hayırlısı ile 2 gün önce başladığım ve ilk cildini okumakta olduğum rahmetli robert jordan'ın 11. cilde kadar bizzat yazdığı, kalanını da brandon sanderson'un tamamladığı tarih itibarı ile 14 cilt olan devasa bir fantastik kurgu roman serisidir.
frp türünden hoşlanan herkesin mutlaka okuması gereken kitap serilerinden biridir. tabi toplamda 10.000 sayfadan uzun bir seri olduğu için ben en sona sakladım, Weis-Hickmann ikilisinin serileri, R.A Salvatore, David Eddings serilerinden sonra babaları en sona sakladığım için de pişman değilim, Tolkien külliyatından sonra da bu seriye başladım. tabi ki okuyacak daha çok seri ve yazar var ama bu kitabın büyük bir dönüm noktası olacağına daha ilk ciltten emin gibiyim.
ithaki yayınlarından çıkan versiyonunu okuyorum zaten piyasada başka yayınevi yok sanırım bu eserin yayın hakkına sahip olan, niran elçi isimli kişi çevirmiş. frp edebiyatı ile içli dışlı olanların bildiği bir isim, diablo isimli bilgisayar oyununun bile türkçe çevirisini yapan bir çevirmen kendisi, bu kadar frp jargonunu bilen bir çevirmenin frp'de "ozan" olarak kullandığımız hatta direkt "bard" dediğimiz karakteri niye "Aşık" diye çevirdiğini anlayamasam da, seri gerçekten akıyor. frp sevenleri geç sevmeyenler de mutlaka okumalı.
Dizisinin çekileceği seri. Güzel yapılırsa temizinden 14 sezon var. +1 de bonus film. Bitmiş bir hikaye. Martin dedenin yazmasını beklemek gibi olmayacak.
Uzun zamandır duyduğum kitap. Merak edip sesli kitabına denk geldiğimde şöyle bir dinleyeyim dedim. Şu an 6. kitaptayım.
Kadınların gözünden anlatılanları Kate Reading ve erkeklerin gözünden anlatılanları Michael Kramer seslendirmiş, sırf adamın sesi yüzünden tüm kitabı bitiresiniz gelir. Her karaktere ayrı bir ses tonu eklemesi, neredeyse gözünüzde canlandırır karakterleri. Özellikle Loial karakterini seslendirmesi müthiştir.
Ayrıca kitapta 2782 adet karakter olduğunu da ekleyelim. Acaba yazar o dönemlerde bir naming generator gibi bir program mı kullanmış diyenler bile olmuştur.
Kitapta büyü olayları "tek güç" olarak tasarlanmış. büyü demeye diliniz varmıyor tabi. gücün kadın ve erkek yarısı var. Ve aşırı ayrıntılı olarak tasarlanmış bir sistem mevcut. Farklı şehirler ve onların kültürleri mevcut. espri anlayışları bile değişkenlik gösteriyor.
"Bir adamın bir şey yapmasını engellemek bir çocuğun elinden şekeri almak gibidir. Bazen gereklidir, bazen de çekilecek sıkıntıya değmez."
"Görev, dağdan ağır
Ölüm, tüyden hafif"
"Güneşi anlamaya çalışsan daha iyi, Perrin. Vardır işte ve anlaşılması imkansızdır. Onsuz yaşayamazsın, ama onunla yaşamanın da bir bedeli vardır. Kadınlar da böyledir."
"O kadar da büyük bir aptal değilim, evlat. Aptallar bile erkeklerle kadınların zaman zaman farklı düşündüklerini bilir, ama en büyük fark şudur. Erkekler unutur, ama asla affetmez; kadınlar affeder, ama asla unutmaz."
"deliriyorduysa bile, bir insandan daha fazlası olduğuna inanabilecek kadar da delirmemişti"
"Erkekler en kötüsüne kolaylıkla inanır, kadınlar ise daha da kötüsünün hala gizli olduğuna inanır."
tatlı bir ekleme: Bu arada kate reading ve michael kramer evlilermiş. Düşünsenize bodruma stüdyoyu kurmuşsunuz eşinizle beraber profesyonel olarak kitap seslendiriyorsunuz.
2 sene önce bitirdim tekrar okusam tribine girip 3 sayfa cevirdim sanki çocukluğuma indim .karakterler ile birlikte biz de büyüyüp olgunlaşmışız haberimiz yok. yalnız lanfear sana hala aşığım bi tanem.
Kurgusal bir dünyanın döngüsel bir tarihini anlatan, ezelden beridir ışığın ve karanlığın birbiriyle savaşmasını konu alan robert jordan'ın yazdığı 14 kitaptan oluşan fantazya serisidir. Robert jordan ölene kadar bu seriyi yazacağını söylemiş ve öyle de olmuştur. 11. kitap olan Düş Hançerini (Knife of Dreams) yazabilmiş ve ardından vefat etmiştir. Ancak ölümünün yakın olduğunun farkında olan Robert jordan kitabın sonunu önceden hazırlamış ve öldükten sonra seriyi tamamlaması için bu görevi karısından Brandon sanderson'a vermesini istemiştir.
yıllardır içim giderdi bu seriye fakat kitapları internette bile her zaman bulunamıyordu. örneğin yedinci cildi hala bulunamıyor. yarım kalır, meraktan ölürüm korkusuyla kenarda bekletiyordum. e kitap okuyucuyla birlikte bu seriye de başlama cesaretine kavuştum. daha dördüncü cildi bitirebildim. malum kitaplar biraz uzun. ama gerçekten de okurken lotr tadını en çok yakaladığım seri oldu şu ana kadar.
ana karakterlerin hemen hemen hepsini seviyorum. ama nynaeve ara sıra sinirlerimi bozmuyor değil. kitabın en sevdiğim yanı da betimlemeler. yıllardır bu konuda hep sıkıntı çekerdim. hatta en son kralkatili güncesi'ni okurken betimlemelerin beni tatmin etmemesiyle kitaptan soğumuştum. kvothe'nin kızıl saçlarının omuzlarına geldiğini kitabın epey ilerleyen bölümlerinde öğrenmiştik mesela. bu nedenle içim giderek, bayılarak okuyorum her bir kelimesini o uzun, sayfalar dolusu betimlemelerin. daha önce okumadığım için kendime kızıyorum böyle olduğunda.
internette türkçe kaynak çok az bu seriyle ilgili, yabancı kaynakları kullanmak zorunda kalıyorum o yüzden. örneğin şu site çok tatmin edici:
özellikle kitap bölümlerinin hangi karakterleri içerdiğini gösteren şeması. "hoff yine mi kız muhabbeti okuyacağız sayfalarca" derken oradan bakıp hımm iki bölüm kalmış sabredeyim bari diyebiliyorsunuz.
ayrıca seri okunurken yanında mis gibi giden bir başka şey de:
yaşıtlarım sikko kitaplarla büyürken beraber büyüdüğüm, kendi büyük ama benim için anlamı daha da büyük muazzam seridir.
şimdi yeni yeni yaygınlaşmaya başladı gibi. ama siz siz olun hak etmeyecek kişilere önermeyin. iki gün sonra sıkılıp sağda solda laf edecek tipin biri gelir size sorarsa "yok abi ya seni sarmaz çok uzun" falan diye geçiştirin. gitsin harry potter okusun.
son kitabının da bitmesiyle insanı uzun soluklu destansı bir maceranın sonlanmasıyla neşelendiren eser.
neşelendiren diyorum zira bu kadar uzun süren bir işin nihayete erebilmesi bile başlı başına bir şey dir.
öncelikle hem güzel hemde kötü yanları varmıydı vardı.
-başından beri buglı bir eserdi bu zaman çarkı.
özellikle başladığı ümitsizlik, yıkılmışlık, zar zor kötülükle mücadele kitaplarından egwane ve nyvane gibi zoraki şişirme tiplerin güç te muhteşemler yaratması zaten saçmayken bir de bu eserde elinde hayvan gibi artifact taşıyan mazrim taimi de yenmesinler anasını satim.
biraz zorlansınlar değil mi? onu yeniyor yetmiyor 1000 tanede dehşetlordu kesiyor.
-moriene "eskiden var olan ama unutulmuş birsürü yetenek vardı. güçle uçma gibi..." diyince ne kadar da ümitlenmiştim. varsa yoksa ateş ördü toprak ördü gaz ördü... bir de şer ateş. hani lan yeni yetenekler? eskiden bilinen şu efsanevi işler?
-seçilmişlere tüküreyim. demandred hariç. o olmasa koskoca bir hiçsiniz lan! ne halt ettiler koca eserde? anca biraz moriddin o kadar. geri kalanı eyvallah tüm ülkelere çöreklenmiş ama bir zıkkım yedikleri yok.
