müdür, 6 ay kapalı kalacan otelde.. bu çok zor birşey diyor. kanka sen bana bir laptop ayarla full internet . ben 1 yılda kalırım merak etme . tabii 1980 yılı internet olmayınca elemanda ailesini doğruyor. mantıklı .
Ben bu filmi izleyince çok etkilendim. Yalnız kalınca aklıma bu film geliyordu. Lan adam yalnız kalınca böyle mi oluyor diye tırsıyordum. Etkisi baya bir sürmüştü.
başlığa son girilen entryleri okudum ve kanlı gözlerle yazıyorum.
sinema otoritelerinin, yönetmenlerin, oyuncuların deha, usta, öğretmen olarak gördüğü kubrick'e laf edildiğini de gördüm ya artık rahat rahat ölebilirim.
leş filmmiş, çok sıkıcıymış, bu ne yaymış...
kardeşim senin için de filmler çekiliyor, üzülme.
bayi toplantısı, aykut enişte, enes batur...
ne güzel filmler işte.
neyse oh. rahatladım.
çok film izledim, çok yazı yazdım ve şunu tereddüt etmeden yazıyorum.
sinema tarihinin(gerilim-aksiyon) en iyi oyunculuk performansının sergilendiği filmdir benim için.
tabi illa drama, komedi, müzikal türdeki filmlerde muazzam performanslar vardır ama kategorisinde çekilmiş bütün filmlerden daha kaliteli performanslar var.
ki burada jack nicholson'ın hakkını fazlasıyla vermek lazım.
filmle ilgili geniş bir yazıyı sonra kaleme alacağım ama filmin kamera arkasında kubrick ve nicholson arasındaki şu diyalog çok hoşuma gitmişti.
"aynı sahneyi 20-25 kere çektikten sonra;
jack: stanley, çok güzel oldu değil mi bu son çekim?
stanley: evet, hadi bir daha çekelim.."
kubrick'in mükemmeliyetçiliği, psikopatlığının en güzel örneğidir şu diyalog.
konusu ve oyunculuk performansları bir yana, bana göre atmosferiyle de ziyadesiyle etkileyen filmdir. mekanlar falan çok hoş. özellikle bir bar sahnesi vardır ki, o sessizlik insanın içini bir garip yapar, canını viski çektirir.
Stephen Kinh' in medyum adlı kitabından esinlenilerek yapılmış film. Ben önce kitabı okudum. O yüzden film bana kötü geldi. Filmi izleyeceklere tavsiyem kitabı okumayın.
42 yıldır stephen king'in eserlerini senaryoya aktarıp her ufacık hikayesine bile kocaman film çekme üzerine araştırmalar yapan hollywood bilim korku ve gerilim akademisinde sanat tarihi okutmanı olarak çalışmaktayım. stanley kubrick, stephen king ve jack nicholson'ın birleştiği tek filmdir bu arkadaşlar ve benim de bu filmde katkım çoktur. mesela otel odasındaki redrum yazısını rujla ben yazmıştım, ayrıca filmde danny'nin bindiği 3 tekerlekli pisiklet de bisan markadır. bir de paletli kar aracı vardı ki bunun da motoru pancar motordur. bunları herkese anlatmam haa.
ben artık film eleştirisi yapmamaya karar verdim. çünkü izlediğin filmi hangi dönemde ve nasıl bir psikolojiyle, nasıl bir donanımla izledığin çok onemli. shining evet çok iyi ama kime göre ve ne kadar? her film zamanında çok güzel...
biliyorum daha önce izlemem gerekirdi ama kısmet bugüneymiş.Filmi yeni bitirdim.Filmi netten izledim.net hızından dolayı ara ara donmalar oldu.bu biraz keyfimi kaçırdı.Bilmiyorum.Bu tarz çok fazla izlediğimden midir nedir.Filmden istediğimi alamadım.Filmi her ne kadar daha sonra çekilse de tarz olarak donnie darko filmine benzettim.Film yavaş başlıyor sonradan temposunun yakalama başlıyor.Filmi izlettiren Jack Nicholson'ın sakin başlayan, filmin sonunda efsaneye dönüşen performansı.Psikolojik gerilim tarzınun mihenk taşı diyebileceğimzi bu filmi çok geç olmadan izlemeyen varsa bence izlesin.daha sonra da donnie darko'yu izleyebilir.
Başrol kadının giyim stiline bayıldığım, arkadan gelen gerim gerim geren müzikler eşliğinde başrol adamın yaptığı manyaklıkları izlerken o yüz ifadelerine, mimiklerine kahkaha attığım film. Jack nicholson cidden harika oynamış.
çekimler, sahneler, mekanlar müthiş zaten.
Ayrıca o ayı köstümlü biri ve başka bir adamın ilişkisine bir mana veremedim o neydi öyle. Midem kalktı.
Üzerine yazılan yazılmış çizilen çizilmiş film. Uzun süre erteleyip sonunda izleyebildim.
izlerken fazlasıyla rahatsız edici bir duygulanım içeren film. Halı deseni ve yatak üzerindeki yastıkların rengi insanı nasıl estetik açıdan kaygılandırabilir, bunu yaşıyorsunuz.
Bana kalırsa Shelley Duvall, wendy rolü için uygun bir seçim olmuş. Fazlasıyla rahatsız edici bir yüze sahip; film atmosferine uygun daha çekici yüzlü bir kadın seçimi, filmin gerilimini noksan kılardı. stanley abimizin seçiminin sebebinin muhtemelen bu olduğunu düşünüyorum.
40 sene olmuş ben de tespit kasma derdindeyim hala aq. izleyin, izlettirin. Ezoterik anlamlarıyla da fazla kafa bulandırmayın. Sinematografik açıdan bakın.
Jack nicholson'ın kapıyı baltayla kırdığı sahneyi 100 defa çekmiş kubrick. Hatta aralarında tartışma çıkmış bu sebepten. Nicholson filmin o sahnesinde kol kasım gelişti diyerek nükte yapıp konuyu tatlıya bağlamış. Hey gidi kubrick reis.
Jack nicholson öyle bir oyunculuk performansı ortaya koymuştur ki gerçek hayatta görsem tırıs tırıs kaçarım yeminle.
Filmin alt yapısında müthiş göndermeler vardır. Genel olarak açıklamaya çalışırsak kızılderili katliamının eleştirisi ön plana çıkar. Otelin adı da bir o kadar ilginçtir: boşvermiş oteli!
kubrickin bir daha hiçbir filmini izlememe kararı aldırmış saçmalık. Ulan it herif hiç olmayacak manyaklıklarını kült diye niye izleyeyim. Zırt pırt çıkan ikiz kızlar bile korkutmuyor. Ne olacak diye bakıyon her türlü makyaklık mevcut. En son küvetteki çıplak karının cesete dönüştüğü yerde kapattım sikerim öyle sinema kültürünü güldür güldür izlesem daha iyiydi.
Stephan kingle aynı fikirde olduğum film.
Fakat çocuğun otel koridorlarında bisikletiyle bir o yana bir bu yana gittiği sahneler ses kullanımı açısından çok iyidir bunu eminim farkedenler olmuştur Ortam sesleri gerilim efekti gibi kullanılmış resmen.
başıma bir iş gelmeyecekse, leş gibi bir filmdir. nesi efsane oluyor bu filmin anlamıyorum. Hem senaryo hem de kurgu zayıf kere zayıf. Filmde dişe dokunur bir pasaj bile yok. Gerilimmiş. Yahu ortalama bir korku filminde bile gerim gerim gerilebilen ben zerre kıpraşmadan, gayet salaş bir sıkıcılıkla bitse de yatsam diyerek izledim.
jack nicholson oyunculuğunu bir kenara bırakıyorum ama gerçekten zayıf bir film.