sosyal hizmetlerin çocuklarıma el koyduğu oyundur. Klozette suyla oynadığı için küçük yavrumu, ders çalışmadığı için büyüğünü aldılar. Ardından gözyaşlarına boğuldum ve teselliyi yeni yarattığım taş hatunda buldum.
eklentisi the sims: livin' largeın yeniliklerinin korsan versiyonunda görülebilmesi için üzerine en az bir tane daha eklenti yüklenmesi gereken oyundu.
sim'inizi öldürmek için içinde bol bol seçenek barındıran oyun.
- sim'inizi havuza sokup, havuz merdivenlerini kaldırır ve sim'inizin yüze yüze yorgunluktan ölmesini sağlayabilirsiniz. sanırım yöntemlerden en temizi, en sessizi.
- sim'inizi boş bir odaya kapatıp oda kapısını kaldırır, sim'inizin her geçen gün kafadan bir tahtasının eksilmesini zevkle izleyebilirsiniz. can vermesi uzun zaman alır yalnız.
- salonunuza şömine ve kanepe koyup, geceleri sim'inizi burada yatırabilir, oda kapısını kaldırarak ölmesini daha da kolaylaştırabilirsiniz. böylece yangın çıktığında yanacak ilk şey sim'iniz olacaktır. ehe.
- ve ölümlerin en fenası, eceli ile ölme. bir kez başıma geldi efendim, daha da gelmedi. gelmesin zaten, evlerden ırak. başlarda "ana bu bildiğin öksürdü lan, ehe" diyip yeni bir şeyler görmenin keyfini yaşarken, her geçen gün artan öksürüğün, hapşırığın esasında ölüm tarihinin yaklaştığının habercisi olduğunu anlıyorsunuz bir süre sonra. ne yaparsanız yapın, ne kadar memnun ederseniz edin sim'izin kafası bir süre sonra yeşil olamıyor, sürekli kırmızı kırmızı dolaşıyor. ve bir gün, ansızın pat diye ruhunu teslim ediyor sim'iniz. ben ki, sim öldürme tekniklerini ağzından salyalar akıtarak zevkle anlatan bir psikopatım, yemin ediyorum içim burkuldu bu olaydan sonra. karısını kaybetmiş sim'imi de "sktir et hayatı" moduna sokup her gece evdeki küçük bardan bardak bardak punch içirtip alkolik ettirdim, konu komşunun karısına, bacısına sulandırttım. artık ne o tat alabiliyordu o'nsuz hayattan, ne ben.
belki de benim psikopatlıklar yapmamam, kadere karışmam için bir işaretti bu. kim bilir.
ev tasarlamanın acayip zevkli olduğu oyun.
yine hilesiz oynadığınız zaman o küçüçük ev, azpara ile çalışan siminiz ve yine ufacık, dandik eşyalardan sonra gelişip, evi büyütmek, yeni eşyalar almak acayip zevklidir bu oyunda.
bazen parasızlıktan; yemek yedikten sonra buzdolabını satıp yatak aldıgım, uyandıktan sonra yatagı satıp buzdolabı aldıgım oyun.. he tabi arada da bunları satıp banyo klozet fln alıyodum, baloncukda banyoyu gorunce korkudan.. kirden ölebilir belki diyerek.. Sonra birsürü hileler cıktı falan; para gördü elim, plazma gördü evim.. ne günlerdi be.
ilk oynadığım bilgisayar oyunlarındandır. ilk oynadığımda ''Vavay be adamlar ne yapmışlar'' modunda oynadım. fakat sonra bire bir artık yüzlerin yapıldığını görünce teknolojinin ne kadar geliştiğini siz düşünün. bana başta o zamanlar çok popüler olan sanal bebek gibi gelmişti.
hani tuvaletin önüne duvar örüyorsun da kullanamıyolar, sonra salıveriyorlar yere, işte o an dünyayı ele geçirmiş kötüler gibi gülüyorum.
tanım istersen: zevkli, başında zaman öldürebileceğiniz bir strateji* oyunudur.
gerek ilk gerek ikinci versiyonu ve yakın zamanda gelecek olan üçüncü versiyonu ile allah belasını versin oyunudur. gece gece eski anılarımın depreşmesi yüzünden şu saatte 10gb üstü torrent açtırandır. çocuk gibi ev yapma, eşya döşeme, arkadaş yapıp bir fiil iş, kariyer mevzuna sanalda olsa kafandaki gibi takılmana olanak sağlayandır. o değilde bu kadar paketi hangi ara yaptınız allahsızlar! kaç günde iner bu biliyor musun?
can sıkıntısına birebir oyundur. başına bir kez oturduğunuzda saatlerce kalabilirsiniz. oyunun doğası gereği simlerinizle devamlı olarak ilgilenmeniz gerekmektedir. kendileri sürekli acıkmakta, tuvalet ihtiyacı duymakta ve kirlenmektedirler. bunları karşılamadığınızda ise kendi dillerinde* size bağırır, tepinirler. böyle de küstahlardır.*
bu ihtiyaçlar bir süre sonra can sıksa da, oyunu oldukça eğlenceli kılan yanları da vardır. tabii bu, sim'inize yaptırabileceğiniz şeylerin sınırlarını zorlamakla alakalıdır. örneğin benim yaptığım gibi komşunuzun kocasını ayartıp, boşanmalarına sebep olabilir ve sonrasında dost hayatı yaşayabilirsiniz.
ayrıca oyunun bir diğer ilginç özelliği ise bu sim'lerin fantezide sınır tanımamalarıdır. ihtiyaçlarının yanı sıra birtakım sosyal istekleri de olan simler çok enteresan isteklerle gelebilir karşınıza. arabada veya soyunma kabininde sevişmek istemeleri gibi. siz orada hayretler içinde ekrana bakarken onlar eylemlerini gerçekleştirirler. buna da public woo-hoo denir. açıklaması ise ulu orta sevişmenin ilişkiye heyecan katmasıdır.
kısacası sims pek çok yönüyle eğlenceli, güzel bir oyundur. bu tarz oyunlardan hoşlananların vazgeçilmezidir. oynayınız, oynatınız. yalnız bazı durumlarda çocukları ekrandan uzak tutunuz.