fragmandan sonra ben de inanılmaz merak uyandıran filmdi.
dün izledim nihayet.
lakin öyle bir son yakışmamış yahu.
filmin sonundan ziyade, biraz fantastik buldum. gelişme kısmına kadar gayet heyecanlandırıyor gerçekten fakat, film bittiğinde '' aa bitti '' bu muydu diyorsunuz !
hayal kırıklığı yaşamanız muhtemel olan filmlerden, zira ne büyük hevesle izlemiştim.
sonra aklınızda takılı kalan birçok soru işareti var.
kurt adama ne oldu peki ? film bitiyor fakat siz ee bundan sonrası diye düşünmeye başlıyorsunuz.
öyle bir film.
edward yine çok çekiciydi...*
twilight serisinin ikinci filmi. beyaz suratlı vampirler dışında kurtadamların da yer aldığı, zaten daha çok jacob* için izlenesi, eh demekle yetindiğim film.
taşşak geçecek film arıyorduk arkadaşlarla. evet böle fantezilerimiz var, sıkıldığımız zaman, ''sinemada ne var hacı'', ''hadi gidelim de azcık gülelim mına koyim'' diyoruz bazen. baktık afişlere, en iyi bu filmde güleceğimize karar verdik, filmden çıkınca da yanılmadığımızı anladık, sağlam güldük allah için. hayır filmde çok gülünecek sahne olduğu için değil. hemen hemen her sahnede, o sahneyi de içine alan farklı sahneler hayal ettik, senaristin kurgusunu aldık, çok çok farklı diyarlara taşıdık. gülmek için sanat yaptık resmen..
aga öncelikle bu filmi ciddi ciddi izleyip etkilenen bünyenin ben amına koyim afedersin. bu filmin bütçesini bana ver, efektleri de alayım, daha iyi film yapmazsam tek başıma şerefsizim. hem yönetmeni, hem senaristi, hem ışıkçısı, herşeyi olurum filmin, ve yemin ediyorum daha iyisini yaparım.
ana tema çok basit bikere. vampirle kurt arasında kalan bi hatun. hatunun gönlü vampirde orası belli. ama sırf muhabbet olsun diye kurtla hatunu azcık oynaştırıp, azcık etkileştirip, kurtla vampiri karşı karşıya getirme basitliği içersinde olayın ceryan etmesi, hangi kalite standartlarına sokar filmi acep? bu pek özgün senaryo, bu şahane romantizm, bu ikilem, bu melankolimidir bizleri etkilemesi gereken? hassstırella be abi, fatih ürek filmi yüzeyselliğinde bir yapıma kıçımla gülmeyim de nabayım?
15 yaş ortalasına sahip küçük emo kızların göklere çıkardığı her film, her şarkıcı ve ya her hede gibi saçmaydı. boktandı.
başka bir boyutta yaşıyormuşçasına bana upuzun gelen o göt kadar zaman diliminde dünyanın en itici yaratığı olan edward denen o gerzek karakterin, bella denen o malın ve jacop denen o sevimli şeyin (eheh) saçma sapan aşk oyunlarını izlemek zorunda kaldım ulan.
ben bu çocuk bu kızı sömürür de biraz ilgimi çeker diye düşünürken bunlar öpüşemeden edward denen ittirik geldi.
aşk aşk değil, seks seks değil, vampir vampir değil ne biçim film lan bu.
edit: ayrıca edward ın tokat domates bahçelerinde koşar gibi halleri neydi lan öyle. ahahjash.
geneli itibariyle çok çok beğendiğim ama senaryodaki bir kaç eksikliğe sinir olduğum film.
--spoiler--
şöyle ki okurken beni bam telimden vuran "mutlu ol" kısmı yoktu.ayrıca Alice'in Edward'ı kurtarmaya giderken Jasper'a yalan söyleyip atlatması da yoktu.Dördüncü filmde Alice'in gidiş nedenini Bella nasıl anlamlandıracak merak ediyorum doğrusu.Bunlar küçük ama akılda kalıcı ve düğüm olaylar bence.
--spoiler--
beklenmedik anlarda güldüren filmdir.
