thomas bernhard

    19.
  1. 7.
  2. 20. yy alman edebiyatının güçlü yazarlarından birisidir, thomas bernhard. aynı zamanda sıradışıdır. daha doğrusu bunun dozu da pek fazladır, çünkü eserlerinde max scheler'in hedefi belirsiz kin olarak addettiği ''resentment'' kavramı hemen hemen her eserinde yer alır.

    avusturyalıların her eserinde ağzına sıçar onların hepsinin bu ülke tımarhanesinden çıktıklarını söyler, tualetlerine varana kadar eleştirir. hata eski ustalar isimli eseri de bir nevi ''eski ustalar'' olarak addedilen bir takım filozofları kendi tabiriyle ''sağılamaz derecede yüklü bir felsefe ineği olan sapına kadar alman'' heidegger'i hatta yerden yere vurur. aslında bernhard içimizde belki de hiç bir zaman söyleyeceğimiz belki de bize zarar veren keskin sirkeyi sürekli dışına akıtır.

    ve bunu hemen hemen her roman, anlatı ve oyununda tekrarlar. bunu özellikle frost/don isimli ilk romanında derinden derine hissettim, belki de ilk okuduğum romanı olması dolayısıyla. dikkatimi çeken kitaplarındna birisi de der stimmenimitator/ses taklitçisi isimli eseridir. bu eserde özellikle nokta vuruşlarını çok yapar. bir anda neye uğradığınızı şaşırırsınız.

    bunu yanında sansürden de pek etkilenmiş bir yazardır bernhard. belki de avusturya'nın üvey evladıdır. annesini ya da babasını tekmelelemiştir belki zamanında belki onlar onu tekmelemiştir kim bilir?

    bunlarla birlikte thomas bernhard'ın eserlerinde otobiyografik unsurlar önemli yer tutar. bilindiği gibi kendisi mozarteum'da eğitim görmüştür ve aynı zamanda ''bitik adam'' da yer alan kahramanımız da bu okulda eğitim görmüş. hemen hemen tüm karakterleri ailesinden kopuk, izole eidlmiş esaslı iki üç dost dışında pek yakın çevresi olmayan ve bilinç akımının sürekli gerçekleştiren karakterlerdir. ve sürekli sorgular bu karakterler ama sorgularken de aynı zamanda kendilerini yok ederler ''yoketme bir parçalanma'' isimli eserde gerçekleştiği gibi.. karakteri sürekli varolabilmesi için kendini yok etmesi ve parçalaması gerektiğine inanmıştır.

    bununla birlikte bu yok etme parçalanma ve bir daha ki yok ediş için tekrar kendini toparlama sürecinde bernhard hemen hemen bir çok şeyi sorgular. nasyonal sosyalizm, yaşadığı çevre, roma, reel sosyalizm, sanat, eski filozoflar, ot, bok, bok ve ot. açıkçası bazen insanın beyninin duracak duruma getirir bernhard.

    ama bernhard'ın çok önemli bir özelliği vardır; ve bu özeliği hep dikkat çekmiştir. ''tekrarlar!'' ve bu tekrarlarda bernhard'ın eserlerinin banşından sonuna kadar hiç bitmeyen bir dil enejisi gizlidir bu yönden okuyucuyu hep dinç tutar. ve beynin sorgulama yönünde zorlar.

    aslında bernhard eserlerinde hep iğrendiği şeyleri yaşar ve aynı zamanda bu iğrendiği şeylerden güç alır. valery'nin dediği gibi''nefret edip tiksindiğimiz bayağılıklarımızdan alsında yakından ilgileniriz'' dememiş miydi? ve hep bu iğrendiği şeyleri yapar, aslında sevdiği birşey de yoktur. belki nefret ederek yok ederek varoluyordur.
    3 ...
  3. 25.
  4. Kimsin nesin? Thomas bernhard'dan bahsedip niye şu güzel atmosferi bozuyorsun şimdi.
    biz ne güzel burda karımızı banyoda yıkıyoruz, efendime söylim magnolyaya tatlı demiyoruz vs.
    2 ...
  5. 13.
  6. 1931-89. kronik akciğer yetmezliği. devlet edebiyat ödülünü aldıktan sonra yaptığı üç dakikalık konuşmada, insanın acılarının ancak ölümle dineceğini söylediği ve başka karanlık fikirler ileri sürdüğü için şiddet ve hakarete maruz kalıp hayatının insanıyla birlikte salonda yalnız bırakıldı. üzerinde yeni aldığı ve kendisine dar gelen takım elbisesi, toplumun nihayet kendisiyle uzlaşmaya karar verdiği düşüncesiyle grillparzer ödülünü almaya gittiğindeyse girişte ve içeride hiç kimse tarafından karşılanmadı; ödül komitesi başkanı da dahil olmak üzere bir kişi haricinde salondaki hiç kimse onu tanımadı. tören sırasında kadın bakan tarafından yazarcık olarak nitelendirilince daha fazla dayanamayıp salonu terk etti. bir yazarın ödül kabul etmesinin, üzerine işenmesine izin vermesi anlamına geldiğini yazıyor bir dostluk' ta. entry sahibinin bilebildiğince yazın tarihinin en çok düşünce üreten, gözlem yapan, sataşan, hakaret eden, özeleştiride bulunan kalemidir. düşünür, bahçıvan ve mimar ludwig wittgenstein'ının ruh zengini yeğeni paul'le bir dönem aynı hastanede, farklı pavyonlarda yattılar. paul psikiyatri, thomas akciğer kliniğinde. orhan pamuk, onun dil enerjisinden bahseder ki, bunun kökeninde üç şey vardır: herkese ve her şeye karşı öfke, daha çok öfke ve sınırsız öfke.

    (bkz: edebiyat ödülü almaya gidip dayak yemek)
    2 ...
  7. 12.
  8. Varoluşum ömür boyu hep huzur bozdu. Daima rahatsız ettim, tedirgin ettim. Yazdığım her şey, yaptığım her şey rahatsız edici ve tedirgin edicidir. Varoluş olarak tüm yaşamım, aralıksız bir rahatsız etme ve tedirgin etmekten başka bir şey değildir. Rahatsız eden ve tedirgin eden olgulara dikkati çekerek... Thomas BERNHARD – Mahzen, Bir Vazgeçiş
    2 ...
  9. 1.
  10. avusturyalı sırad1şı bir yazardir. biraz anlas1lmas1 zor ama fazlaca nihilist. bundan dolayı hakkındaki yorumlar da fazla. bana kalırsa 20.yy'ın sayılı yazarlarından.
    2 ...
  11. 5.
  12. 4.
  13. avusturya tarafından afaroz edilen 20.yy'ın en sağlam yazarlarından biridir. nedeni herhalde şu sözler olsa gerek: frost/don isimli romandaki ressam strauch'un ağzından:

    ''
    ....''bizim devletimize gelince,(''artık devlet değil'') bir yana''büyük bir hayvanat bahçesinde cıyaklayan rhesus maymunu'' gibi gülünç bir şeymiş, bu bahçede leoparların ve kaplanların ve aslanların yalnızca iyi bakımlı güzel örnekleri ilgi uyandırıyormuş doğallıkla:tıslayanlar. yalnızca tıslamak değerliymiş, cıyaklamak gülünçmüş! ''yalnızca büyük tıslamalar cıyaklamak tıslamayla susturulur! büyük tıslamalar gülünç cıyaklamaları susturur !'' devlet reisimiz bir tüketim derneği başkanıymış, başkanımız ''tıkanma piyasası pezevengi''. halk cüppeliler arasında sadece ceset soyguncularıyla, ceset soyguncularının temsilcileri arasında bir seçim yapabilirmiş.. demokrasi, ''bizim demokrasimiz'', büyük bir dolandırıcılıkmış. ülkemiz avrupa'nın midesine oturmuş, hazmedilemiyormuş. avrupa'nun şuursuzca yuttuğu bir sakat ayak gibi''....

    ''
    2 ...
  14. 3.
  15. bazen beynimi allak bullak eden bir yazardır; karakterleri o kadar tuhaf ve farklı düşünür ki akılda bişey kalmaz. daha doğrsusu sistematik bişeyler ortaya koymaz; özellikle don'un ressam strauch'u!
    2 ...
  16. 2.
  17. kitaplık dergisinin 47. sayısı[yanlış hatırlamıyorsam] thomas bernhard'a yöneliktir.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük