13 yaşındaki soroya, değişik suçlardan sabıkalı 20 yaşındaki ali ile evlendirilir. 23 yıl evli kalırlar. eşi, 14 yaşındaki bir kız çocuğuyla evlenebilmek için iftiralarla boşanmaya zorlar soraya'yı. 4 çocuğu vardır, ikisi kızdır. kızları kendi yaşadıklarını yaşamasın diye onların geleceği için para biriktirmek ister. eşinden boşanmayı reddeder, bu reddin karşılığında eşinin türlü eziyetlerine katlanır. ali'ye göre bu dünya sadece erkeklere aittir, iftiralarla oğullarını da annelerinden nefret ettirir. şeriatın hüküm sürdüğü ülkede, zina ile suçlanan soraya recm cezasına çarptırılır. 1986'da da taşlanarak öldürülür.
filmi izledikten hemen sonra ne kadar kısa olduğu yönünde saçma bir izlenime kapılmak mümkün, aynı isimli romandan alıntılanarak çekilen filmi izlerken kısa ve değersiz olanın insan hayatı olduğunu anlamak ise kaçınılmaz.
şeriat yanlısı insanlar izleseydi, tüh keşke bir taş da ben atabilseydim, ya da kardeşim o çukur o kadar acemice kazılır mı? işi bilmiyorlarki ah ben orda olacaktımki! falan gibi tepkiler verirlerdi sanırım. şeriat ülkelerinde artık çok sıradan, günlük, rutin bir eğlence haline gelen recmin, insanın içine işleyecek derecede derin aktarıldığı bir film. filmi izleyip insanlığından utanan insanlar zaten normal olan insanlar, anormal insanlar utanmayacağı için, haliyle film amacına pek ulaşmıyor. ancak bizler salya sümük ağlıyoruz, elimizden birşey gelmediği için kendimizi yırtınıyoruz ama herşey aynı şekilde devam ediyor ve daha bilmediğimiz nice süreyya lar katlediliyor, katledilecek. keşke bütün insanlar, gerçekten iyi birer insan olabilse, batıl kavramlar yerine, insan olmanın gerektirdiği gibi davranabilse, diye içten içe bana bir kez daha yalvartan bir film.
Amerikan destekli propaganda filmi. bir ara ırak'a karşı da çıkarıyorlardı böyle filmler, sonra amerika oraya demokrasi getirdi. yarın öbür gün iran'da bu zulme dur demek içinde gider demokrasi getirir.
Siz hala uyuyun sonra sıra bize gelir. bizimle ilgili filmler çıkar. Bizde hatalarımızı anlarız sonra amerika bizede demokrasi getirir. işin tuhaf anı zırt pırt milleti amerikan yardakçılığı ile suçlayan yurdum kemalistlerinin, bu "amerikan" filmine balıklama atlaması.
Amerika'yı da tebrik etmek lazım, iyi kırdırıyor milleti kendi inançlarıyla. Halen gece yarisi ekspresi filminin gerçek olduğunu zanneden müslüman ülkeleri mevcut. Tıpkı bu filmin gerçek olduğunu zanneden üstün zekalılar gibi.
--spoiler--
zehra: korkuyor musun?
soraya: ölmekten mi? hayır. bilmiyorum, taşlanarak ölmek acı verici olmalı...
--spoiler--
--spoiler--
zehra: ali, yeter! medeni insanlar gibi konuşacağız evimde!
ali: biz medeni değil miyiz kadın?!
zehra: sokağın ortasında eşini dövmekle medeni olunmaz!
--spoiler--
ne kadar acı... barış ve sevginin dini olan islamiyeti işte böyle bağnaz yönetimlerle nasıl da geriliğin,
sübyancılığın, cehaletin dini haline geldiğini ve hala da böyle devam ettiğini anlatıyor film.
işin daha da acı olan kısmı ise bunun gerçek olması.
erkek egemen toplum, eşitliğin "e"sinin olmadığı bir köy ve islamı kendine yontan yöneticiler.
sonucunda ise kendi babası hatta kendi oğulları tarafından hiç bir suçu olmamasına karşın taşlanan bir kadın...
en ekileyici karelerinden birisi ise,
süreyyanın kara çarşafının altından bembeyaz bir elbiseyle çıkması bu kadar dramatik bir sahne olamaz,
gerçekten çok iyi hazırlanmış sahneleri var..
insanı ekileyip iz bırakacak cinsten..
izleyin, izlettirin arkadaşlar...
