"konusu türkiye'de geçen ama nasıl olduysa haluk bilginer'in rol almadığı yabancı filmler" kategorisine giren film. belki bir yerinde görükmüştür çok da kesin konuşmamak lazım.
Bugün izledim o dönemki olayları gayet objektif anlatmış bana göre. Türkleri ovmus yunanlari ve ingilizleri elestirmis.
Öncelikle meme görürüz olga var diye gidecekler meme falan yok hatta hamurdan yarak var yerseniz. O dönemki istanbulu iyi yansitmis nispeten mutlu sonla bitmesi de hoş olmuş. Biraz açık uçlu bitiyo gerçi. Bizim adamlar gayet iyi rol kesmiş özellikle cemin rusela Haçla vurması komediydi cemin filmdeki laflar komedi zaten. russel zaten reyiz olga da çok hoştu ama Utopik bi Türk kadiniydi çok güzeldi öyle güzel Türk mu olur. Salih kalyonu öptü sadece en şanslı oymus filmde. Olganin oğlu rolündeki velet de iyi rol kesmiş ha kimdir nedir bilmem ama anası veya babası ingiliz heralde.
Russel istanbula ilk geldiğinde hakir görüyor ama sultanahmete gidince ülkenin büyüklüğünü anlıyor çünkü Avustralya o dönemde hep çöl ve cenaze gomecek insan bile yok.
Kültür karmaşası yüzünden bazı sahneler saçma gibiydi ama son ana kadar dikkatinizi canlı tutan kendini her saniye izlettiren kaliteli bi yapim olmus tesekkur etmek lazım emeği geçenlere ve parayi verip gidip izlemek lazım sinemada.
Son olarak bunu çaylak iken yazmak zorunda olmak üzücü umarım editte yazdıklarım okunur.
leş bir film olmuş.
senaryo kurgu tam anlamıyla rezalet.
oyunculuklar russell crowe da dahil kötü.(yılmaz erdoğan iyi oynamış ama)
çeksek de gitsek diye çekmişler sanki.
klişe dolu basit bir film.ne anlatılmak istenilen duyguları senaryo anlatabilmiş ne de oyuncular bunu gösterebilmiş.
yani izlemeyin vakit kaybı.
edit.sabit kanca tayfa eksiledikçe moral buluyorum.bu filme iyi diyenler benle ahbaplık edemez.
filmden az önce çıktım ve şunu söylemeliyim ki karşımızda beklenenin çok üstünde gerçek bir sanat eseri var. film bittiğinde harika bir romanın son cümlesini okuyup yüzümde bir gülümsemeyle kapağını kapatmış gibi hissettim. ama bu gülümseme biraz hüzünle tütsülenmişti.
sinemanın tadını bu denli hissettiren bir filmi izlemeyeli uzun zaman olmuş. 1900'lerin başlarındaki istanbul'u görmek de ayrı bir keyifti.
Ergenlerin yorumlarına bakmayın gidin kendiniz görün, filmin yaşattığı duyguları bizzat tecrübe edin.
senaryosunu audrey touto'nun oynadığı kayıp nişanlı filimini andırdığı için beklentim çok yükseldiçok iyi bir filmdir. Oradaki oyunculuk ve senaryonun işleyişi daha tatmin ediciydi. Ortalamanın üzerinde lakin beklenenin altında kalmış.
içinde haklı bir taraf olduğumuz bir savaşa da bu denli objektif yaklaştığı için de izlenmesini tavsiye ederim.
editli ps. zahiri dünyada en çok üzdüğüm insanlar savaşta kaybolsam gelip beni arayacağından emin olduğum insanlardı. Onları ben üzdüm Allah sevindirsin.
tek kelimeyle "izleyin" denilecek filmdir.
--spoiler--
- buraya neden geldiniz ?
+ toprak için değil.
- tüm savaşlar toprak içindir.
+ bizimki değil, prensip meselesi.
- sırf prensibiniz için ölümü göze aldınız yani.
--spoiler--
an itibari ile izleyip iyi ki de sinema da bu filme gitmişim dediğim film. Avustralya, istanbul, Gelibolu.. bir babanın oğullarını bulmaya çalışması binlerce askerin öldüğü o şanlı topraklarda.. değişik bir gözle izledik ne belgeseldi ne de tamamen savaş. bazı cümleler filmin içinde öyle yerinde kullanılmış ki, hayran kalıyorsunuz. eski istanbul, ezan sesi, babanın gördüğü rüyalar ve Arthur un kardeşini vurma sahnesi de muhteşemdi. "nefretin bittiği yer de umut başlıyor"
filmi çok beğendim. herkes çok iyiydi eyvallah. lakin cem yılmaz için bir iki laf etmek lazım. bu adam fazla komik, muhteşem stand up gösterileri yapıyor. hatta o kadar üste koydu ki çıtayı, kimse pek bulaşmak istemiyor stand up işine. aynı zamanda bu komedyenlik belası, adamın muhteşem bir oyuncu olduğu gerçeğini sanki gölgeliyor. abartmayayım ama sadri alışık, şener şen kalitesinde işler yapıyor. bence devrinin en iyi birkaç türk oyuncusundan biri.
ha bu arada filmi marmara forumda izledim. 40 dakika reklam vardı filmin başında, belki daha da uzun olacaktı ama salonda isyan çıktı. reklamların ortasında filme giriş yapmak durumunda kaldılar. 22.00 da başlayacak film 22.43 te başladı, o da kavga küfürle...
