kaçışta.
    Fıskiyeler kimsenin bakmadığı yöne
    fışkırıyor – ne parmakların arasından
    ne de kısık gözlerle görülebilen. Bir başka zaman!
    Ve kızgın kurdu kulaklarından tutarak
    durdurmak olanaksız artık. Ah, Tiberius!
    Biz kimiz seni mahkûm edecek?
    Sen bir canavardın, duygusuz bir
    canavar. Fakat işte bu canavar -
    kurban değildi hiç - doğanın kendi benzerini
    yaratması gibi. Daha da
    önemlisi - seçeceksek-
    bir deli tarafından değil de,
    şeytanın yavrusu tarafından yokedilmek.
    Senin henüz otuz yaşını doldurmamış
    ikibin yıllık taş yüzün
    doğal bir tahrip makinasına benziyor,
    acıların kölesi, düşüncenin ateşli ruhu
    ya da başka şeylere değil. Seni savunmak
    tüm efsanelere karşı,
    bir ağacı yapraklarına - onların ilişkisiz
    açık hışırtılı çoğunluğuna karşı savunmak demek.

    4.
    Boş bir galeri. Öğle sonrası. Güneş batmakta,
    pencere kış aydınlığıyla örtülü.
    Sokağın alarmı. Odanın yapısına hiç tepki
    göstermeyen bir büst-
    Beni işitmediğini düşünmek olanaksız!
    Ben de kaçtım başıma gelenlerden sonra
    yıkıntılar ve seraplarla dolu bir
    ada'ya dönüştüm. Bir lambanın
    yardımıyla doğradım profilimi.
    Söylediklerim ise, benim tarafımdan söylenen
    değer taşımayan şeylerdir
    sonradan değil, şimdi.
    Bu tarihin hızının ifadesi
    değil mi? Sonuçlar ah ne başarılı
    deneyler, nedenlerden önce gelmek için?
    Ve boşluk, ayrıca ciddi bir şekilde oyalanmak için
    bir güvence değil.
    Pişmanlık? Alın yazısında çalkalanım yaratmak?
    Yeni bir kart açmak?
    Fakat değer mi? Senin tarihçinin sana çarptığı
    kadar, sert, radyoaktivite bize çarpacak.
    Kim kalacak arkamızda küfredecek bize? Bir yıldız?
    Ay? Yanlış kromozom karışımlarıyla, sarkık gövdesiyle
    şeytanımsı o korkunç dev böcek? Belki?
    Fakat o, çarparsa içimizdeki sert bir şeye
    şaşırır mutlak bir parça
    son verir delişine.

    'Büst' - diyor o, yıkıntıların ve kasılmış
    kasların dili - 'büst, büst.'

    Joseph BRODSKY
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük