mulder: gerçek orada bir yerde. scully: yalanlar da öyle.
insanlara sadece bir öykü anlatmanın dışında dünya, yaşam, bilim, din ve tanrı olgularını düşündürmeyi de kendine görev edinen, her bölümünün sonunda oturduğunuz yerden kalkarken filmin ortaya attığı onca fikir ve bilgi içeriğine rağmen sizin ürettiğiniz milyonlarca soru ile çarpışmanıza diğer adı ile aldığınız nefesi tartmanıza neden olan yapım.
belki de sırf bu yüzden son bölümünün yayınlanmasından 8 yıl sonra bile hatılanıyor ve belki de bu yüzden fringe, supernatural gibi tv dizileri, kartal göz gibi sinema filmleri x files'tan esinleniyor.
x files'ın sorduğu değil ama sizin sormanıza neden olduğu milyonlarca soru cevaplanamadığı için bugün hala adına harfler diziliyor ve hala çok seviliyor.
scully ile mulder arasında geçen bir konuşmada olduğu gibi belki de asıl sorun yeryüzünde her gün kaç tane türün yok olduğu değil, kaç tane yeni türün ortaya çıktığıdır. dünya değişiyor, yaşadığımız kürenin dengesi değişiyor ve hayat devam ederken ekoloji kendi mutasyonlarını el altından yürütüyor. yediğimiz sebzelerden meyvelere bizim genleri ile oynayıp ortaya çıkarttığımızın dışında dünyanın dengesinin değişmesi ile kendiliğinden oluşan sayısız türü hala kimse düşünmüyor.
düşünmediği için insanoğlu sayısız hastalıkla ve virüsle karşılaşıyor.
dünya değişiyor, bir şeyler evrimleşiyor, ve insan doğanın dengesizliğine ayak uyduramıyor, oysa dengesizliği kendi yaratıyor.
bu kadar çok sorudan sonra scully'den gelsin:
'gerçeği duydum mulder, şimdi ise istediğim cevaplar!'
izlemek için günde 3-4 saatimi ayırdığım dizi.
--spoiler--
s02e13 te ölülerin saç ve tırnaklarını kesen bir fetişist mezarlığa musallat olmuştur.olayla ilgili mulder' ın tespiti beni de düşündürdü.
scully - bunu neden yaparlar?
mulder - bazı insanlar tuzlukları biriktirirler. fetişistler ise ölü şeyler toplarlar. saç ve tırnak gibi. ama hiç kimse nedenini bilmez. ben de asla tuzluk toplayanları anlayamamışımdır.
--spoiler--
evet, insanlar niye tuzluk toplar di mi ama?
oradan uzaylı çıktı, buradan vampir geldi, şuradan kurt adam indi, entrikasıydı, komplosuydu falan derken, bir nesli kendinden geçirmiş bir dizidir. david duchovny abinin gizemli hali, gillian anderson ablanın diziye kattığı dozunda anti tez ve çekişme havaları ile falan bizleri çok farklı yerlere götürmüştür kendileri.
2012 yılında gelecek olan filmi merakla beklenen efsanevi dizidir. şahsi kanaatim filmlerden çok dizinin güzelliğidir. böyle bir dizinin bir daha yapılacağını zannetmem. türevleri içinde ise supernatural izlenmeye değer derim.
cep telefonunun bu tip işlerde ne kadar önemli olabileceğini bize gösteren harika dizi film. mulder evi arıyor, skully evde yok mesaj bırakıyor "beni çabuk ara vs vs." skully bilmem kaç saat sonra eve geliyor elinde kese kağıtları alışveriş yapmış belli, o dolgun dudaklarında bir tebessüm. mesajları dinliyor. hemen mulder ı arıyor.tabii evde yok telesekreter cevap veriyor. bu böyle kaç bölüm denk geldi.
1küçükken bir garip yağmurlu kasım gecesinde 11 yaşındaki ufaklığın tevafuk üzrine tgrt yi izlemesi üzerine hoşuna giden 9 sezon süren ancak son 2 sezonunda fox mulder adlı undefined flying objects ya da u.f.o lara inanan karakterin ayrıldıgı dizidir.
scully:bilimin tarafını savunan metafizik karşıtı mulder la dizi boyunca yatmaması üzerine ''acaba bu bayan lezbiyen mi lan''diye düşündüğüm dizidir ayrıca.
bir yandan tırstıgım babamın arkasına sakladıgım finalini afrenalin havuzunda yüzermişcesine izledigim dizidir öte yandan.
smoking man in apayrı bir karakter olarak aptal kutusunun dünyasında özel bir yer edindigi dizidir bir yerde.
yaklaşık olarak bir yıl önce fransız gizli servisi ( rg )'nin yıllarca inkar ettigi u.f.o. arşivinin muhtevasını olusturdugu dizidir hatta dizi degil bir yerde ilahtır.
iki filmi çekilmiş bir dizidir.( i want to believe bekletinleri karşılamadı malesef )
paranoyaklıgın sınırlarını zorlayan genç dimaglarda iz bırakan dizidir vesselam.
son olarak bana bu dizinin 9 sezonunu ya da elinde olduğu kadarını verenin kölesi olmam da nargile içeriz beraber falan ya da ne biliyim bişiler yaparım, dilesin benden ne dilerse.
dana ve fox mulder'ı o kadar sene izledik ki yada daha sonra hepsini birden izledik de olabilir, sanki arkadaş gibi dost gibi kendimizi onlara kaptırdık. salt bilim-kurgu şeklinde ilerlemesi içinde bir ruh barındırması en çok etkileyen faktördü belkide.
birkaç ay önce yeniden izlemeye başladığım dizi. her bir bölümü aynı kafalara sürükleyen yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tüm zamanların en iyi dizilerinden biri hatta doctor who'yla birinciliği paylaştırdım bile ben. battlestar galactica'yı da es geçmemek gerek. neyse dizinin en güzel yanı ise fox ve scully'nin arasındaki ilişkiydi. scully'e ilk başlarda sinir olsam da özellikle 6. sezonda iyici ısındım. bir de 6. sezonun yamulmuyorsam 7. bölümünde iblislerin garbage sevdiğini öğrenmiş olduk.