theman

entry8 galeri0
    1.
  1. formattan bağımsız, yeni beşinci nesillerden.

    ilk 10 entrysinin dahi en az 5 inin formata aykırı olması dikkat çekici.

    (bkz: moderasyon çalışıyor)

    p.s.

    oha dedirten durum. denilesi hadise olası başlık. dürten entry.
    1 ...
  2. 2.
  3. gönderilmemiş bir mektubun sahibi.

    ve yine ben. bilmiyorum okur musun? okumasanda sen bilirsin. lakin beni bilirsin içimde fazla birşey biriktirmeyi sevmem. gerçi sana karşı hep suskundum. daha doğrusu susmayı tercih ettim. bilmiyorum doğru mu ettim. yani iki kelime daha fazla konuşsaydım sonuçlar değişir miydi? hiç sanmıyorum. çünkü sen başkalarının sözüyle kendi hayatından feragat edecek biri değilsin. en azından ben seni böyle tanıdım. kısacası bütün suskunluğum bundan ibaretti.

    seninle artık konuşamam dedim çünkü seninle böyle anlaşmıştık. şimdi bir sevgilin varmış. bu yüzden lafımın arkasında duruyorum. gerçi bunu da umursadığını sanmıyorum. ama nedense ihale bana kalmış gibi oldu. yani "sen tercihini yaptın, konuşmamayı seçtin. hadi bye" dedin. ama belliki hafızan bazı şeyleri hatırlamamaya çok meğilliymiş. eğer bunları yazmasaydım rahat edemezdim.

    sana karşı nerde nasıl bir hata yaptım bilmiyorum. aslında bir hatam var mıydı? hiç sanmıyorum. sen de hatalısın demiyorum ama beni çok kırdın. biliyorum bazen "salak" olduğumu düşündün. susmak her zaman salaklığın bir göstergesi değildir. etrafında gereksiz yere konuşan çok insan olmuş.

    seni seviyorum ama daha çok seninle konuşamamak üzüyor beni. sana en baştan demiştim "aramızdaki arkadaşlık bozulmasın." diye. ama anlaşılan arkadaşlık ve geri kalan herşey sadece benim tarafımdan önemsenen kavramlar olmuş. bir şizofren gibi; kendim yazıp kendim oynamışım gibi hissediyorum. bu kadar önemsiz biriydim madem keşke ilk tanıdığım insan olarak kalsaydın. yalan söyleyen birisi olduğunu düşünmüyorum ama bazen kendimi bir yalana kaptırdığımı düşünüyorum. ben sende birşeyler değişir umuduyla yazmıyorum zaten değişmeyeceğini adım gibi biliyorum. sadece bugüne kadar içimde biriktirdiklerimden bilmediklerinide bil diye yazıyorum. sonrasında bir keşke daha eklemek istemiyorum hayatıma seninle ilgili. çünkü onlardan çok fazla oldu; içinde adının geçtiği keşkeli cümlelerim.

    hangi zaman aralığında, neden seni bu kadar nasıl sevdim bilmiyorum. cidden bazen keşke sevmeseydim diyorum. ama sevdim bir kere şimdi de silmeye çalışıyorum. insanlara güvenmemekte neden haklı olduğumu bir kez daha ispatladım, bu konuda yardımlarını esirgemedeğin için teşekkür ederim.

    beni sevip sevmemen konusunda hiçbir fikrim yok. gerçi kanaatim sevmediğin yönünde. en azından bende bıraktığın düşünce bu. kandırılmış gibi hissetmiyorum yine de. çünkü bir şekilde bunu düşündüğüm zamanlarda bile ben yine seni seviyordum. biraz pollyana ruhluyum ama kandırmıyorum kendimi olmayan şeylerle.

    nedense içimden sana mutlu ol gibi basit ve yapay cümleler kurmak gelmiyor. aslında mutlu olmanı istemiyorum. aksine üzülmendir dileğim. ve yine nedenini bilmesemde senin hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu olabileceğine inanmıyorum. ama oturup sana seninle ilgili analizlerimi yazmıyacağım zaten hata payım yüksek olur.

    umarım bir gün bir şekilde vicdanın sızlar tabi sende böyle bir kavram varsa. ben seni arayıp soramam, tahminimce senin de istediğin budur. bilmelisinki yine de kapım her zaman açık. kendine iyi davran ama mutlu olma.

    belki görüşürüz o zamana kadar iyi olmaya çalış.

    not: kendimi acındırmak amaçlı yazmadım bunu sadece içimden geçenlerdi. aslında içimden geçenlerin bir kısmıydı.
    *
    5 ...
  4. 3.
  5. yıllar önce sağlam bir hata etmiş, hatta bunu birkaç kere üst üste tekrarlayacak kadarda fütursuzca davranmış ve sonunda ettiğini bulmuş, hakkında yazılanlar ve "temenniler tutmuş" akabinde ne önce, ne şimdi, ne de sonra mutlu olamayacak yazardır. iş koliktir, olmak zorundadır. zira hayatında başka bir şey kalmamıştır.

    saygılarımla arz ederim...
    1 ...
  6. 4.
  7. bilmem ki nerden başlasam. ya da illa bir yerlerden başlamak mı gerekir, hiç bilmiyorum. aslında başlanacak çok nokta var ama sana anlatmanın bir lüzumu var mı? sonuçta senin için hiç bir önemim yokken sadece bir hastalık gibi aklımda hep bir yerlerde bulunuyorsun. insan hayatta birçok şeylerden vazgeçebilir ama az şeylerden vazgeçemezmiş; sen de ben o azlığı buldum sanırım. yani oturup neden benim sevgilim değil bu adam falan demiyorum biliyorum ki ben sıkılgan ruhum sen benim sevgilim olsan bir süre sonra senden de sıkılacaktır. elde edemenin verdiği cazibe sadece seni "erkek arkadaş" sınıfı için değerli kılabilir fakat ben seninle konuşurken güldüğüm anları özledim. senin laflarını anlamsız noktalara çekip saçma sonuçlara ulaşmayi özledim. birçok sorunla baş etmeye çalışıyorum; yani yalnızlığımı hatırlamayacak kadar meşgul bir hayatım var ama en ufak bir an'da ismini hatırlamam çok zor olmuyor. kusura bakma; bu kadar obsesif olabileceğim benim de aklıma gelmemişti. şuan kiminle ne bok yiyorsun bilemem yani çok da umrumda değil zaten. dediğim gibi sadece arkadaş kısmını özlüyorum. zaten hiç sevgilim falan olmadın sen; aldanmaya gerek yok.

    gerçi seni suçlamıyorum, benim kaderim inandığım ve sevdiğim erkekler tarafından terk edilmek üzerine kurulmuş. geçen sene yurtdışından döndüğüm gün babamın 1 ay önce vefat ettiğini öğrendim - gerçi ben de nasıl çocuksam, 1 ay boyunca babamı sadece nasil diye anneme sordum. o gün ağladığım kadar hiçbir şeye ağlamadım. ama eğer 2. ne zaman o kadar çok ağladığımı sorsalarda 2008 ağustos,31'i derdim - onunla bir daha asla konuşmayacam dediğim gün derdim. nefesim kesilmişti ağlamaktan. dedim ya benim kaderim inandığım erkekler tarafından yalnız bırakılmakmış.

    sevmek kötü bir şey mi bilemiyorum ama benim hiç iyi deneyimlerim olmadı ama pişman da olmadım. yani insan severken hesapsız sevmeli; ben annemin beni sevmesinden bunu öğrenmiştim çünkü. yalansız sevmek... bir sonraki adımda acaba o ne yapar diye düşünmek yerine içimden böyle geldi demeyi seçtim ben hep. santranç oynamıyordum sonuçta. altı üstü bir aşk demek isterdim ama aşk alt ve üst taraftan oluşan 2 parçadan oluşan basit bir makine değil. sahi makine mi makina mı doğru yazılımı; bak bunu bile soramıyorum sana oysa uzmanlık alanın. oturup termodinamiğe giriş dersi anlatır gibi konuştuğun da olmuştu. çok şey öğrenmiştim her ne kadar senin bildiklerinin yanında küçük kalsa da.

    bu arada tehlikeli oyunlar'ı okuyorum. kendimi hikmet benol ile çok özdeştirdiğim oluyor. gerçi benim başımdan bir evlilik geçmedi (özür dilerim spoiler verdiğim için) ama bilge ile olan konumunu seninle benim konumum gibi görmüyor değilim. olur da bir şeyler okumak istersen ve hala okumadıysan öneririm. ama bir gecede okunacak türden değil; hatırlıyorum da bir kitabı bitirmek için sabahlamıştın ama yapma bir daha öyle gözlerine yazık.

    neyse ben seni daha fazla tutmayayım. kendine dikkat et. bu arada kutlayamadığım 4 doğum gününü gıyabında kutladım, gelecek doğum günlerin de şimdiden kutlu olsun. kendine iyi davran.
    6 ...
  8. 5.
  9. 6.
  10. "illa senin için mi yazmam gerekiyor bütün sözleri?
    her şey senin için mi sanıyorsun?
    sıkıldım bu bencil tavırlarından.
    başkasını sevemez miyim?
    yapamaz mıyım gerçekten?
    yardım et ne olur,kurtulmak istiyorum senden.
    ne var sanki unutabilsem seni, bana küfür etsen.
    yok yok iyi davran bana, yoksa unutamam seni.
    hakettim ben bunu artık,sevemem kimseyi."
    4 ...
  11. 7.
  12. şimdi bir ihtimalim var senin şehirinde yaşamaya başlamak için.
    3 ...
  13. 8.
© 2025 uludağ sözlük