başlığa son girilen entryleri okudum ve kanlı gözlerle yazıyorum.
sinema otoritelerinin, yönetmenlerin, oyuncuların deha, usta, öğretmen olarak gördüğü kubrick'e laf edildiğini de gördüm ya artık rahat rahat ölebilirim.
leş filmmiş, çok sıkıcıymış, bu ne yaymış...
kardeşim senin için de filmler çekiliyor, üzülme.
bayi toplantısı, aykut enişte, enes batur...
ne güzel filmler işte.
neyse oh. rahatladım.
çok film izledim, çok yazı yazdım ve şunu tereddüt etmeden yazıyorum.
sinema tarihinin(gerilim-aksiyon) en iyi oyunculuk performansının sergilendiği filmdir benim için.
tabi illa drama, komedi, müzikal türdeki filmlerde muazzam performanslar vardır ama kategorisinde çekilmiş bütün filmlerden daha kaliteli performanslar var.
ki burada jack nicholson'ın hakkını fazlasıyla vermek lazım.
filmle ilgili geniş bir yazıyı sonra kaleme alacağım ama filmin kamera arkasında kubrick ve nicholson arasındaki şu diyalog çok hoşuma gitmişti.
"aynı sahneyi 20-25 kere çektikten sonra;
jack: stanley, çok güzel oldu değil mi bu son çekim?
stanley: evet, hadi bir daha çekelim.."
kubrick'in mükemmeliyetçiliği, psikopatlığının en güzel örneğidir şu diyalog.
Jack nicholson öyle bir oyunculuk performansı ortaya koymuştur ki gerçek hayatta görsem tırıs tırıs kaçarım yeminle.
Filmin alt yapısında müthiş göndermeler vardır. Genel olarak açıklamaya çalışırsak kızılderili katliamının eleştirisi ön plana çıkar. Otelin adı da bir o kadar ilginçtir: boşvermiş oteli!
Stephen King in medyum adlı romanından sinemaya uyarlanmış filmdir.Filmde bir otelde kışın bekçi olarak kalan bir ailenin başından geçen olaylar anlatılır.Küçük Çocugun Aynaya redrum* yazdığı sahne unutulmazdır.
Siz hic bisiklet tekerliginin ya da daktilonun sesinden korktunuz mu? Gerim gerim gerildidiniz mi?
Hoş o karı bende de olsa cinnetin babasini geçiririm de neyse konu o degil.
Kurgu,sahne geçişleri, müzikler, oyunculuklar harika.zaten jack abi oynamamis yaşamış ve bize de yasatti sagolsun.
Kisaca efsane bir film.
...
Here's johnny!
jack nicholson'ın mimikleri ve hareketleriyle filmdeki karaktere cuk diye oturduğu, çekimleriyle insanı, çocuğun koridorda bisikletle dolaşmasıyla bile geren filmi izledikten sonra insanda labirent fobisi oluşturan harika bir kubrick başyapıtı.
reankarnasyonu anlatmak için verilebilecek en güzel örnektir bu film. yazarımız jack balo salonunda görülen resimden de anlaşılacağı üzere, kışı geçirmek için ailesiyle gittiği otelde zaten daha önce yaşamış, çalışmıştır. bunu, jack'in otelin hemen her yerinde yabancılık çekmeden gönlünce gezip tozmasından anlayabilmekteyiz. ayrıca filmin cinnet kısımlarındaki bir banyo sahnesinde, karısını öldürmüş olan eski çalışanla jack'in banyoda geçen diyaloğu da filmin, jack'in reankarne durumu üzerine olduğunu açıklamaya yetmekte. kilit cümle eski çalışanın ağzından dökülen 'siz zaten hep burdaydınız'. ayrıntıları göstermekten zevk alan bir üsluba sahip olan yönetmenimiz; jack'in büyük salonda tek başına çalışırken çıkarttığı daktilo tuş seslerinin bile gerçek vuruşlarda olmasına dikkat etmiş. dikkatli dinlenirse jack 'all work and no play make jack a dully boy' yazarken tuş sesi karakter sayısıyla örtüşmekte. bir güzel bilgi ise şudur ki; otelin bahçesinde bulunan çimden labirent yönetmenin kızı tarafından inşa edilmiş.
kubrick'in eyes wide shut'taki hakimiyeti aşınmış erkeği the shining'de egemendir hala. ailenin yüklediği 'baba ve koca' sıfatlarını taşımasının olduğundan başka veçheler aldığı bir yerde, labirent vari bir mekanda kıstırılmış öfkesini anlatır zatımca. nihayetinde kendini yer bitirir, aileyi tarumar eder.
film hakkında bir teoriye göre filmin konusunun geçtiği "overlook oteli"nin isminde kızılderili katliamına dair gizli bir mesaj vardır. "overlook" kelimesi ingilizcede "kale almamak", "hiçe saymak" gibi bir manaya gelir. amerikalılar da kızılderililerin kutsal saydığı colorado dağı'na bir otel kurarak onların değerlerini "hiçe saymıştır". bu teoriye göre filmde sel gibi yükselen kanlar da katledilen kızılderililerin kanlarını simgelemektedir.