Antika dükkanında aldıkları çantanin içinden kitap çıkacak kesin dedim ve şu an öyle de oldu. Olsun izlemeye devam. Kurgusunu beğendim. Sahneler arası zamansal geçişleri seviyorum. Tekdüze giden sahneler sıkıcı olabiliyor. Öyleyse devam. Cumartesi aksaminin filmini seçtim the Words.
sakin , çok sakin bir film , bu tarz sevenler için asla vakit kaybı olmayacaktır.
kadınını kelimelerine ilham verdiği için seven bir adamın hikayesini anlatıyor ,filmin sonunda görüyorsunuz ki iki yazarı birbirinden ayıran fark kadınlarını sevme şekli bence.iki yazarda da eşleri farklı milletten , yine iki yazarda da öpüşme sahneleri aynı , ama hayır asla aynı sevmiyorlar.
filmde ana fikir aramayın , kendinizi bulacağınız bir film olacaktır, yalanlarınızla yüzleşirsiniz , umarım çaldığınız bir hayat yoktur , şayet varsa filmi izlemeyiniz , bedeli ağır olabilir.
Hiçbir beklendim olmadan izleyip, herkese tavsiye ettiğim bir film oldu. Bütün filmi yüzümde bir gülümse ile izledim. Anlatımın yalın ve sadeliği insanı hikayenin içine alan, şiirsel bir film olmuş. Müzik, o şiirsel anlatımı daha da pekiştirmiş. Film hakkında yapacağım tek eleştiri ise, 3 hikaye içinde en zayıf bulduğum dennis quaid ve olivia wilde olduğu yönünde, biraz samimiyetsiz, hafif zorlama geldi. Bir filmi veya diziyi beğenme insanın o anki ruh hali ile de oldukça bağlantılıdır, bu film o sırada tam benlikmiş. Sağlam iş çıkmış, imdb puanına kanmayın.
Film ilk başlarda sıradanlığın izlerini taşısa da ilerleyen dokusuyla bambaşka bir pencereye açılıyor ve izleyiciyi şaşırtıyor. Beklemediğiniz içsel derinlik karşısında afallıyorsunuz.
--spoiler--
sen kelimelerimle birlikte acımı da aldın
--spoiler--
Kült olmaya çalışmış, ancak popülerizmin sözde ve çakma kültürlülerinin arzularına cevap verme çabası da kendini çok belli etmiştir. "Bakın bu filmin sonu böyle böyle hiç bir şey anlamıyorsunuz bu film külttür" anlayışına kapılmıştır. izlenir, düşündürür, oyuncu performansları alkışlattırır ama "hayatında izlediğin en güzel film?" sorusu sorulduğunda aklınıza gelecek bir demet filmden biri olmaz. 6.5/10
izledikten sonra vooov, şöyle bombaydı, öyle şahaneydi dedirtmeyen ama suratta böyle bi düşünen, bi böyle ne hissedeceğini bilmeyen bi ifade kalıyor. memnuniyetiz değil. film çok *
dennis quaid ve olivia wilde, bradley cooper ve jeremy irons, ben barnes ve nora arnezeder ın zamana göre başrollerini paylaştığı brian klugman ve lee sternthal filmi.
hikaye içerisinde hikayenin dramatik kurgusu. bir yazarın başarısının, bir yazarın tıkanmasını konu almasının ironisi aslında. zira tıkanan kelimeleri gene tıkanma yaşamış birinden çalmak. böylesine karmaşık bir yapıyı, akıcı ve akılcı bir biçimde kurgulamaktır mesele. bir yazarın romanının içerisinde başka bir romana dalıp ne kadar derine indiğinizin farkına varamadığınız çok başarılı bir film.
filmi izlerken açılan perdenin aslında koltuk olması, ve bir şekilde o koltukta oturanın siz olduğu duygusunu yaşatması adına izlenmesi gereken bir film.
--spoiler--
evet. uyumadım. buradayım. toparlanıyorum.
kaçmıyorum. belki de kaçıyorum. bıraktım.
hata yapıyorum. biliyorum. ama gerçekleri bilemiyorum.
--spoiler--
hani bazı filmler vardır, izledikten sonra yine gerçek hayata yeniden dönüp günün akşına kapıldığınızda aklınıza bir anda izlediğiniz sahneler diyaloglar gelir,tebessüm edersiniz.. işte bu film öyle bir film.