Başından sonuna kadar Ali ve etrafındaki 'Allah' diyen Allahsız adamlara söverek geçirdiğim film.
Sadece kendi çıkarları için karısından kurtulmak isteyen hayvanın onun adını lekeleyerek ve başkalarına yalancı şahitlik yaptırarak 'Allah için'!, attıkları her taş ile kadının günahlarını temizlemeye ve kendi haysiyetlerini yeniden kazanmaya inanan zihniyetsiz zihniyetlerin hala yaşadıklarını düşündükçe ürperdi içim.
gün itibari ile koskoca sinema salonunda 4 kişiye oynamış olan filmdir.böylesine etkileyici bir film çok daha fazla kişiye ulaşmalıydı. herşeyi bi kenara bırakıp bunların gerçek olduğunu düşündüğünüzde insan denen hayvanların ihtirasları uğruna dini nasıl alet edebildiklerini görüp insanlığınızdan utanabilirsiniz.
hayâl gücü yüksek, ilginç bir film demek isterdim!
lakin öyle değil, gerçek bir hikayenin bize sunduğu senaryo.
iran'ın 1986 yıllarında geçiyor bu film, iftira atan bir koca, iftiraya maruz kalan bir kadın!
ve taşlanarak ölüm cezasına çarptırılan o kadın!
sahneler o kadar gerçekçi ki, soraya(süreyya)'ya atılan her taş sanki size atılıyor.
sinema salonunda ki tüm bayanların ağlaması buna işaret!
gerçek soraya'yı da filmin sonunda gösteriyorlar.
hakikaten izlenilmesi gereken bir film.
hayretle izleyeceğiniz bir film;
soraya'yı taşlamak.
ne istediniz soraya'dan? sadece nafaka vermemek için neden iftira attınız namuslu genç bir kadına. neden bütün mahalle bir olup da taşladınız soraya'yı?. kendi mi istedi kadın olmayı soraya? o çok inandığınız, uğruna günahsız bir kadını öldürdüğünüz rabbiniz yaratmadı mı soraya'yı. bilmez misiniz ey insanlık insanlara iftira atanların cennette yeri olmadığını. bütün bunları din kisvesi adı altında yapınca içiniz daha mı rahat olacak. bakın sınırımızda neler oluyor çok değil birkaç km ötemizde. irana gidemezseniz sinemaya gidin. bakın ananız, bacınız, sevgiliniz olan kadınların neler çektiğini. sonra da oturun M. kemal'e şükredin. eğer o olmasaydı biz de onlar gibi olacaktık. ey güzel ülkemi irana çevirmek isteyen erkekler ve kadınlar, gidin o filme de görün bakalım gerçekten şeriat neymiş. gerçekten türbana girmek neymiş. eğer illaki recm edilmek, 2. sınıf vatandaş muamelesi görmek istersiniz buyrun gidin irana. güzel ülkemi cumhuriyete bırakın. M. kemal'e de laf etmeyi bırakın artık.
nefes almadan izledim denilecek filmlerden değil hatta sıkılabilirsiniz ama böyle olayların gerçekte yaşandığını zaten biliyorsunuz ve inanın filmi izlerken ağlamıyorsunuz ancak sanki kafanıza kafanıza atılan taşları hissediyorsunuz. lanet olsun öyle yaşamaya, ya hem o kadınlara acıyorsun allah yardımcıları olsun diyorsun hem de ya bizlerde bu hale gelirsek ne yaparız diyorsun kötü çok kötü.
insanın(!) kendi keyfi uğruna başkalarının hayatını nasıl hiçe saydığını gösteren filmdir. rabbim iftiradan, kötünün ve fesadın şerrinden korusun. mutlaka izlenmesi gereken ama izlemesi yürek isteyen, gerçek hayattan bir kesit.
not; heves uğruna can yakanları Rabbime havale ediyorum.
insanı, insanlığından utandıran, müslümanlık adı altında işlenen insanlık suçlarının ne boyutta olduğunu gösteren ibret dolu, özellikle de müslümanım diye geçinen insanların mutlaka izlemesi gereken film.*