--spoiler--
bella için cullen'ların evinde düzenlenen doğum günü partisinde sakar kızımız kağıt ile elini kestikten sonra kanı gören jasper hayvanı kendini kaybedip bella'ya saldırmaya çalışır ve edward bellayı göğüslerinden iterek birkaç metre ötedeki duvara yapıştırır.jasper'i da carlisle, emmet ve alice güçlükle sakinleştirir.
--spoiler--
vampirin biri insan olan sevgilisini diğer vampirden korumak için itmek sureti ile duvara yapıştırıyor ki ne yapıştırmak. neredeyse öldürecek kızı. tabi suç saf bella'nın insan mı kalmadı kardeşim forks'ta, gittin vampirin birine, adamı korurken yapıştırırlar duvara..
filmi izlemedim. izlemeyeceğim. yurdumdaki özenti dişi kitlesine yeni bir isim sunmaktan başka birşey yaptığını da zannetmiyorum.
1997 - jack aşkıaaaam.*
2001 - legolas aşkıaaaam.
2003 - legolas devam.
2005 - sawyer aşkıaaam.
2008 - edward aşkıaaam.
2009 - alexander aşkıaaam.*
2010 - jacob aşkıaaam. *soon*
hani bugün nerde o legolas fotoğraflarına sarılıp uyuyanlar? sawyer'ın hastasıyım diyenler? geçen sene facebook'ta profiline "aşkımmm" diye albüm açıp içini edward ile dolduranlar? telefonları fairytale çalanlar? onlar demode oldu gayrı değil mi? sizin sadakatiniz yalan, sizin matematiğiniz yalan. üstelik bi partı* iki kere yapıyosunuz. size puanım 2.
kız arkadaşımın zoruyla gitmek zorunda kaldığım film. ayıp olmasın diye birinci filmini bir gece önceden bulup izledim. ilk filminden çok daha kötü bir film olmuştu. aksiyon yok denecek kadar azdı, ilk filmi iyiki izlemişim, pek bir şey anlamazlar ilk filmi izlemeden gidenler. bu yüzden puanım 2... * (bkz: bu yüzden puanım x)
Gıcık filmdir vesselam. O kız yok mu başroldeki. Ne adi ne nankör bir kız öyle ? Ulan dağın başında elin vampiri yiyecekti senide kalktı o beğenmediğin kurtlar kurtardı seni. Hadi onu geçtim sırf senin o vampir aşkını görebilmek için yaptığın adrenalin çılgınlıklarına ne demeli ha zilli kızım ? Beni alakadar etmez istersen Eyfel kulesinin üstünden at kendini ama sırf motorla heyecan yaşayacam diye gidip kendi halinde takılan elin garibanının kanına neden giriyorsun ? Millet senin uşağın mı ? Sonra yok efendim senin yanında kendimi daha iyi hissediyorum, seninle birlikte kalmak istiyorum. Sonra çocuk kaçıp gidincede kıllık olsun diye peşinden gidiyorsun. Yav çocuk seni uyardı bak ben sinirlendimmi kötü olurum, tersim pistir oynama benle diye, sen hala yok ben seni yatıştırırım da senin çok iyi biri olduğunu söylerim. Yalancı seni ! Zaten gönlünün o vampirde olduğu belli yazık değil mi o çocuğa ? Zaten daha ilk filmden belli bu kızın vampir meraklısı olduğu yok benide dönüştürün nolur dönüştürün. Bu kadar soyundan utanmak, bu kadar vampir özentiliği görülmemiş be ! O seni büyüten anana babana yazık hiç düşünmüyorsun onlar ne yapar ne eder diye. Birde filmin sonlarına doğru o kurtun yüzüne baka baka ben vampiri seviyom ona zarar vereceksen önce bana zarar ver dedi ya içim yandı o kurt için. Yazık günah be oynadın çocuğun duygularıyla onca ümit verdin ama yine insaflı merhatmetliymiş bişey yapmadı çekti gitti garibim. Ben olacaktım yedi sülalesini yer bitirirdim o kızında vampirinde !
herşey bir yana, sırf bünyesinde muse'tan i belong to you gibi şukela bir soundtrack bulundurduğu için bile sevilip sayılması gereken film. twilight'taki supermassive black hole ve new moon'daki i belong to you'nun ardından, serinin 3. filminde de bir muse bekleriz artık.
