the twilight saga nın son filmidir, ilk filminden sonra beklenenleri veremeyen 2. 3. ve 4. filmlerinde, 2. partı olan breaking dawn izleyicileri tatmin edebilecek mi acep?
bu seriden nefret edenler listesinin en başında yer almama rağmen objektif bakmaya karar verdim ama gel de sen bak. milyon dolarları cup cup ceplerine indiriyorlar ama final için yapmış oldukları sikindirik afişe 2 kuruş para harcamıyorlar. bu ibretlik rezaleti hepinizin önüne sunuyorum.
izlenilesi bir film değildir. ikinci bölümde yer alan bir sahne dışında ilgi çeken ya da vay be dedirten herhangi bir durum söz konusu değil. kitabı okuyanlar için film eziyete bile dönüşebilir.
filmi izleyen ergenler filmi eğlenceli hale getirmiştir.
-edward: bu bizim yatağımız bella
-bella: vampirlerin uyumaya ihtiyacı yok ki.
-edward: uyumak için değil
der kızı öper. grup halinde gelen ergenler aynı anda ve 5 saniye geç olarak,espiriye uyanırlar ve koparlar. salon da onlara.
soundtrack'i şöyledir:
Passion Pit - "Where I Come From"
Ellie Goulding - "Bittersweet"
Green Day - "The Forgotten"
Feist - "Fire in the Water"
The Boom Circuits - "Everything and Nothing"
St. Vincent - "The Antidote"
POP ETC - "Speak Up"
Iko - "Heart of Stone"
A Boy and His Kite - "Cover Your Tracks"
James Vincent McMorrow - "Ghosts"
Paul McDonald & Nikki Reed - "All I've Ever Needed"
Reeve Carney - "New For You"
Christina Perri - "A Thousand Years (Part 2)"
Carter Burwell - "Plus Que Ma Propre Vie"
edit: müzikleri, filmlerinden çok çok güzel olan hede.
ikinci yarıdaki malum sahneye salonca ana şaka gibi dediğimiz filmdir. Genel itibariyle sarsıcı, şaşırtıcı bir olay yoktu ama seriyi sevenler için keyifli.
seride cullenların yatak odası sahnesiyle başlayıp çiçek bahçesi ile bitirme geleneği bozulmamış. jacob efendi anasına bak kızına al taktiğini uygulayıp reneesme yi kendine bağlamış. tam kafaların havada uçuştuğu film tanımını yapacakken alice in volturelerin liderine ileride "olacaklar budur geri çekilin lan" gösterisi ortaya çıkması filmin sürprizlerle dolu olduğu gerçeğini gösterdi. bu arada klanlar ile volturilerin savaştığı alanı 2012 filmine atıfta bulunurcasına ortadan ikiye ayıran karakter ve bizim cicişlere benzeyen ve birinin elektrik ürettiği karakterlerde ilgi çekiciydi.
serinin son filmiymiş. bırak şimdi seriyi sonunu falan da çok siktiriboktan film amk.
kız arkadaşın bitmek tükenmek bilmeyen ısrarları üzerine zorla beni götürdüğü film. hayır kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez misali hadi gidelim amk dedim. keşke daha fazla nazlansaymışım.
hayır anlamıyorum ergen veya ergenliği burun farkıyla geçmiş kızlar ne anlıyor bu alacakaranlık kuşağından onu anlayayım diye de gireyim dedim. girmez olaydım panpalar.
buradan sonrası film için bilgi içerir;
--spoiler--
öpüşme sahneleri, sevişme sahneleri ve yiyişme sahneleriyle benden geçer not aldı da. babacım aşk filmine mi geldik yoksa fantastik mi bilim kurgu mu ne idüğü belirsiz hepsinden bir tutam. serinin 4. filmiymiş.
Savaş sahnesinde hafiften gaza geldim itiraf etmem gerek. benim de çıkıp birilerinin kafasını koparasım geldi. o kadar çok kafa koptu ki. yanımda beni bu filme soktuğu için kızın kafayı da koparacaktım sinirden.
Savaş sahneleri dışında kayda değer bir şey izleyememişken bir de inception çakması yapmazlar mı? bu ne amk oyun içinde oyun der gibi. meğer her şey rüyaymış. kandırmış ipneler.
--spoiler--
Al bu da başka tanım. izlemeyin amk. sırf kız istedi bile gitmeyin. o kızı değiştirin olmamış o.*
filmin ilk yarısı durgun fakat beni sıkmadı ki serinin hayranı da değilim. diğer filmleri izledim bunuda izliyim bari diyerek arkadaşların peşine takıldım, gittim, izledim.
--spoiler--
fakat efektler biraz tırt olmuş sanki... bella ile edward' ın ormanda süper hızda konuştukları sahne çok basit gözüküyordu görsel olarak, kalitesiz bir görüntü vardı bence. ki alacakaranlık serilerinde genel olarak bu sorun vardı hep.
ilk defa bu filmde vampirlerimizi bu kadar fiziksel güç harcarken görüyoruz ve aslında ne kadar kuvvetli olduklarının farkına varıyoruz. mesela ben alice' in bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. yani hep emmet, edward ve jasper güçlü olarak göze sokulan karakterlerdi fakat alice' in aro' yu bir tekmesiyle havalara uçurması gerçekten hoşuma gitti. bebeği bu kadar sahiplenip seven rosalie' nin bebeğin* öldürülme durumu karşısında bir kaç düzgün dövüş sahnesi olmasını bekledim ama göremedim malesef. birde reneesme' nin bebeklik halleri bilindiği üzere efekt ile yapıldı benjamin button hesabı ama efekt olduğu o kadar belliydiki yani benjamin button örneği varken çok göze battı bu durum. kısacası bu film ve önceki filmler efekt bakımından biraz zayıf...
malum hayali savaş sahnesinde jane' in kalkan yüzünden gücü işlemez hale gelince kaçmaya çalışması fakat öldürülmesi çok hoşuma gitti. yüzyıllardır sen bir bakışınla milleti alt edersen hiç fiziksel gücünü kullanmazsan dövüşemeden, direnmene fırsat bile vermeden böyle kafanı, kolunu kopartırlar.
--spoiler--
genel olarak güzel bir filmdi, şahane değildi ama pişmanda olmaz bence insan izlediğine.
--spoiler--
spoiler olabilir belki olmaz ama belkide olur belli olmaz
--spoiler--
aklıma geldi hemen yazıyım. öyle birşey olduki şoka girdim... hediye paketlerinin olduğu, hediyelerin alınıp, verildiği bir sahnede bella' nın babası ''present time'' diye bağırdı ve bu present time ''şimdiki zaman'' diye çevrilmiş... çeviren arkadaş hiçmi düşünmedi bu ne alaka şimdi diye... bu filmler kontrol edilmeden mi vizyona sokuluyor. hiç bir yetkili bunu fark edemedi mi? dersleri boktan olan ingiliz edebiyatı öğrencisi olan ben bile bunu fark ediyorsam, paraları cebine indiren çevirmen arkadaş bunu nasıl fark edemiyor... şaşırtıcı
beğenerek takip edenler için güzel bir final olan seridir.
--spoiler--
filmin en üzücü kısmı carlisle'ın kafasının koptuğu andır. eller yumruk olmuş sıkılmıştır. carlisle'a bunu yapanı sağ komayız derken jasper'la hepten sarsılırız. nefesler tutulmuş sahnenin devamı izlerken alice'in sakin yüzüyle rahatlarız.
--spoiler--
-filmin en iyi yanı küçük nessie'nin şirinliği ve güzelliğiydi. accayip şirin olmuş. nereden bulmuşlarsa tebrikler. kız da sırf bakışlarıyla oynamış o yaşta. bravo!
-vampirler bu kadar güçlü gösterilmemişti diğer filmlerde. burada her vampir x-men'den fırlamış gibi. elementleri kontrol eden mi dersin, duyularını etkisiz hale getiren mi dersin...
-donuk suratlı yeni vampirimiz bella, yine sinir etse de filmin başında jacob'ı patakladığı sahnede epey güldürdü.
-filmin sonundaki hayali savaş sahnesi ise gayet güzeldi. canım alice'imin aro'ya gömçürdüğü bruce lee tekmesi süperdi mesela. aro'yu bildiğin marsa gönderdi kız.
bizimkilerin, güzeller güzeli dakota fanning'nin oynadığı jane'i gebertmesi, jane'nin bella'nın kalkanı sebebiyle gücünün işe yaramadığı gördükten sonra tıpışmaya çalışması, edward ve bella'nın aro'yu öldürdükten sonra bunun alice tarafından aro'ya yapılan bir öngösterim olduğu görmemiz de savaş sahnesindeki diğer güzelliklerdi.
-filmin en şok edici sahnesi ise carisle'nin ölümüydü. epey üzdü ama filmin sonunda milletçe rahatladık tabi.
-jacob nessie esprisiyle epey güldürdü. adam vampirlerle alay etmekten vazgeçmiyor.
serinin en gereksiz filmidir, verdiğim paraya bile üzülmedim boşa geçen 130 dk'ma üzüldüğüm kadar.
senaristler kasım kasım kasılmışlar ortaya bişey çıkaralım diye lakin booomboş bir filmdi
--spoiler--
içinde ki tek hareketli sahnenin aslında gerçek bir olay değil, sadece alice'in öngörüsü olduğunu gösterdiklerinde salonun yarısı küfretmiş, yarısı ekrana patlamış mısırlarını fırlatıp salonu terketmiştir.
--spoiler--
bir tek bizim salon mu bu kadar beğenmedi acaba diye düşündüm şimdi entry'leri okuyunca.
tavsiyem: zaman öldürmek için bile gitmeyin efendim. para çarpma ayağına bildiğin kafa bulmuşlar izleyiciyle.
