The Smiths...başı the ile başlayan grupların kesinlikle en ingilizi en melankoliği. Herşeyden önce The Smiths 80 lerdeki güzel ve kusursuz eşleşmelerden biriyle kurulmuştu,aslında iki farklı kutubu temsil eden karakkterler Morrissey ve John Marr bir araya geldiklerinde inanılmaz bi sentez oluşturdular..Belkide Smiths'in büyüsü de burdan kaynaklanıyordur..Morissey'in mutsuz,bunalımlı ve karamsar lirikleri John Marr'ın bazen kıpır kıpır bazen de tek notası tek göz yaşına denk melodileri ile birleşince,Smiths 80'lerin vazgeçilmez gruplarından oldu.
Aslında başarılı sayılmazlardı,şarkıları listelerde ilk 10'a bile girdikleri çok enderdir,ama bir ekol dü Smiths,daha sonra çıkan bi çok guruba ilham kaynağı oldular,şarkıları defalarca coverlandı.. insanların onları anlamadıklarını söylüyolardı,hatta "the world won't listen" adında bi şarkı bile yazdılar bu tepkisiz ve etkisiz insan ordusuna hitaben..
Smiths,Kitle grubudur,genel ve yaygın bir dinleyici tabanı yoktur(kendi kanaatim). Moz, Belki de dünyanın en romantik,en karamsar ve en melankolik solistlerinden biridir,sesinin her tonunda ölümü çağırır,aşkı bağırır,ve her notası acıtır..bilen bilir..
O yıllarda doğup gelişen Indie(independent) Rock tarzının babalarındandır Smiths,belkide ilk spermi.. Çok ünlü gruplar onlardan etkilendi,ilham aldı,bunların en büyük örnekleri olarak The Cure,New Order, pixies ve hatta zamanımızın Alternatif müzik ustalarından Placebo'yu bile sayabiliriz..
Arkasinda inanilmaz bir muzikal miras birakan, bircok sarkisi ancak defalarca dinlendikten sonra anlasilip sevilecek, karanlik, melankolik ve muzikal acidan benzersiz keyifli bir grup Smiths. Elinize gecen herhangi uzerinde SMITHS yazan albumu almaniz size cok sey kazandirir bence. Ben yine de Best of'larindan kacinmanizi tavsiye ederim, bir albumlerine elinizi attiktan sonra kisa surede anlayacaksiniz ki, her albumleri bir best of'du Smiths'in...lakin, The world still won't listen???
500 days of summer filminde duyduğumda tebessüm etmeme neden olmuş gruptur. çıkış yaptığı yıllarda diğer grupların uzun isimlerine bir tepki olarak kendilerine bu ismi vermişlerdir. bir kere dinlemek kesmez insanı. filmde esas kızımızı oynayan zooey deschanel please please please let me get what i want harika seslendirdiğini söylemeden geçemeyeceğim.
geceli, gündüzlü, 7/24 güzel olabilen grup. ingiltere gibi müziğin beşiği bir memleketten çıkmış en iyi gruplardan. sebebi iste gayet açıktır aslında. evet, morrissey'dir.
jeff buckley live in chicago konserinde "the 60's are bullshit, the 70's almost big big bullshit, 80's.. i don't even need to tell you, except for the smiths maybe." demiştir the smiths hakkında.
bir zamanlarin en iyi rock topluluklarindan biriydi. tarzina yakin bir grup gostermek gerekirse the cranberries i ornek gosterebiliriz. ayni zamanda the cranberries in solisti dolores bu grubun hayranidir. ilk albumlerinde the cranberries i the smiths ozentisi olarak gosteriyorlardi. ancak yillar gecmis the smiths dinleyicisi kalmamis the cranberries hala ayaktadir. eski bir fanlari olarak ara sira da olsa dinlerim. how soon is now sarkilari asmistir. bu grubu dinlerken kendinizi bulutlarin ustunde hissedebilirsiniz. huzur ve mutluluk veren asmis muzik grubu.
let me get what i want şarkısı ile beni benden alan gruptur. dinledikçe adamın üstüne hüzün çöker, keşke dedirtir, vayy bee dedirtir..
off offf dedirtir...
dedirtir işte.
kısadır ama özdür...
good times for a change
see, the luck i've had
could make a good man turn bad
so please please please
let me, let me, let me
let me get what i want
this time
haven't had a dream in a long time
see, the life i've had
could make a good man bad
so for once in my life
let me get what
i want lord knows, it would be the first time
lord knows, it would be the first time
Girip girebileceğiniz, girmiş olup çıkamadığınız, girmek isteyip de giremediğiniz her türlü ruh durumuna uygun şarkısı olan nadir* müzik topluluklarından.
iğrençler çünkü müzik düzenimi alt üst ettiler. normalde karışık karışık, bir ondan bir bundan takılırken, bu grupla tanışmamdan* sonra uzun zamandır öyle bir şey yapamıyorum. dinledikçe dinleyesim geliyor garip bir şekilde. bakalım ne zamana kadar sürecek bu.
tanımla başladım, tanımla bitireyim;
büyülü bir müzik, büyülü bir ses ve büyülü şarkılar.
2005 yılında menejerlerinin queen is dead albümünün karaoke trackleriyle türkiye'ye gelip, onlarca smiths hayranı tarafından kamera çekimleriyle birlikte karaoke kayıtları yaptırdığı ve muhteşem performansların oluştuğu, bu kayıtların bir bölümünün istanbul binealinin bir odasında yayınlandığı grup. evet muhteşemdi,çok eğlenceliydi.. ve gecenin sonunda unutulmaz bir smiths partisi.. kadiköy tripde yapılmıştı...
hayran kitlesi kesinlikle ayrıcalıklı olan gruptur..ben kısaca yaşamayı seven loserlar diyorum onlara, bize..