trevanian'ın en güzel romanı. katya paul'e sıradanlığını anlatırken "You are not a beautiful and unique snowflake. You are the same decaying organic matter as everyone else, and we are all part of the same compost pile." diyen tyler durden repliğinin tam da bu kitaptan geldiğine inanıyorum şimdi.
insan böyle kitaplar okuduğunda, insana olan hayranlığı artıyor bir süre.
tam anlamıyla sarsıcı ,son kelimeyi okuyup hazmettiğinizde ,ihtimal ki etrafınıza birkaç dakika şapşalca bakmanıza sebep olacak muhteşem Trevanian romanı.
trevanian' ın, bask bölgesinin doğa örtüsünü gözler önüne serdiği, şirin bir bask kasabasında doktorluk yapan bir adamın, kasabanın dışında bahçeli ve hoş bir eve taşınmış olan katya ve ailesiyle kurduğu ilişkiyi anlatan yapıtı.
final, kırsalın tüm gizlerini içinde ustalıkla saklamasına derin bir vurgu yapmaktadır.
yine diğerleri gibi çok sürükleyici bir trevanian kitabıdır.insan psikolojisinde derin analizler yapılır.sonlarına yaklaştıkça yiyecek tırnak kalmaz..gözler şişer ve kızarır..
aslında kitabın her sayfası birer puzzle parçası.sonunda hepsi öyle bir birleşiyor ki kendinizi küfür ederken buluyorsunuz bir anda.
paul un montjean'a söylediği şu sözler çok ilgimi çekmişti;
"zevklerim var ama istahlarim yok,
gülüyorum ama pek seyrek gülümsüyorum,
beklentilerim var ama umutlarım yok,
esprilerim var ama mizahim yok,
cok atagim ama hic cesaretim yok,
acik sozluyum ama ictenligim yok.
cekiciligi guzellige tercih ederim,
rahatligi da yararliliga tercih ederim.
güzel kurulmus bir cumle bence anlamli bir cumleden daha iyidir.
herseyde yapayligi tercih ederim."
çok etkileyici ve şaşırtıcı bir son... şok bi son... klasik aşk romanı gibi başlayıp, sonra diyaloglarla farklılığını hissettirmişti... heyecandan son sayfaları aralıklarla okudum... genelde heyecandan bir solukta okunup bitirilir ya bende tam tersi oldu, bir sayfa okudum, hemen bitmesin diye gittim bir şeftali yedim döndüm 2 sayfa daha okudum, inanamadım bir süre düşündüm, devam ettim okumaya... bazı yerlerde cidden içim ürperdi... işte böyle birşey....
kitabı dikkatle okuduğunuza, hikayeyi anlatmaya başlamadan önce, katya'yı hiç öpmediğini söyler kahraman, ama ilerleyen bölümlerde görürüz ki iki defa öpüşmüşlerdir. * ayrıca yine dikkatle okuyan ve tahmin yeteneği gelişmiş kişiler, kitabın sonunu az çok tahmin etmişlerdir, çevresinden duyduğu o abartılı tepkileri verememiş, yine de kendilerinde bir eksiklik hissetmemişlerdir. ara ara geçen anlamlı dialoglar ve çoğunluğun şaşırdığı son dışında, normal sayılabilecek bir kitap.
sağ gösterip sol vurması ve her şeyi hem basit hem de komplike anlatabilmesiyle trevanian'ın ustalığını gözler önüne seren harika bir roman. karakterlerinin bir zamanlar, bir yerlerde yaşayan insanlar olduğu ortaya çıkarsa hiç şaşırmam. öylesine inandırıcı ki kişilik örgüleri... birine beni ağlattığı için hayran olabileceğime inanmazdım bu kitabı okumadan önce. imalarla, kelime oyunlarıyla esir edercesine, bir solukta okunuyor ama bitmiyor. içinizde bir yerlerde yankılanıp duruyor gölgesi...
Güzel bir filmin enteresan bitişinden sonra bir süre tv karşısında boş gözlerle bakmaya devam edersiniz ya işte bu kitap bitincede aynı şekle dönüyorsunuz. bu sefer boş gözlerle tv ye değil kitaba bakıyor oluyorsunuz tek fark bu.
bütün trevanian kitaplarını alıp okuma isteği uyandıran; başlandı mı ara vermenin can sıkıcı olduğu, bittikten sonra uzun süre zihni meşgul eden; şiddetle tavsiye ettiğim roman. içinde çok güzel cümleler barındırır, kısa ve öz.
zihni alt üst eden bir sonu vardır.
kitabi okumaya baslamadan once hakkinda okudugum yorumlar nedeniyle, basladigimda istahla sonununa ulasmaya calistigim kitap.
zira ne varsa son 20-30 sayfadadir diyenler coktu. oyle bi motive edilmitim ki felaket bi $oka ugrayacagim konusunda ne yazik ki berbat bi heyecansizlikla bitirdim kitabi. bana ask konusunda muthis bi yurek acisi tattiracagini ummustum oysa.
eminim ki doktor bu finale o kadar yikilmamistir. en azindan hayatinin geri kalan kisminin buyuk diliminde.
ben yazarin yerinde olsaydim kesinlikle katya yi hayatta birakip, doktora cok daha fazla aci cektirirdim. zira ölüm askin acisini azaltir.
kitabı okumamın sebebi bazı cümlelerini daha önce bloglardan okumus olmamdı,tam bana göre bir kitap dedim.
kendisini iki gün icinde azimle okudum.akıcı üslubundan etkilendim.daha cok etkilendigim sözler de paul karakterine aitti.sonu bekledigim kadar sürpriz olmadı.ama trevanian, kitabın sonunu saklamıyor zaten,nitekim sona giden yolu da gayet net göstermis.sırf sonu icin okunacak bir kitap degil,icinde büyük sözler var büyük lokmalardan cok.artı bir yara var bu kitapta gerisi kitabın gizemini etkileyebilecegi icin yazmasam daha iyi olur.tavsiye ederim .
--spoiler--
ben de aşık olmuşken katya'ya "nasıl olur hüleaayn" diye bağırmama sebep bir finali barındırmakta. hayır insan okurken aşık oluyor katya'ya, montjean nasıl olur da o hazin sonu basit cümlelerle bitirir?
--spoiler--
--spoiler--
kitabın sonu dehşet vericidir. katya ,montjean ona sarıldığında tecavüze uğradığı an zihninde canlanır ve onun sarılmasından bir haz duyar. tecavüze uğradığı zaman da haz duyduğunu zanneder ve tüm suçu kendine atar. o sarılmada ruhunun kirlendiğini hisseder. ve farkında olmasa bile bir tiksinti duymaktadır. bu tiksinti onu montjean ı vurmaya iter.tüm bunlar hep bilinçaltında kalmış olaylardır.tiksinti duyması vs.. ve montjean a silahla ateş eder.
bilindiği üzere katya çift ruhlu bir kızdır ve sürekli neden ben erkek olan değilim diye yakınır. eğer erkek olmasaydı tecavüze uğramayacağını düşünür. bu nedenle ikiz kardeşine karşı içinde bir haset vardır. hikayeye geri dönersek;
katya montjean ı vurduktan sonra hemen diğer kişiliğine bürünür. kız olmadığını, aslında erkek olan kardeşin kendi olduğuna kendini inandırır. ve iki tane aynı kişiden olamayacağı düşüncesi ile kardeşini de öldürür ve onun kıyafetlerini giyer. artık kendince katya erkek kardeşi olmuştur ve o tiksinme duygusundan bir nebze olsun sıyrıldığını düşünmektedir. en sonunda ise kendini de öldürür. erkek kardeşinin kıyafetleri içinde ölü olarak yatmaktadır.
gelelim işin ince kısmına; neden montjean katya kendini öldürürken ona engel olmamıştır. çünkü kitabın başında montjean ın önceden psikyatr olarak da çalıştığı yazmaktadır. çalıştığı sırada hastanede tecavüze uğramış bir kız bulunmaktadır ve kimsenin ona tekrar tecavüz etmemesi için kendi dışkısını her tarafına sürmektedir. montjean kızla konuşur ve ona güvence verir kimsenin bir daha ona dokunmayacağına dair. kız iyileşir eski haline döner dediğimiz sırada tekrar hastanede çalışan hademe tarafından tecavüze uğrar ve bir daha eski haline dönemez. montjean şöyle düşünür; eğer katya nın ölmesine izin vermezse onu bir hastaneye yatırıp tedavi edecektir. fakat diğer kızda olduğu gibi katya da tecavüze uğrayacaktır. tek başına bunlarla başa çıkamayacağını düşünür ve ölmesinin katya için daha iyi olacağını düşünür.
en muhtesem trevanian eserlerinden biri olmakla beraber insanı o süreklilige hapseden ve bitiminde de yüzde eblek ifadelere sebebiyet veren roman. katya'nın sürekli beyaz elbiseler içinde olması bile düşünülerek olusturulan detaylardan bir kacıdır.
finalinden etkilenerek geceleri tek bedende iki farklı karakterin konuşmalarına ev sahipliği yapmama neden olan kitaptır. eğer finaldeki zihnin işleyişi gerçek hayata uyarlanıp uygulanabilirse kendi yaşayışımız ile karşımızdakinin buna getirdiği yorumu biraraya getirip harmanlayabilir, çelişkiler karşısında da karar vermekte bu yola başvurabiliriz..
(bkz: eğitici öğretici kitaplar)