iron maiden gibi bir efsanenin yaratabileceği en depresif albüm olmuştur. o klasik rock star havasından uzak ve dinleyici ile grup arasında samimi bir hava yaratan bir albümdür bu..
aslında dinleyici ve steve harris arasındaki samimiyetten bahsetmek daha doğru olacaktır. çünkü bu albüm steve harrisin yaşadığı psikolojik çöküntünün bir iz düşümüdür adeta...
öyle bir bunalımdır ki bu harris için çoğu kez ölmeyi düşümüştür bu dönemde, aynı zamanda bu bunalımı albümde o sadık maiden dinleyicisine itiraf etmektedir.
o dönem gruptan ayrılan bruce dickinsonin yerine iron maidene gelen blaze bayleyin tiz tonlara çıkamaması nedeniyle pes tonlardan bestelenmiştir. bu yüzden depresif bir havası vardır.
kimilerine göre fiyasko bir albümdür, iron maiden'ın hangi albümüne baksanız dilinize kafanıza takılmış en az 2-3 şarkı varken, bu albümdeki hiçbir şarkı sizde yer etmemiştir. böyle unutulası bir albümdür.
nasıl olur da iron maiden gibi bir efsanenin blaze bayley in detone vokallerine katlanıp da bu albumü piyasaya sunmuştur dedirten albumdür. ilk aklıma gelen örneği aynı adlı parçanın en sonunda bayley in yalnız kaldığı kısımdır. adam çeyrek nota detone yav.
iron maiden deyince akıllarına bring your daughter to the slaughterdiye bağıra bağıra sağa sola koşmak gelen kişilerin beğenmediği albümdür. Lakin kral albümdür. bununla beraber Bruce dickinson abimiz bu ve bir sonra çıkan albümden hiçbir parçayı blaze bayley kadar güzel söyleyememektedir tıpkı blaze bayley'in bruce zamanlı parçaları brucedan iyi söyleyememesi gibi.
britanyada bulunun bir pop star yarışmasıdır. geçen sene ıraklı kürt bir çocuk katılıp imagine şarkısını söylediğinde o kadar çok üzülmüştüm ki anlatamam.
Fear of the Dark ve No Prayer for the Dying'den iyi olan albüm. Virtual Xi'dan da iyi. Geri kalan bütün Maiden albümlerinden daha kötüdür ama yine de severiz Sign of the Cross yeter. Bu saydığım 4 albüm grubun en kötü albümleri ve hepsinin ortak özelliği Adrian Smith'in olmaması, sözün bittiği yer.