-lan koca koca kitaplarda, nereden baksan 3-4 kitapta sadece seanchanlarla kapışıldı. adamları 2 kere rand denize döktü. ee şimdide böyle barışmalar bir havalar, yok birde tuon atarlanıyor, "her daim muzaffer orduyu getirir yenerim kötülüğü" hastir ordan afedersin! köle damanelerin özgürlüğe kavuşturulmamasına o meselenin çözülmemesine ise değinmiyorum bile. illa her şeyi tozpembe tüm iyiler vs tüm kötüler gibi bir kapışma mı olmak zorundaydı? benim bildiğim rand bunları okyanusun ortasına gömerdi.
-lan mandrogon isimli süper şişirilmiş aragorn a ise çüş diyorum sadece çüşşş. yeter lan yeter! geçitte 50 kere ölümden döndün, ilk başlarda bir bokmuş gibi lanse ettiğiniz gözsüzlere 2 li 3 lü daldın yetmedi demandred e doğru taaruz ettin o da yetmedi o kadar yorgunluğa karşı onla kapıştın da bari orada, kılıcı böğrüne yiyince öl lan artık! hadi ölmedi, oradaki sharalılar mal mı? mallar tabiki 1000 tanesi de dönüp yarım kalmış olan lan ı gebertmiyor he?
-mashadar abukluğuna anca gülerim. girer girmez öldü. 3-4 sayfalık esti gürledi.
-şu kitabı taşıyan tek şey, ona heyecan sağlayan tek şey demandred dir ötesi yalan. bir eserde kötü adam yeterince güçlü değilse o mücadele destansı olmaz, eğlenceli olmaz. işte demandrede kadar eze eze rahatça yendikleri vasat bir eser olacakmış az daha.
-karanlık varlıkla kapışması saçmayıd. sadece kendine inanmakla olmaması gerekiyordu bu işin. adam akıllı yapılmalıydı. anca hayal dünyasında uyduruk bir kapışma oldu tüm olay. en azından 3.kitapta callandoru ilk çektiği zamanki gibi bir şeyler olmalıydı. oradaki kapışma bile daha destansıydı.
-son anda kurturlma klişesinin boku çıkarılmış. yok egwane in karnı deşilecektir...hop son anda bir ok gelir.
bilmem kimin kafasına şer ateş girecektir hop son anda kalkan yokolur...
lan "aha şimdi çizdiler kestanemizi" der hop o anda kapılardan 1000 tane süvari akar. işte bu yüzden game of thrones un son kitabının her sayfası köpek gibi heyecanlıyken sen 14 kitaplık seri olan zaman çarkı, yarısından fazlasında sıçtın. yüzüklerin efendisindede vardı bu bok. kötüler hiçbir zaman kazanamaz. hep ordan burdan bir milyon tane süvari fırlar.
fantastik kurgu alanında okuduğum en iyi seridir. Kitaplar oldukça büyüktür topluluk içinde okuyamazsınız *, betimlemeleriyle karakter analizleri ile insanı gerçekten başka dünyalara taşıyan seridir. Düşünün hiç olmayan bir memleketi, topluluğu o kadar ayrıntılı betimler ki robert jordan amca o memeleketin yöresel yemeklerinden tutun, yöresel kıyafetleri, yöresel mimarisine kadar bilgi sahibi olur ve birazcıkta hayal gücü ile o atmosferde ciddi anlamda yaşamaya başlarsınız.
Ülkemizde fantastik kurgu her ne kadar itibar gösterilmese de (sanki edebi kitapları yalayıp yutuyor bizim halk), bu kitap serisini okumamış bir insanın fantastik kurgu alanını eleştirmesini kabul edebileceğimi sanmıyorum.
Uzun yıllar önce haberim oldu bu kitaptan ama o zaman başlamadım. Hepsi bitsin de öyle başlayayım diye diye erteleyip durdum. Bitmedi, bitemedi bi türlü; kudurdum oturduğum yerde. Sonra Robert Jordan öldü ve ben de başlamaya karar verdim; zaten kitap bitmeyecek diye, en azından buraya kadar ne yazıldıysa onu okuyayım diye. Sonra Brandon Sanderson\\\'un seriyi devam ettireceği duyuruldu ve ben de elimden geldiğince yavaş okumaya çalıştım; bir kere başlamıştım, bırakamazdım.
ilk 5-6 kitap inanılmaz; muhteşem bir kurgu, bir sürü karakter, olay; muhteşem. Sonraki 4-5 kitap çok yavaş; uzun, uzun, uzun anlatımlar, bir türlü bişey olmaması, bir yere bağlanmaması, bir oraya bir buraya savrulmalar, çemkiren, şalını çekiştiren, ters ters bakan, laf sokan bir sürü aes sedai ve wise one.
