türkçe'ye olağan şüpheliler olarak çevrilmiş, kevin spacey'in o hayranlık uyandıran oyunculuğu ile filmin sonunu bilseniz bile defalarca izlemenize sebebiyet veren, keyser söze kimdir? kudreti nedir ? sorularına cevap bulunabilecek en iyi yabancı filmlerden bir tanesi. en iyi film diyorum çünkü kendi kategorisinde daha iyisini izlemiş değilim. keyser söze'nin filmin son sahnesinde bi sigara yakışı var ki beni resmen orgazma geçirmiştir.
Az önce bitirdiğim filmdir. izlemeyenlere, şu Ramazan ayında zaman geçirmek isteyenlere her kimsen şiddetle tavsiye edilir. Hatta bu entryleri okumadan izlemeniz daha bir önem arz etmektedir. Çünkü maşallah adına çekilen film üst entrylerde deşifre olmuştur.*
tabi en başında, filmin en en başında tahmin ettim çünkü aralarında en garip olan oydu. dedim ulan kesin budur. ama sonra film akışında unuttum, tabi davranışlarıyla falan da onun olamayacağını düşündüm. daha sonra keaton'dır dedim* ve sorgulamadaki polis de keaton falan deyince bildiğimi düşündüm ama sonuç malumunuz.
bi de daha önce yazıldı mı bilmiyorum, şimdi arayamam*, kayzer söze çıkan adamın gerçek ismi bildiğiniz gibi kevin spacey.
"k"ayzer "s"öze, "k"evin "s"pacey.
sahneler itibariyle orta derece, senaryo -özellikle son 2 dakikası- itibariyle çok iyi olan filmdir. izleyiciyi ters köşeye yatırması fight club'ı hatırlatmaktadır. ayrıca oldukça kısa olan film izleyiciyi sıkmamaktadır.
ayrıca sonu belli diyenler, evet haklısınız ki tahminen izleyenlerin %20'si* anlamıştır keyser soze'nin kim olabileceğini ancak buna rağmen en sonunda bu şekilde heyecanla izlettiren bir film olması asıl başarısıdır bu filmin bana göre.
keyzer söze'nin kim oldugunu filmin ortalarında anladıgım filmdir.
fakat sonunu bildiğim halde izlediğim ender filmlerdendir kendisi, kevin spacey'in muazzam oyunculugu, rol içinde rol yaptıgı için daha da izlenesi kılar filmi.
izlediğim filmler arasında beni en fazla yoran filmdi. sabırla sonunu bekledim farklı bir sonla biter diye ama yanıldım. benzer filmleri izlediğimden olabilir, ilginç gelmedi. tavsiye eder miyim, etmem.
Eğer bu filmi izleyeceksiniz ve sans eseri ilk okudugunuz entry buysa hemen defolun gidin buradan. Gözünüz birşeye çarpar sonra kahrolsunuz. Filmden sonra mesaj yoluyla anlatabilirim nasıl kahroldugumu ama Allahinizi seviyorsaniz herseyi kapatip su filmi izleyin.
Giriş normal, gelişme çok güzel, sonuç mükemmel. Son anlarıyla titreten ve ağzı bol bol açık bırakan bir film.. Tabii finalini tahmin etmeme rağmen beni tatmin etmeyi başardı. Böyle bir konunun üzerine çok iyi bir kurgu serpilmiş. Öyle anlar da öyle ters köşeler, yanıltmacalar var ki filmi çok zevkli hale getiriyor. Hele ki Kevin Spacey yok mu.. Se7en da ki psikopatlığını çıkarın koyun bu filme. Yine aynı soğukkanlı müthiş bir oyunculuk. Filme daha da bağlıyor adamı.
Diğer aynı tarzda olan veya olmaya çalışan filmlerden farkı ise seyirciyi yanıltmak için hemen hiçbir oyuna gitmemiş ve seyirciyi aptal yerine koymaya çalışmamış olmasıdır. Burada kullanılan aptal yerine koymak terimi önce katilin kim olduğuna dair verilen ipuçlarını tamamıyla bir karaktere yönlendirip, ondan sonra başka birisinin katil olduğunu göstermekle sınırlı değildir. Daha çok yapımcıların yaptığı seyirciyi yanlış yönlendiren görsel oyunlardır. Bahsi geçen oyunlar şöyle örneklenebilir; polisiye bir filmde öncelikle cinayet işlenmeden seyircinin katil sanmalarını istedikleri karaktere bıçak biletilir. Cinayet esnasında katilin yüzü kesinlikle gösterilmez ya da siluet şeklinde gösterilir. Sonra da, yönetmenin isteğine bağlı olarak, cinayetten sonra farklı bir karede aynı karaktere kanlı elleri yıkatılır. Katil tabii ki bu şahıs değildir. Bıçağı ekmek kesmek için bilemiş olup ellerini bahçe işi yaparken parmağını kestiği için yıkamaktadır. Velhasıl tamamıyla seyircinin fesatlığıdır. Halbuki yönetmen bunu göstermese seyirci hiç bir şey kaybetmeyecektir normalde. Kısacası 1995 yapımı alanının en iyilerinden.