yüzüne tazyikli su çarpmak istediğim yazar dostum. noluyo lan? hala aynı tarz entryler filan.. yeter yani.
ne için ısrar ediyorsun anlamış değilim. seni istemeyeni sen de isteme olsun bitsin. kaç kez dedim hala entrylerine devam ediyor. kişisel iletisi de rahatsızlık verici. sanki yaşamı bir kızla anlamlanmış ve onunla bitmiş! ananın karnından onunla beraber mi çıktın nedir yani?
unutma ki, hiçkimse yegane değildir. kimse senden değerli değildir. yani böyle olmalı. dilimde tüy bitti yemin ediyorum ya...
terk edilmeyi dünyanın sonu sanan yazar. giden ardından ağlanacak kadar değerli olsaydı hiç gider miydi? herkes acısını kendince yaşar haklısın belki üzülmekte ama saplantı haline getirip kendine zarar vermek insanın kendine yapacağı en büyük kötülük. uyan arkadaşım, kimse senden daha değerli değil.
3 aydır ağlayan ama gidenin de pek de şeysinde olmadığı melonkolik yazar. seni kalbinden sürgüne göndermiş ama sen hala g.nü kaldırıyorsun kendini tanrıça falan sanıcak, e yeter ama. *
telefonun sesi ile uyanmıştım. alarmı falan kurduğumu hatırlıyamadım. uyku sersemliği ile neden çalıyor bu alet diye bakınırken uzun zamandır şebekesinden başka bir şey görmediğim telefonuma baktım. ne arama ne mesaj ne alarmdı. sadece bugün ayın 3 ü diye bağırıyordu...
bir ay daha devrilmişti. 30 gün kısa gibi gözüken ama insandan çok şey götüren 1 ay otuz gün. kısa gibi gözüken ama insanın hayatından çok şeylerde getirip götürebilen 1 ay. sayısı artık belli olmayan entryler. geçen aydan kalan abidik gubidik bir roportaj elimde kalan son eşyalar ve resimlerden başka bir şey katmamıştı. götürmemiştide. mehter takımı gibi bile değildim 2 ileri bir geri olayım. yerimde devam ediyordu. ne ileri ne geri. zaman geçiyordu etrafta ama ben sabitlenmiş. dünyanın en iyi kaynakçısı bile gelse öle sabitlenmiyecek şekilde duruyordum. bu ay benden yazı bekleyenlerde vardı. acaba bu 1 ay ı nasıl atlattı. aşk acısını yenebildimi diye? 3 ay olmuştu çekip gideli 90 günden beri fiziksel özelliklerimi sıralamama gerek yok tanıyan tanıyor beni. nasıl değişim geçirdiğimi. bunlar iyimi başkalarına salya sümük ağlamak iyimi orası tabi kişinin kendisine bağlı. ağladım... ama başkalarına değil sadece anneme ağlamıştım. (bkz: biten bir aşkın ardından anneye sarılıp ağlamak) #5360133 zaman geçtikçe artık uzun yazı yazacak halim bile kalmamaya başladı. açılacağıma kapanıyor gibi hissetmeye başladım kendimi. ileri gidiceğime ayaklarım geri geri gidiyordu sanki vucudum kuzeye doğru dönükse ayaklarım tam ters olan güneye doğru dönük gibiydi.. karamsarlık beni öldürmüyordu güç veriyordu. hele ki yazmak daha da güçlü kılmaya devam ediyordu. 3 ay da bu kadar iyileşme , arkadaş telkini, bilumum şeyler beni iyileştirmediğine göre 5 ay sonra kendimi düşünmemeye başladım. entry karakter sınırına sığmayacak şeyler yazmak istiyordum. düşüncelerden arınamıyordum. odanın her yerinde nereye gitsem onu görür gibiydim. bazı teklifler geldi şehir değiştirmem için ülke değiştirmem için. eğer onu orada görmeyeceksem değiştiricem dedim.
kimilerine göre kısa kimilerine göre kısa geçen 1 ay. bana uzun geldi ki kısa yazıyorum. bekleyenler hayal kırıklığına uğramasın. bir daha ki ay telafi ederiz. allah izin verirse modlar silik etmezse yazıcam. entrylerimle burada olacağım. * bu yazıyı kendime yazdım.
yakaladığım entrylerinde sevgi adamı olduğunu gördüğüm yazar kişisi. sonrasında hayata dair frekanslarımızın da tuttuğunu gördüm. ney sesi gibi bir huzur adamı, bir gönül dostu, duygu insanı, yaren kişi, er kişi.
hani derler ya adam gibi seven adam diye.entrylerinde ben bunu gördüm işte. sevmiş,çok sevmiş kendinden, herşeyden çok sevmiş.peki ya karşılığı? tabikide acı, gözyaşı,gerçekleşmeyecek umutları barındıran kırık bir kalp...
ne denirki bu entryleri yazan yüreğe,ne yorum yapılır ki? yürekten seven herkes gibi acı çekmiş işte. acısını,sevgisini yazılarına dökmüş.yüreğine saglık demekten başka hiçbişey düşmez bize.
ben yine anlatmak istiyorum diye söze başladı. sigarasından bir duman aldıktan sonra.
tam o sırada bilgisayarından sagopa kajmerin bir parçasının girişide böyleydi. ismini şimdi anımsıyamadım.
toparlanamadım. tam 2 ay oldu dedi. içtiği alkolden bir fırt daha aldı. içerkende unutamadım diye bir şey mırıldandı veya bana öyle gelmişti.
evi gayet mütevaziydi. beklediğim gibi değildi. yerlerde şişe her yerde sigara külleri ve daha fazlasını umuyordum. fakat öyle gelmemişti. gayet toplu ve nizamlıydı. yazdığı msn iletileri gibiydi hayatı belkide direk sorularımı sorup cevaplarını yazmam gerektiğini hissettim. o ise sanki karşısında ilk defa birini görmüş gibi değil de 40 yıllık dostmuşuz gibi oturuyordu. uykusuzdu belli. göz altları mor, beyaz olması gereken gözü kıpkırmızıydı. fazla alkoldende olabilir diye düşündüm. sorularıma geçtim.
k- entrylerini bir süredir takip ettim. belli terk edilmişsin nedenini sormak istemem sonuçta terk edilmişsin. ve terk edildikten sonra yazıların değişmiş gördüğüm kadarıyla? sence sen aşk adamımısın bu yazılarla?
t- teşekkür ederim. dediğin gibi sonuçta terk edildim evet üsünden tam 2 ay geçti. bazılarına göre kısadır 2 ay. bazılarına göre ise çok uzun gelebilir. şöyle ki 2 ay hapiste yatmış bir kişi için ona 2 sene gelebilir. ama 2 ay güllük gülistanlık gibi bir yerde yaşarsan o sana 2 gün gibi gelebilir. biraz einstain tezi gibi oldu ama gerçek bu. kendimi yazılarda bulmaya çalıştım. çünkü onu kaybetmiştim. kısacası gitmişti. hemde ortada hiç bir sebep yokken. aldatılsam desem ki ona güvendim öyle birşey yapmaz sonuçta beni aldattıda gitti derdim. ama sebepsiz yere gitmesi en çok bana dokunan şeydi. sebep yok iken gitmesi sadece. aşk adamımıyım dersen değilim neden değilim duygusal ve romantiklik aşk adamı anlamına gelmez ayrıca aşık olmak zaten yarı deliliktir. terk edilmekte tam delilik delirmedir. eğer gücün varsa bir şeylere yetenekliysen terk edildikten sonra muhakak o içindeki asi sanatçı ruhu çıkarırsın. şiirler yazarsın makaleler resimini bile yapabilirsin kabiliyet ile ilgili. zaten çarpılmışsındır bir kere o aşk denen şey e her zaman yazdığım gibi o erosun oklarından yemişsindir. ama aşk adamı değilim. orası kesin.
k- peki sen herhangi bir çalışma içerisinde bulundunmu?
t- entryler girdim. yaşadıklarımı düşüncelerimi yazdım. şiirler yazdım bende zaten zamanında işim rap olduğundan kalemimi her zaman kuvveti buldum. sürekli yazdım bir yerlere sürekli karaladım. belki de acıdan kurtulmak için o yönteme başvurdum. denedim olmadı. resimini yapamadım kabiliyetim ona doğru değildi. ama adına bir şarkı yapmak istiyorum daha çalışmasına başlamadım ama öyle bir planım var.
k- ne tarz düşünüyorsun bir de rap olayında galiba diss vardı öyle bir şeymi?
t- bunlara benzer çok şarkılar yapıldı zaten. benimde onlardan bir farkım olmayacak ama yinede aşk üzerine yazıp söylemek isterim. diss atmak en azından benim karakterime düşmez diye düşünmekteyim. her boku yediğimi şarkı haline getirip birde onu internet üzerinden yayamam. dediğim gibi daha düşünce aşamasında. rap olarak düşünüyorum ama dj akman gibi de değil yani. (hafif bir gülümseme)
k- o köşede ney görüyorum onunla yapıyormusun birşeyler?
t- ney üflemeye başlıyalı 6 ayı geçti. yani terk edilmeden önce idi. insan sesine en yakın olarak ney sesi zaten kabul edilir. gerçek huzur herkesinde dediği gibi neys esinde vardır. 6 aydır üflüyorum o kadar iyi sayılmam. seviyorum yalnız ney i. şimdi en azından o huzuru bulmak için üflemek zorundayım.
k- eski sevgiliden kalma kıyılamayan eşyalar diye bir entry in var. peki o eşyalar nerede?
t- şurada masada gördüğün parfüm onun parfümü işte yazdığım gibi demiştim arada sırada o sigara dumanından boğulmuş olan odama sıkarım. arasıra yastığıma sıkarım. bir de duş jeli var o da doğal olarak banyoda durur. kolay kolay onu sürmem. çok burnumda tüttüğünde olursa olur ancak. bitmesi için kıyamam. entryde de yazdığım gibi dışarıda belkide kolilerce bulursun bu malzemeleri. ama maneviyatı başkadır bunların. eski resimlerim duruyor gördüğün gibi o mutlu olduğumuz zamanların resimi evet daha fazla acı çektiriyor. ama atamıyorsun başlık gibi kıyamıyorsun.
k- sürekli telefon elinde sebebi umudunmu oluyor?
t- bunu daha öncede yazdığım gibi belki duymam diye sürekli elimde. hala daha evet biraz salakça gelebilir ama belki belki diye bekliyorum. umudumu yitiremiyorum. bir türlü nedenini bende bilemiyorum. özlüyorum galiba diyebiliyorum. kendimle çatışmalarım sürüyor.
k- onun hakkında 350 entry yazmışsın daha yazmaya devam edicekmisin?
t- galiba ben bitene kadar yazmaya devam edicem. 350 değil 3500 de olur.
k- insan hayatında sana göre kaç kere aşık olur?
t- bu konu hakkında şunu söyliyebilirim. insan hayatında 2 kere aşık olur maksimum o da. birincisi hatadır hata olabilir. ikincisi ise genellikle ömrünün sonuna kadar geçirdiğin kadındır. aşk ve seni seviyorum kelimesini sakız yapanları zaten ömrümde sevmemişimdir. ağızlarında bir seni seviyorum kelimesi almış başını gitmiş o kolay söylenen ama kutsal kelime sakız edilmemelidir. kolay değildir onu söylemek kolay olmamalıdır. o kelimeyi söylüyorsan veya duyuyorsan arkasına her zaman sığınmak lazımdır. herşeyi göze almaktır sevmek. klişe lafları arasıra severim sadece ama gerçektir. sevgi emekte ister. sevgi herşeydir. bazen yetmiyebilir doğru ama yetinmesini biliceksin. önce kadının bedenine değil. veya önce erkeğin arabasının anahtarına değil karakterine kişiliğine bakıcaksın. ama herkese aşkitom caanım cicim dersen zaten çoktan sen ayrılmışsındır hayattan. bedenin sadece bu dünyadadır. ayakta olduğun sürecede o bedenin çürüyecektir. kokacaktır o ağızdan çıkan kelimeler. aşk acısı gerçekten başkadır. aşk bambaşka bir şeydir zaten hoşlanma apayrı. bugün hoşlananlar yarın aşık oldum diyebiliyor. aşkın tanımı yoktur tam olarak tamam o doğru. ama az çokta okumakta fayda vardır. aşk üzerine.
k- peki hiç görüştünüzmü ayrıldıktan sonra?
t- hayır o zaten terk etmişti benimde cesaretim olmadı aramaya. yine aynı kelimeleri duymamak için arayamadım.
k- intihar etmeyi düşündünmü peki? bu kadar acıdan bahsediyorsun.
t- intihar hakkında çok şey söyliyebilirim. kime göre intihar cesarettir kimine göre korkaklıktır. önemlibir çizgidir bu. korkaklığındanmı kaçıyorsun bu dünyadan yoksa çokmu cesaretlisinde intihar ediyorsun. bana göre intihar bir isyandır bir başkaldırmadır. intihar insanı bir kere öldürür ben onu seçmedim. her gün akiam yattığımda ölüyordum sabah diriliyordum. sürekli olarak ölüp ölüp dirilmek varken neden bir kere ölmeyi tercih edeyim. her dakika ölüp ölüp dirilmek varken neden bir kere öleyim ki.
k- düşündün yani?
t- düşündüm evet. belkide o an kaçmak istedim. kurtulmak istedim. ama çözüm bu değildi. her gün acı çekmek bana daha çok güç veriyordu belki de. ama ne korkaktım nede çok cesaretli.
k- bu arada sürekli olarak neredeyse her yerde doğum ve ölüm yazın varmış anlamını az çok biliyor gibiyiz.
t- evet onun anlamı bellidir zaten. doğum 30 aralık 2008 di. yılbaşından hemen önce. onunla tanışmamızdı. ölüm de nedeni belli olan şeydir. terk edilmek ve ayrılık adlı başlıklarda yazmıştım zaten. 3 haziran günü ayrılmıştık. bana göre o gün ölüm gibi gelmişti. o yüzden her gün ölüp ölüp diriliyorum. ve bu doğum ölüm olayının dövmesini yaptırmayı düşünüyorum.
k- nick altlarındanda gördüğümüz gibi doğum günün 26 haziranmış yani seni terk edeli 23 gün sonra hatırlayıp birşey dedimi.
t- belki hatırladı belkide hatırlamadı. hatırlasa bile aramacağını biliyordum. terk eden oydu ben değildim ki o arayasın. hiç bir cevap gelmedi.
k- onun için en büyük hayalin neydi?
t- pembe panjurlu evleri herkes düşünmüştür. benimkisi belki de çok ufak bir hayaldir belkide çok büyük bir hayaldi. evlenmeyi düşünüyordum zaten onunla. ve adının baş harfini yüzük parmağıma dövmesini yaptıracaktım.
k- ya peki şimdi değilde ileride terk edilseydin evlenince bir sorun olup ayrılsaydın. o iz kalacaktı ömür boyu?
t- eğer o dövmeyi yaptıracak kadar cesaretim varsa o parmağa zarar verecek kadarda cesaretim olurdu.
k- orada oynanmış bir sürü sayısal loto var onlarında mı bir anlamı var?
