meteryalist bir düşünürdür. onun etiği empirist ve determinist bir düşünceye karşılık gelir. ahlak yasasından değil, doğa yasasından bahseder. insan duygularıyla hareket eden bir varlıktır. duygularıyla hareket ettiği içinde sürekli savaş halindedir ve bu savaş halinden çıkma yalnızca devlet denen otorite yani meşru güçle mümkün olur. o toplumu toplum sözleşmesi etrafına toplar.
yaşadığı dönem kilisenin toplum üzerindeki baskısının ve hakimiyetinin yavaş yavaş sallantıya girdiği döneme rastlar; kendisi de bir şekilde bu konulara adapte edip kilisenin artık olmayacağı bir zamanda insanları kimin veya neyin yöneteceği konusunda düşüncelere dalmıştır. kısacası toplumun neye göre şekilleneceği ve neye uyacağı konusunda fikir yürütmüştür zira kilise baskısının var olduğu bir dönemde işleyiş farklıydı; insanlar hakkındaki kararları bir şekilde kilise verirdi ve hatta ve hatta krallar, soylular, dükler vs. nüfuzlu etkili yöneticiler bile kilisenin elindeydi.
thomas hobbes, bu baskı ortadan kalktığında yerine gelecek olan kanunu, toplum işleyişini, kuralları " leviathan " adlı eserinde; inançların sorgulanmayacağı ancak belli kanunların olacağı bir alt yapının saf, daha yeni olgunlaşan şeylerden bahsetmektedir.
şahsıma ağır küfürler eden kişi, sadece ben değil pek çok kullanıcıya durduk yere küfretmesine rağmen, moderasyonun hala hakkında neden işlem yapmadığını merak etmekteyiz.
evrende töz * olarak sadece maddenin olacağını düşünen dolayısıyla materyalist ingiliz felsefecidir.kitabına adını veren Leviathan tevrat ve incilde geçen bir canavar olmasına rağmen o bu kitaplara,tanrıya vs. inanmaz.çok çeşitli bilimlere ilgi duyan hobbes 2.charles a matematik dersi vermiştir.anarşiye karşı olan düşünür devletin tüm güç unsurlarını elinde bulunduran bir yapı olmasını istemiştir.
aynı zamanda bir yazarmış,kolaylıklar.
17. y.y.da temel sorunu bir düzen sorunudur. düzen, barış ve özgürlük hayali kurmuştur. en ünlü kitabı leviathan, bu doğrultuda ortaya çıkmış bir eserdir.
yazılı olmayan, kendiliğinden oluşan, soyut bir kontrat (sözleşme) yaratmıştır. bu sözleşme, doğal ortamdaki insanın tüm haklarını egemene devretmesidir. çünkü doğal insan, "doğası gereği" bencil ve savaşçıldır.
hobbes'a göre kötü bir yönetim, hiç olmayan bir yönetimden daha iyidir. iyi bir yönetim içinse, uyrukların, egemene itaat etmesi gerektiğini savunuyor. monarşi düzeninden yana.
ingiltere iç savaşları esnasında atılan top mermisinden ürken annesi erken doğum yaparak dünyaya getirmiştir. çocukluk yılları bu savaşın kötülüklerini görerek geçtiği için felsefesini oluşturmasında çok etkili olmuştur. kötülüğün insan doğasında varolduğunu bu sebeple devlet gibi güçlü bir iradenin insanları baskı altında tutması gerektiğini savunmuştur. devletin olmadığı yerde kötülüğün kol gezeceğini bu sebeple devletin halka rağmen düsturuna sahip olabileceğini belirtmiştir. devleti bu kadar kutsamasından mütevellit, faşist olsam kendime ilah yapacağım yazardır, memafih değilim.
john locke ve rousseau gibi bir "doğal yaşama hali" ve "toplum sözleşmesi" kuramından söz eder bu abimiz. yalnız hobbes'un toplum sözleşmesi ile locke'unki bariz olarak ayrılır. hobbes'a göre insanlar tüm yetkilerini yarattıkları deve (leviathan) devretmişlerdir. bu dev(let), halk adına tüm yetkileri kullanma imkanına sahiptir. halkın hakları, artık devletin haklarıdır. devlet bunları istediği gibi kullanır. ancak doğa yasalarına uygun davranır.* locke'da ise insanlar devlete devrettikleri haklarını her daim saklı tutarlar. dolayısıyla devlet bi godoşluk yapıp sözleşmeyi çignerse, halkın aktif direnişe geçme haklı saklıdır. hobbes'da yok böyle bişey. thomas abi epey garantici, sorun istemeyen bi abimiz. zaten korkuyla bozmuş kafasını manyak. "korkuyla adeta ikiz kardeşiz" der kendisi.
edit: evet bu entry ye bile eksi oy verilebildiğini gördükten sonra, seri eksi oy veren ibne nasıl bir şeymiş, öğrenmiş oldum sözlük.
insanlar 'yasam' dedikleri belirsiz şeyin sonunda duran karanlık çukurdan ve tenlerine şimdiden girer gibi gördükleri kurtlardan niye ürküyorlar ki (tabii, bunları akıllarına getirme yürekliliğini gösterebildikleri ender anlarda) __ aslında, bütün yaşadıkları, o sonu 'iple çeken', daha gerçekleşmeden, 'simgesel' olarak gerçek kılan şeyler: kurtlar onları daha yemeğe başlamadan önce başlıyor, onların kurtlarca yenilmeleri...
insanlar, ölümlerinden sonra kendilerini yiyecek
kurtları, yaşamları boyu
kendileri hazırlar..
insan, kurdunu hak eder.
insanı yiyen,
hakkını kendisinin hazırladığı kurttur.
insan'birbirinin kurdu' değil,
kendi kendinin kurdudur-- 'insan insanın' değil,
insan kendinin kurdu..
(bu kurt da, tüylü, azman, keskin dişli, hırıltılı 'lupus' değil, kaygan, ufak, kemirgen çeneli, sessiz, kıpır kıpır solucandır. )
empirist yaklaşıma sahiptir. en önemli eseri leviathan, incilde yer alan bir tür canavarın adı, hobbes'a göre ise modern egemenliğin yeni bir kavranış modelidir.modern felsefe descartes ile başlar ama modern politika düşüncesini hobbes ile başlatırız.
cisimsel bütünlükten bahseder. descartes'ın iddiası ise şu: insanda tekil olmayan, cisimsel olmayan bir yan var. ama hobbes'a göre bu cisimsel olmayan varoluş ile çelişir.bir cismin içinde ne kadar derine bakarsanız bakın karşılaştığınız şey cisimdir. yani işe cisimsel varoluşla başlar. cisimsel varoluşa baktığımızda göreceğimiz şey yine cisimsel olacaktır. anlayacağımız üzere bilginin kaynağına ilişkin yeniden bir tartışma doğar. descartes ile hobbes'un arasındaki tartışma da muhtemelen yöntem konusunda olacaktır.
leviathan(dev) adlı kitabında özetle;"insan doğuştan kötüdür.homo homini lupus(insan insanın kurdudur).insanlar arasında anarşi olmaması için mutlak monarşinin güçlü olması gerekir.hatta yetkileri sınırsız olmalıdır.medeniyete giden yol mutlak monarşiden geçer." diyen insan.