izlenmesi gereken bir film. Nedenlerine gelecek olursam; olaya bizim tarafımızdan bakıyor herhalde bu film sonrası yunanistan ayaklanır * , içinde Türk oyuncular var(nihayetinde bu büyük bir başarı), tarihimizle ilgili olduğu için de izlemek gerek. Filmle ilgili genel olarak söyleyeceklerim ise çok iyi değil ama kötüde değil ben beğendim tek eleştirim böyle acı bir konuyu sanki biraz hafife almış Russell Crowe. Yani filmin bazı yerlerinde gereksiz komiklikler var bilmiyorum belki cem yılmaz olduğu için istemsiz bir komiklik geldi ha birde unutmadan film izlendiğinde cem yılmaz'ın karakterini av mevsiminde izlediğimiz karaktere hafiften benzetebilirsiniz neyse ama Etkileyici ve üzücü sahnelerde var mesela yaralanıp acı çeken kardeşini abisinin istemeyerekte olsa vurması gibi çok acı. Kısacası gidin görün. *
güzel film. klişeler, kopukluklar olsa da tarafsızca aktarılması hoş olmuş. lakin benim daha mühim bir sorunum var! filmin sonunda çalan şarkıyı iki gündür aramaktayım bulamıyorum bilen varsa nolur ama nolur yazsın. bütün girilerini artılicam söz. lütfen.
--spoiler--
Öncelikle Osmanlıyı çok yanlış gösteriyor.
Osmanlıda Abin öldüğünde eşini kardeşi alır ama kardeşinin 4 karısı varken değil.
Bu konuda Cem ve Yılmazın yönlendirme yaptığını 4 eş olma mevzusuna bilerek parmak basmaya çalıştıklarını düşünüyorum.
Ayrıca kadının dışarda kapalı içerde erkeklerle raks ediyor halleri. Otelin kerhane gibi kullanılıyor olması. Hepsi bilinçli tarihi çarpıtlma çabalarıydı.
Türk binbaşı ve çavuşunu madem türke oynattın. Türk kadınını da türke oynatsaydılar. Rus ablamız türk rolünde çok başarısızdı.
Bir kere savaş filmi gibi lanse edilmeye çalışılıyor kesinlile bir savaş filmi değil.
Er ryan'ı kurtarmak bir savaş filmidir. 120 dk filmin 119 dakikasında silah patlıyor.
Bu filmde ise ilk 1,5-2 dakikalık türk cephesi sahnesi dışında Crowe'un çocuklarının öldüğü sahne var. toplamda 25-30 saniyelik bir sahne ve aynı sahne filmde 4-5 kere gösterildi. Aynı sahne aynı açıdan...
Filmin iki güzel yanı var
1- "Çanakkale geçilmez dottosunun kısmen yanlış olduğu. Çanakkaleden değil ama istanbuldan gayet güzel çanakkaleye geldiler.
2- Filmde türk - anzak cephelerine tarafsız bakılması. Ve yunan gavurunun iğrenç yüzünün gösteriliyor olmasıdır.
Filmin en kötü yönü ise tabiki masum ingilizler.
Sanırsın çanakkaleye saldıran onlar değil, anzakları oraya getiren onlar değil.
Senaryoda çok sıkıcıydı. Filmi izlerken en ufak bir merak hissetmedim. Şahadet getirerek ölen türk askerler dışında hiçbirşeye duygulanmadım. Komik sahne zaten yoktu.
Şahsıma göre başarılı bi film olmuş. izlenebilecek kıvamda. istanbul, çanakkale çevrelerinde geçmesi, çok yanlı bir bakış açısı olmaması ve en önemlisi gerçek bir olaydan esinlenerek çekilmesiyle izlenmeyi haketmiştir.
Beğendiğim film ama Russell crowe dan daha iyisini bekliyordum açıkçası. Dönemin osmanlısını gayet iyi yansıttığını düşünüyorum, Tabi bazı yanlışlar vardı bana göre ama çok rahatsız edici yanlış bir detay yoktu. Savaş sahneleri, özellikle yakın dövüş olan sahneler gerçekçi ve etkileyiciydi. Senaryoda, geçişlerde biraz sıkıntı vardı sanki ama anlayamadım açıkçası. Belki bir Türk olarak değil de yabancı olarak izleseydim anlardım. Çünkü film biraz milliyetçi damarımı kabarttı. Diğer şeyleri pek sikleyemedim. Ayrıca yunanları resmen barbar gibi göstermiş - ki öyleydiler - Russell reis.
Şu filmi yerin dibine sokanlara söyleyecek laf yok amk. Allahın yeni zelandalısı gelmiş, dönemi, savaşı gayet bizim gözümüzden anlatmış. Bari buna saygın olsun milyonlarca yabancı insan izleyecek şunu. Biz Türkler bile kendimizi bu kadar iyi tanıtamıyoruz. Neyse filme gidin bi katkınız olsun.
Garip filmi izledim, ama boş bir izleme gibi oldu, filmde anlayamadıgım bi eksiklik vardı.Film kendisini izlettiriyor ama ahım şahım değil pek yani butun arkadaşlarımıza resti çekip beklentimi yüksek tuttugum için mi böyle bilmiyorum.
fazla bir bekletiyle gittiğimden midir nedir biraz hayal kırıklığı olmadı değil. ama yine de son yıllarda çöplüğe dönen film piyasasında vasatın fersah fersah üzerinde bir film olmuş.
spoiler verip sülaleme küfrettirmek istemediğim için çok fazla satır başı vermek istemiyorum ama yunanlılara bir kez daha nefretle bakmama sebep olmuştur.
