o değil de moruk, okul yine bitmedi. how to teach grammerdan 68le kaldım. tek dersten, tek dersi geç 2 puanla sene uzadı. nickaltında küfür etmekte istemiyorum şimdi iölpye ama ben bu okula acayip kıl oldum. napcaz şimdi? *
dejenere olmami$tir (bunun türkce'si de yozla$maktir, bilgilenelim karde$im), klavyesi ingilizcedir, hayatini, ekmegini ingilizce'den kazanmaktadir. hayatini ve ekmegini ingilizce'den kazanmak, bu ki$inin türk'lügüne leke sürmemektedir. türkce'deki ş harfini (ekran klavyesine te$ekkürler) nasil kullanacagi sadece onu ilgilendirmektedir.
ayrica big brother is watching you'nun edebiyattaki yerini, neyi temsil ettigini bilmeden kar$isina gelip de kendisini "dejenere olmak" fiiliyle ele$tirenlere götüyle gülmek yerine, kibarlik göstererek aci aci gülümsemektedir.
fa$ist oldugumu söylemi$ miydim? cool olmak icin degil, ne oldugum bilinsin diye. konu türkiye'nin bir ilini götünden wan diye uydurup degi$tirenlere gelince ben fa$istim arkada$.
hazırladığı zirveyle bizleri tekrardan kavuşturan hayırsever kardeşimiz. saçlarını kestirdiğini görünce bir anda dumura uğrasamda sonradan alıştım. kilo falan da almış hatta tam aile babası moduna geçmiş. ** arayı çok açmadan tekrardan görüşelim, sınavlarım bitti benim. *
söz konusu entry'nin (#5711479) tarihine bakılırsa, köprünün altından çok sular aktığı görülecektir. evet, o durumlar yaşandı, o günler atlatıldı. belki şu anda götümün üzerine oturup rahat rahat entry girebileceğim bir bilgisayara sahipsem, ailemin o günlerin getirdiği birlik ve beraberlikle ayakta duruşu sayesindedir.
evet, belki de hayatım çok fazla değişmedi. üçüncü sınıf bir türk filmi misali birden bana piyango vurmadı, zenginleşmedik birden. evet, belki de bu sıkıntılar hala yaşanıyordur; ama bu sıkıntıları geri planda tutacak kadar umut vardır o evde artık ve unutulmamalıdır; umut bir bilgisayar, bir internet bağlantısı veya ailecek yapılan 200 tl'lik mutfak alışverişi kadar ucuz değildir, bunu anlamak gerekir. umutlu olabilmek adına insanların aslında yürekli olmaları gerekir.
binlerin okuduğu bir ortamda kendimi diğer insanlara acındırma gibi bir niyetim yok, asla olmadı. kimseyi üzmek de değildi niyetim. ama insanların yaşadıklarını anlatabilmelerinin onlarla yüzleşme konusunda önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.
entry'deki diyaloglar yüreğinizde bir yere dokunduysa o yeri tutun, bırakmayın; bükün, gerekiyorsa acıtın. o dokunulan yeri hissetmek gerek bazen. orası bizim empatimizin, ütopik konuşmak gerekirse insanlığımızın/umutlarımızın/umutsuzluklarımızın/yaşanmışlıklarımızın veya yaşanmamışlıklarımızın yattığı yer olabilir çünkü.
kadın fenotipleri hakkında kısa bir sohbette bulunduğum yazar arkadaşımız, bu mefhumda ve diğer mefhumlarda kendisini takip etmek zarurettir benim için.