Son kitabı okumadım henüz ama şimdiden üzülüyorum bitiyor olduğu için, okumaya bu kadar geç başladığım için, okumaya bu kadar erken başladığım için. Çünkü bu kitap gerçekten de türün en iyisi; bundan sonra ne okursam bu kitap kadar keyif alamayacağımı biliyorum o yüzden son kitabı okumayı hep biraz daha erteliyorum.
Fantastik edebiyata yeni başlayanlara önermediğim bir seri; diğer kitaplardan başlayın okumaya, birer ikişer adım yukarıya doğru tırmanın, en iyiye doğru;zaten bu kitabı ne zaman okumanız gerektiğini anlayacaksınız; o sizi görür merak etmeyin.
ken grimwood'un ilk iki kitabından sonra bir umutla aldığım ama fos çıkan son kitabı. bomboş, neden yazıldığı belirsiz, okuyucuya saçma sapan bir final sunan gereksiz kitap. kayboluş ve sil baştan gibi iki enfes romandan sonra zaman çarkı'nı yazabilmek büyük popo ister. tebrik ederim.
An itibariyle phoenix yayınevinin çevirdiği dünyanın gözü adlı ilk kitabını sipariş vermiş bulunmaktayım.
Fantastik Kurgu türüne ilk defa başlayacağım.Bundan önce film seyretmek haricinde hiçbir fantastik seri okumadım.
Acaba fazla ağır gelecek mi diye çok düşündüm .
inşallah verdiğim paraya değer.
Not:An itibariyle ilk kitabı bitirdim.Anlatacak,yazacak,söyleyecek söz bulamıyorum ve evin içinde mal mal dolaşmaktayım.
Verdiğim paraya değil,üstüne milyarlara değecek kadar güzel,muhteşem bir seriye başladığımın farkındayım.
Kitabı okumayın! Böyle bir güzelliği ancak ölmeden önce okumak gerek :)
13'e kadar okudum okuyabilmek için işten çıktım lan. bir ay da hepsini bitirdim. şimdi iş arıyorum bu arada tekrar ikinci defa başlasam mı diye düşünüyorum.
kitap için ise mat birinci karakterim 7-8. kitaptan sonra neredeyse her sahnesinde güldürdü beni. ancak 11. kitaba kadar bu serinin biteceğine inanamadım çünkü okudukça daha hikayenin yarısında gibi görünüyordu. ikinci yazarın hakkını vermek lazım karakterlerin kişiliği ile hiç oynamadan hikayeyi baya toparlayıp son kitaba kadar gelebilmiş.
uslup olarak kitap betimleme ve analiz dolu. bazen sıksa bile yazarın ürettiği mekanı kafanızda canlandırabiliyorsunuz.
uzun uzun özet anlatmayacağım genel olarak 2 sıraya koyduğum fantastik kitap serisi. bu tarzı seven varsa (ve parası olan) okumasını şiddetle tavsiye ederim. (kitapların çokluğu ve kalınlığı gözünüzü korkutmasın)
hatta okurken bir anım var yeri gelmişken anlatayım:
ben evde kendimi kapatmış serinin birinci kitabından itibaren dünya ile iletişimimi kesmiş şekilde okuyorum. sade ve sadece uyumak, yemek yemek ve tuvalete gitmek için kitabı elimden bırakıyorum. misafir gelmiş evde yangın çıkmış, hırsız girmiş umrumda değil okumaya devam ediyorum.
bir akşam 11 gibi elektrikler gitti. bizimkiler oturma odasında mumları ve şarzlı lambayı yaktımış oturup muhabbet ediyorlar. ben ise odamda çalışma lambası eşliğinde okumaya devam ediyorum.
bir ara biri beni sordu
-vanthonis nerede? diye. annem hemen cevabı yapıştırdı.
- odasındadır. hiç görmemiş gibi kitap okuyor bizim oğlan.. deyi verdi. tabi ben kitabı bırakıp annemin pratik zekasına hayran kalarak güle güle öptüm.