zaman zaman kafalarda soru ısaretlerı uyandıran dıyaloglardır.
londra-ıstanbul seferini yapmakta olan ucagın hostu kapıda durmus her gırene tek tek turkce olarak hosgeldınız demektedır. derken bır ıngılız yolcu kendı payına dusen anlamadıgı dilde hosgeldınızıni kabul ettıkten sonra, * sorar, "miğdemız falan bulanırsa, ıcıne istifra edebileceğimiz bir torbanız var mı?"
soruyu anlamayan host yolcuya turk usulü yaklaşır anlamayacagını bile bile, yolcudan soruyu tekrarlamasını ister, yolcu tekrarlar, ancak bu sefer hostun cevabı ılgınctir: "Yok!"
ucakta kusmak ıcın torba olmaz mı olm, tabı kı var. ama host soruyu anlamamıs belli kı, var dese adam ısteyecek anlamadıgı nesneyi, en iyisi "yok" dıyeyım de istemesin diye düşündü belli ki. o anı olümsüzleştirmek isteyen "big up yourself" açılın ben ingilizce biliyorum diyerekten olaya müdahale etti ve olayı netleştirdi.
big up yourself: içine kusacak bır torba yok mu ucakta?
host: ha vaar ya, olmaz mı? abi cok yuvarlıyorlar ya, anlamıyorum ki !!! (turk tipi savunma cümleleri no 1)
+ nezaman kalkar ben ilk defa biniyorum da?
- oturun siz sakinleşin kalkınca hissedersiniz.
+ böyle kalkarken içi bir tuhaf oluyormuş insanın doğrumu?
- biz alıştık hissetmiyoruz kabin ekibi olarak.