t- olmazmı onlarında anlamı var vardı. bu sayılar o geldiğinde söylediği sayılar. eğer kazanırsak ikimizinde çalışmasına gerek olmayacaktı. ikimizde o pembe panjurlu evimizde sürekli baş başa olacaktı. o gittikten sonra her hafta oynadım hiç bir zaman kazanamadım. oynamaya devam edicem. bu saatten sonra çıksa bile benim için bir anlamı olmayacak gene alıcam o pembe panjurlu evi ama içinde o olmayacak. sadece alıcam ne önemi var dicem oraya hiç gitmiyecem.
k- orada baş köşede asılmış olan bir beyaz gömlek görüyorum anlamı nedir?
t- onun hikayesi gerçekten üzücü. şöyle ki; onun acayip bir beyaz gömlek hastalığı vardı. üstümde her zaman görmek isterdi. ama göremedi.
bu kısa kelimenin ardından thug az birşey güler gibi oldu. fakat o gülmek sevinçten değildi üzüntüden gözlerinden yaş düşerek. bir kaç damla içkisine yaş düşürerek bu kelimeyi söylemişti.
not: öncelikle karniyarik desen jack e ta nerelerden geldiği için teşekkürü borç bilirim. ben değil bunları sen konuştun diye yayınlamamı istedi. ayrıca bir de söz verdi bunu bir dergi veya gazetede yayınlama konusunda. daha devamı da vardı bunları yayınladım şimdilik. daha izin vermedim başka yerde yayınlansın diye. anlattığım kişiyide dejenere etmek istemediğimden olması lazım.
bugün kendisiyle tanıştığım sırf konuşmak için ta nerelerden geldiğim gittiğim. süper bir kendisi demesede aşk adamı. acılar içinde gördükçe insanın bu zamanda bu kadar çok sevenler varmı diye düşünmeye gark etmiştir.
yaptığımız konuşma ve diyalogları kendisi yazacaktır. ben göndericem notlarımı. karizmatik, çekici kişilik.
zirveye gelebilmek için izin almış, (bkz: uludağ sözlük zekirdekte kolbastı gecesi) etkinliğinde tam destek vermiş, tanımaktan gurur duyduğum bursalı sözlük yazarları zincirinin en son halkası yazar.
kalbindeki sevgiden dolayı yorgun düşmüş güzel insan. karşılıksız sevdi, kalbinin kapılarını ardına dek açtı. belki de gidenleri onunla aynı zamanlarda hayal ettik. saçları rüzgarda savrulurken üşümemesini, yoluna uğursuzların çıkmamasını diledik prenseslerimizin. ama kendimize yalanlar söyleyemedik, hayallerimizin bucağında gerçeği aradık hep. haklıydık ama, bu hayat en tatsız senaryolarla, ufak saçmalıklarla, yalancı peygamberlerle, ukala gevezelerle sinir bozmaya devam ederken, hayallerimizin merkezinde güç alabileceğimiz bir şeyler olduğunun bilincindeydik. ama o gitti, sevgimizden, tutkumuzdan çekinerek gitti.
bu boz bulanık dünya, açgözlülüğün ve bedensel isteklerin yer aramak için yarıştığı bu uzay cismi, bizim elimizden hayallerimizi asla alamadı. iyi niyet adına bir şeyler olduğu sürece, biz asla düşmeyecektik. sadece inanç kelimesi eski gücünü yitiriyordu artık zihnimizde, ama gün gelecek, güneş bizim için doğacaktı, biliyorduk.
bir entry daha. kendisine özel mesaj atmışlığım var bir kaç kere. bu sefer son yazım dedi bildiğim kadarıyla. 250 aşk entrysi bitirmiş artık kendisini. tekrar böyle karamsar yazılarını yazmasını isterdik. ama acı çekmesin yeter. gördüğüm karaduyla gerekli olan nick altlarıda silinmiş bir eksilme olmuş. demek ki her şeyi gerçek yaşıyor bu adam.
geçmiş doğum günü kutlu olsun diyorum ve beni ırkçılıkla suçlamasını kınıyorum.. zenciysen yerini bileceksin arkadaş, beyazlar ırkçılık falan yapmaz.. *