zamanında kız arkadaşımın zoruyla izlediğim, orta sınıf bir duygusal film beklerken ertesi gün kendimi okuldaki sıraya alfa romeo was here yazarken bulduğum harika film.
filmle ilgili bir önemli not: esaretin bedeli, oscarların ne kadar eyyamcı bir şekilde dağıtıldığının en açık ispatıdır. çünkü çekildiği yılda en ufacık bir oscar ödülünü ucundan bile koklayamamıştır. o sene neredeyse tüm oscarlar forrest gump'a gitmiştir. forrest gump'da güzel filmdir ama akademi üyeleri eyyam yapınca the shawshank redemption efsanesini çok fena ıskalamışlardır. obez amerikalılar da filmi pek tutmamış olsa gerek gişe de yapamamıştır. sonrasında gerçek sinema izleyicisi, filmi tozlu raflarından kaldırıp, hak ettiği değeri vermiştir.
filmle ilgili son bir notta star tv'de yayınlanan türkçe seslendirmesinin mükemmel olduğudur, hele ki red'in seslendirmesi enfestir.
dün akşam trt de yayınlanmış olup bilmem kaçıncı kez izlemiş bulunduğum ve hakkındaki şu düşüncemden artık kesin olarak emin olduğum film; dünya sinemacılık tarihinde yapılmış en iyi film. evet çok iddialı bir düşünce ama olması gerekendir bence. şahsım iletişim fakültesinde okumanın avantajıyla 2 yıl dört dönem seçmeli sinema dersleri almış ve bu sayede türk, holywood ve dünya sinemasının çeşitli örneklerini gerek okulda ders olarak gerekse hocaların tavsiyesiyle sinemalarda, festivallerde izlemiş bir garip kuldur. herkesin bildiği filmlerden hiç kimsenin duymadığı başyapıt seviyesinde eserleri izlemiş ve nacizane 4 adet sinema dersi almış biri olaraktan demekteyimdir ki bu film kesinlikle en güzelidir, en iyisidir, en mükemmelidir, en enidir. yönetmeni olan Frank Darabont' un yerinde olsam bundan sonra film yönetmeyi bırakırdım; zira en iyisi yapılmıştır artık.
kafaya hep takarım o adam hücresinden kaçarken o posteri nasıl yapıştıırmıştır duvara? işin içinden çıkamam. ama on numara filmdir, böyle ufak hataları olsa da.
tim robbins in uzerine o kadar yapismistir ki film yaptigi diger filmler bunu degistirememistir. hangi filmde oynarsa oynasin insanlarin gozunde 500 metre lagimda surundukten sonra ozgurlugune kavusan adam olarak kalacaktir.
türk filmi tadı aldığımız film. iyiler geç de olsa kazanır, puştlar kaybeder, içimizin yağı erir. redin öldürdüğü bebeyi siklemeyiz böyle güzel bir sonda.
Şu ana kadar izlediğim en güzel film. IMDB de 1 numarayı sonuna kadar hakediyor.
--spoiler--
Andy'nin plaktan müzik çaldığı, Red'in "Brooks was here" yazısının yanına "So was Red" diye eklediği ve sonda Andy ve Red'in buluştuğu sahneler insanın yüreğini parçalıyor.
--spoiler--
--spoiler--
en sondaki kumsal sahnesini her gördüğümde bir sigara yakmadan duramam. ne güzeldir morgan freeman'ı sahilde arkadaşının yanına giderken görmek arkalarında da masmavi bir deniz ve parlak bir güneş.
--spoiler--
her sahnesiyle izleyicilere bir şeyler anlatan ve sonuyla içimizi ferahlatan film. andy'nin müdüre ve onun yamağı gardiyana attığı hayat tokadı unutulmaz. filmden öyle bir etkilenmişim ki bir an morgan freeman ve tim robbins'le dost olmak istedim.
ümidin aslında kötü birşey olmadığını hatta ümidini kaybetmeyen bir insanın en zor koşullarda olsa bile birgün hayallerine kavuşabileceğini gösteren en güzel filmlerden birisidir.
izleyen insanlarda hapisaneye girip kitap okuma isteği uyandıran , birşeylerin istenince başarılabileceğini insanlara öğreten , morgan freeman ve tim robbins'in başrollerini paylaştığı , her insanın izlemesi gereken film.
andy o tünele girdikten sonra rita hayworth posterini duvara nasıl yapıştırdı? gördüğümüz üzere tünelin diğer tarafından önce kafası çıkıyor, yani elleriyle yapmış olamaz. peki nasıl?