bugün

gece gece aklıma gelen yazar, umarım mutluluğu bulmuştur.
içimizdeki irlandalıların yada ingilizlerin sildirdiği güzel insandır.
silinmesi kahretmiş yazardır, gözleriyle konuşan ender yazarlardandır.
Silinmesine şaşırdığım ve üzüldüğüm yazar. O beni gece yarıları arabayla uzak yollara amaçsız yaptığım gezilerimle tanır.

Okuyorsan kendine iyi bak dostum.
(bkz: sekizinci nesil silik)
http://www.gesshoku.org/i...uee-tshirt-pink-girls.jpg
Düzlükleri yürüyeceğiz, dağları aşacağız, sahilleri, sokakları, terk edilmiş binaları, kalabalık meydanları geçeceğiz. nereye gittiğimizi önemsemeden, kilometreleri saymadan, sadece yolun keyfini çıkartacağız. niye yürüdüğümüzü kurcalamaya gerek var mı? ağzın varsa yiyeceksin, ayağın varsa yürüyeceksin. fazlasını bilmek şart mı?

yürüyeceğiz arada bir soluklanarak ama yorulup bir kenara çökmeyeceğiz, önümüzü kesseler de, paçamıza yapışsalar da yürümeye devam edeceğiz. gittiğimiz hiçbir yer yok... gidilen bir yer, gidilmesi gereken, varılacak bir son durak... hepsi gitmemekle eş değer. yol üzerinde uğranacak duraklar, görülecek şeyler olduğunu bilmek yetecek bize. ne olabileceklerini umursamayacağız , umudun korkunun kardeşi olduğunu unutmayacağız. ya olursa ve keşke olsa, ne farkları var ki?

ve gerçekten yuvarlaksa dünya kaçınılmaz olarak başladığımız yere döneceğiz bir gün. başkaları bir arpa boyu gidemedim diye ağlayabilir, biz "ne yolculuktu be!" diye keyifleneceğiz. ama o gün ve o an içinde olmayacak yolculuğumuz.

sırtımızdaki yükler yavaşlatmayacak bizi. çünkü ne binerse binsin sırtına, daha güçlü basacak ayakların. kasların güçlenecek, adımların hızlanacak. seni durdurmaya çalışan ne varsa sana daha fazla güç katacak. bil ki seni durdurabilecek tek yük kafanın içindeki. çünkü o arttıkça ışıklar kararır ve karanlık aşağı çeker seni. kafanda kas yok ki yüklendikçe güçlensin. o yüzden bırak bütün kaygıları, korkuları, kayal kırıklıklarını. korkma, eğer kafan rahatsa omuzların Atlas'tan fazlasını kaldırır.

ilk önce çabalamaktan, yorulmaktan korkmayı bırak. yorgunluk sadece bir kelime! yaşanmışların hayaleti adeta. yaşanmışları geride bırak, hatıralardan fazlası kalmasın sende. dünün dertleri dünde kalsın. vücudun çabalamaktan kırılsa bile, huzurlu bir uykunun silemyeceği bir yorgunluk yoktur. ama dertlere gömüldüyse başın, yılların uykusu bile hiçbir şeyi silemez.

perdeleri ört, ışıkları kapa, kapıyı çek... kapa hepsini, sadece kalbini aç ve düş yollara. ne sana yol gösterecek deniz fenerlerini arasın gözlerin ne de mutluluk vaat eden haritaları. önüne bak, ayaklarının dibine, bir adım ötesine, bir sonrakine ve bir daha sonrasına. önünde uzanan baktığın şey yol, adımlarını bekleyen. ufku taramasın gözün boşuna, önündekiler görmek için yıldızları incelemesin. çünkü uzaklara dalıp gittikçe, ayakların durur ve sen senden fazlasını anlamak için çabaladıkça bütün bildiklerin yanlış olur. kendini anlamayan başkalarını nasıl bilsin, nerde olduğunu bilmeyen aradığını nasıl bulsun? ve sen kendini anladığında bütün dünyanın gizemleri dize gelir, nerede olduğunu bildiğin gün tüm evrene uzanır ellerin. büyü mü, mucize mi? tek bir şeyi bilerek her şeyi bilebilir mi insan? şeytan oyunu mu, biyolojinin yada teolojinin gizemli yolları mı? kimin umrunda? kendini kaybeden her şeyi kaybeder. kendini bulan her şeyi bulur. sende bulacaksın! fazlasını bilmeye gerek var mı?

ve sen başkalarını anladığında gerçekten , suçlamayı da bırakacaksın üzülmeyi de. göreceksin ki tüm dünya önüne dikilse de, yoluna gül serse de sen ne hızla gidiyorsan o hızla gidiyorsun yine. işte o zaman kimsenin seni yolundan etmesine izin de vermeyeceksin. o zaman anlayacaksın "bana boş yere kötülük ettiler" demenin ne denli budalaca olduğunu. kötülüğün ve iyiliğin olmadığını. yaptığın her iyi şeyin dönüp dolaşıp yoluna çıktığını göreceksin.