bayramın 3.günü kuzenlerle yapacak bişey bulamadık "sinemaya gidelim" dedik. "kipa'da sinema açılmış oarayı deneyelim" dedi sivri zekanın biri. neyse gittik, biletlerimizi aldık, salona giriyorz ama kimse durdurup da "sizin biletiniz nerde arkadaş" demiyo. içimnden "allaaah milyonlarca filme kaçak girilir burda bee" nidaları atıyorum. tam yerimize oturcaktık ki adamın biri elinde beyaz ışıklı, acayip göz alan bi el feneriyle biletleri tek tek kontol edio. evet tüm salon gezip kontol etti. o feneri alıp götüne sokmamak için hiç bi sebep yoktu aslında. adam bütün biletleri kontrol ettikten sonra film başladı. "allaaah ses sistemi güzelmiş" filan diyorum yanımdaki kuzene. o kadar çoluk çocuk arasında kendimi yaşlı hissetmeme rağmen görmezlikten geldim bu durumu ve filme odaklandım. ama biraz ilerleyince kulğıma yandaki salonların sesi de geliyo, yalıtım berbat! nefes oynuyo yan tarafta galiba çünkü taramalı sesleri filan gelio. hay dedim amk, bu kadar şanssızlık olur. neyse bin bir zorluk altında filmi seyrettim ama pek bi tat alamadım açıkcası. ben bunun kitaplarını da okumuştum. gayet güzel aktarılmış, makyajlar filan güzel olmuş. italya sahnesi biraz az tutulmuş, jacob'la motor tamiri baya uzatılmış olmasına rağmen beklentimin üstünde bi filmdi. ha ben ergenmiyim? hayır. sadece centilmen erkek seviyorum o kadar.
serinin en iyisi! twilight filmini wampir gibi b movie motiflerini seven biri olarak hemen izlemiştim lakin film oldukça ortalamaydı, ne artı, ne eksi. the twilight saga new moon'a büyük şüpheyle gitmeme rağmen, ilk filmden çok daha olmuş diyebileceğim bir film oldu. jacob'u karakter olarak ilk filmde çok itici bulan ben, bella'nın jacob ta karar kılmasını diledim film boyunca, bir nevi jacop la özdeşleştim. edward'a daha bir kıl oldum ama bir dakika, edward'ı anladım ben! hayatı , tutunacak biri olmadığı zaman, sevecek biri bulunamadığı zaman, 150 yaşına kadar yaşamak anlamsız gelmişti ona. efektler gayet güzeldi, yönetmen aksiyon sahnelerini; özellikle ormanda geçen kovalamacayı oldukça başarılı bir şekilde kotarmıştı ve kullanılan kadrajlar, müzikler oldukça keyifli bir uyum yaratmıştı. bir erkek gözünden yorumlayacaksam bella gerçekten çok güzeldi, Kristen Stewart'dan bile güzel! yer yer oyunculuklar sırıttı, ilk yarı daha derli toplu olabilirdi, bazı sahneler kitapta güzel dursa da, filmde duruşu komikti ama artıları eksilerle aynı hanede topladığımızda kesinlikle iyi bir film the twilight saga new moon. üçüncüyü de merakla bekliyorum şimdi, filmin imdb oylamasında ise filmin fanlarının filmi beğenmeyenlere gereksiz saldırılarda bulunması ve filmi tüm zamanların en iyi filmi ilan etmelerine karşı olan bir egemen tavır olarak görüyorum, lakin umrumda da değil, ben filmi tarafsız gözle izledim ve beğendim, karar size kalmış. 10/7
çok heveslenip sevgili ile gidlir.
oturup beklenilir, film başlar, iki götveren vampir koşar zıplar, kurt ile cebelleşir.
bir anda türk filmi gibi yanyana çayırlarda koşarlar edvırd ile bella.
sonra ''evlen lan benle'' der evırd kişisi, ve pat! film biter.
ayrıca ne çirkin bir vücudu vardır edvırd insanının. diğer kurt çocuk daha karizmadır.
filmde öpüşme bile yoktur son dakika olur gibi olur.
öpüşmesiz film mi olur?