daha pek çok şey öğretecek yol sana: koşmanın seni daha uzağa götürmediğini, kaçtığın her şeyin seni yakalayacağını, hayatın uzun bir yolculuktan başka bir şey olmadığını... 1+1'in çok ettiğini ve sen, sen olduğun sürece hiç yalnız kalmayacağını... ama şimdi hiç takma bunları kafana. adımlarını at, yol hepsini getirecek sana...

belki tüm bu yolculuk boyunca oturduğun yerden kalkmayacaksın. belki gözlerin de kapalı olacak. belki bir an sürecek yolculuk. belki bir ömür sadece yürüyeceksin. asla mükemmel olmayacak hiçbir şey. ve unutma... circumnavigate yapıp başladığın yere dönebilirsen bir gün, artık sen, sen olmayacaksın. gittiğin yol ise adımların geçtiği topraklar değil, ilk adımı atan sen ile son adımla gelen sen arasındaki fark olacak sadece...
kendisini belki 15 yıldır tanırım. çabuk sinirlenir ve gaza gelir belki ama başkadır o. diyeceğim o ki bakma sen bu densize. ayıbın allahına tapan imam olmuş arkadaş.
üzerine fazlaca gidilen yazar. özel hayatın gizliliği diye bir kanun var, kimsenin kimseye üzmeye hakkı yok. buldunuz kızı gidin bakalım, yiyorsa bana gelin lan.
puşkin okuyan yazarların arkadaşı. bence kominizm iyi bir sistem değil, tek devlet falan varmış, o deliler gibi eleştirdikleri dünya türk olsundan farkı yok bence.

(bkz: sözlükteki liseliler birleşin)
(bkz: birol abey gel gel mevzu var galiba)
görsel
hz. su manasındadır.
çaylaklıktan yeni kurtulmuş biri olarak tek tavsiyem; gereksiz insanlarla muhattap olmasın. entellektüel insanlar herkezi iplemez.

çaylak olsa bile hala çok çok değerli yazar hıh.
bırak çatlasınlar kuzum. hatta onlara tek kelime dahi etme. * seni çekemeyenler var. * tek kelime etmek için zorlanma bile, bekle, yani ister istemez bekleyeceksin büyük ihtimalle ama olsun. şimdilik kafayı dinle. nede olsa sen asosyal biri falan değilsin. nede olsa sen değilsin sözlükten sevgililer bulup sonra nickaltına;

"artık mesaj falan atmayım tımam mııaa! cevvap veremem zira sevgilim veaarr" yazan. *

haa tanım yapalım hemen, zaman geçirmeyelim..

10. nesil çaylak.... özel mesaj ile küfür etmek günahtır. allah çarpar. allah esirger belki kulusun diye dokanmaz ama imamı unutma, o affetmez. *
her türlü yanında olduğumuzu bilmesini istediğim yazar. çok iyi bir insan.
harika bir insan olmasının yanında sözlükte çekemeyeni de epey fazla.
bırak çatlasınlar bence.
10 dan geriye say bakalım kız çocuğu, 3 e geldiğinde 72 saat bekle, zira anca o kadar süre sonra yazmaya devam edeceksin.

bide beni sildirecekmiş, sen önce bi neticeni sil de sonra benle benle uğraş...
yazacağım cümleyi çok iyi anlayacağından emin olduğum yazar.

--spoiler--
Sadece suçlular suç mahalline geri döner!!!
--spoiler--

ve... seni seviyorum. neden bilmiyorum. ama öyle işte.
sanal kimlikle gerçek kimliğini karıştıran yazar. istek üzerine entry silen modlara selam.*
içimden bir his, 3 vakte kadar ağlayacağını söylüyor. birileri 3 vakte kadar ağlatacak bunu, hem de çok ciddi bir şekilde ağlatacak...

umarım yanılırım...
gıcıklığına mesaj atma isteği doğuran entry sahibi yazar. hoş yapılacak bu gıcıklık belki de onun hayatının hatasını yapmasına mani olacaktır ama müdahale etmeyip tecrübe etmesine izin vermek gerekiyor tabi. nasılsa bir gün anlayacak.

mutluluklar.
darısı bana ve biricik sevgilimin başına. allah mesut etsin diyor, sözlük içinde dünya ahiret bacıma terfi olmuş insan.
istenmeyen etrylere kökten çözüm.

the water...

hiç bir sıkıntısı olmayan, ama size sıkıntı yaratan, çoğu moderatörün silemeyeceği entryleri tek hamle de kökünden sildirebilen bir arkadaş. *
buarada nişanlanmış evleniyormuş, hayırlı olsun diye güzel dileklerimi sunsam acaba bunu da şikayet eder mi?
nasıl mesajlar oluyordu ki? nişanlanmasa idiniz yazmak serbest miydi? ölçü bu mudur?
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar