nam-ı diğer esaretin bedeli.sokaktaki çoğu insan filmi bu isimle bilir,the shawshank redemption dediğiniz zaman suratınıza kös kös bakacak insanlar azımsanmayacak kadar çoktur.çeviri tabi ki de kelime anlamlarını arka arkaya sıralamak değildir.sonuçta özel isim barındıran bir filmin adının bu şekilde çevrilmesi o filme yeni bir isim koymaktır.filme uymuş uymamış mevzuubahsimiz değildir.dahası (bkz: hope is a good thing)
en sevdiğin yabancı film konulu anket sorusunun benim açımdan cevabıdır. tek kelimeyle başyapıt, hollywood tan çıkan * en iyi film. stephen king in "rita hayworth and shawshank redemption" adlı kısa hikayesinden senaryolaştırılan, frank darabont un yönettiği tim robbins ve morgan freeman ın harikulade oyunculuklarıyla süslenen 142 dakikalık görsel bir şölen. gelelim oscarlara, evet bu film hiç bir kategoride oscar alamamıştır, daha da ilginci yönetmen olarak frank darabont oyuncu olarak tim robbins aday bile değildir. tabii ki oscar ödüllerinde adaylıktan ötemeye gidememesi filmin kötülüğünden değil forest gump takıntılı jüridendir. evet tom hanks iyi bir oyuncu, robert zemeckis te iyi bir yönetmendir , bundan kimsenin şüphesi yok ama bu kimseye "the shawshank redemption" ı en iyimser ifadeyle yok saymak hakkını elbette ki vermemektedir. evet maalesef ne kadar aksini söylersek söyleyelim oscar film sektörü için önemli bir ölçüdür, ama gönül oscarlarımız çoktan gerçek sahiplerine gittiler bile.
ingilizler in sinema tarihinin en iyisi seçtikleri film.. biraz aceleci davrandıkları kesin.. (bkz: ah şu ingilizler)tim robbins ve morgan freeman filmin sahip olduğu enerjiyi akıcılığı ayyuka çıkarmıstır.. efsane kaçış sahnesi afişlik film(robbins in yagmura karsı göğsünü germesi).çoğu kişiye, ulan gene mi hapishane filmi bee, diye izlemeye basladıktan sonra, film sonu dehşet anlarını her önüne gelene anlattıran film..
filmle ilgili dikkat çeken bir diğer husus da andy dufresne'in cinsel yaşamıdır. filmdeki en önemli karakter olan andy dufresne, her ne kadar kızkardeşler'in zulmünden rahatsız oluyor gibi gözükse de, morgan freeman'ın oynadığı red karakteri ile gösterdiği yakınlaşma ve filmin sonundaki sahne ile eşcinsel bünyenin sinyallerini vermiştir.
tüm zamanların en iyi filmlerinden. oyunculuk, kurgu, senaryo... iyi olmayan tek bi özelliği yok. hani şurda hata yapmışlar, burayı şöyle yapmasalardı daha iyi olurdu gibi tepkiler veremiyorsunuz. ayrıca film içinde öyle özlü sözler geçiyo ki işte budur diosunuz . akla geldikçe izlenesi, her izlendiğindeyse tekrar tekrar hayran olunası klasik.
adamımız işlemediği bir suçtan ötürü hapse girer. müebbet alır. ama birgün çıkma umudunu hiçbir zaman yitirmez.
hapishane müdürünün, gardiyanın hesap kitap işlerini yapar. müdürün rüşvetlerinden haberdardır ve onları sümen altı eder.
--- spoiler ---
hapishaneye dışarıdan mal getirebilen red ile( morgan freeman) sıkı bir arkadaşlık kurar. ondan taş çekici ister. red bununla onun hapisten kaçabileceğini düşünür ama bu çekiç o kadar küçüktür ki bunla kazarak kaçmaya çalışması tee 600yıl sürmesi lazımken adamımız 20-30 yılda tünelini kazar. tünelin ucundaki lağım borularından birini deler. o borudan geçer. ve feraha çıkar. müdürün sümen altı etmesini sağladığı paraları sahte kimlikle alır. pasifik'e yerleşir.
birkaç yıl sonra red'de hapisten çıkar. bir şekilde onun yanına gelir. ohh sevenler kavuşur, pasifik'te mutlu mesut yaşarlar.
--- spoiler ---
demek ki neymiş, dahileri hapse atmamalıymışız.
gün olur devran dönermiş.
alma mazlumun ahını, çıkarmış aheste aheste.
bu hali ile çoğu kimsenin izlemediği ama esaretin bedeli denilince ohooo show da 3 kere atv de 7 kere trt 1 de 2 kere izledim ben onu denilen film dir.
muthis bir kurgu, morgan freeman ve tim robbins'in essiz oyunculuklarinin birlestigi yapit. 1995 oscar odullerinden dolayi * golgesinde kalmis gibi gozuken ancak perde arkasinda bircok kisinin en begendigi film olan bir saheser.
umudun imkansizi yenebildigini gosteren defalarca soluksuz izlenebilen bir filmdir ayni zamanda.
--spoiler--
brooks was here
--spolier--
türk filmi olsaydı ölümüne eleştirilebilecek olayları barındırdığı bilinen bir film olmasını, trajik olaylarla kapatan iyi film. *
1. o aletle 20 yılda o tüneli kazmak.
2. 3 taş darbesiyle o koca kanalizasyon borusunu patlatmak.
3. kaçarken tekrar posteri asmak... vb.
hayatımızda ne kadar çok fırsatı teptiğimizi de gösterir. shawshank'taki insanlar orada otuz, kırk, elli yıl yaşadılar. asla kaçmayı denemediler, çünkü bu yıllar sürerdi. halbuki yıllardan bol birşeyleri yoktu.
hayatta da bazen, o iş çok uzun, olmaz o kadar uğraşmaya değmez der çıkarız işin içinden. bazıları ise gülünecek kadar küçük adımlarla başlar. sonuçta biz sabit kalırız, o ise o küçük adımları ile an an uzaklaşır bizden.
o aletle tünel kazmak imkansız dedi freeman, durup, işimiz ne, denemekten ne çıkar demedi. ne uğraşıcam dedi, adamımız ise denedi. demek ki 20 yılda oluyormuş aslında. diğerleri kaybettikleri zamanla kaldılar.
red' in brooks ile aynı olayları, intiharı değil yaşamayı seçmek dışında, yaşadığı film.
--spoiler--
filmden bir sahnede red, market müdürüne tuvalete gidip gidemeyeceğini sorar, müdür kendisini yanına çağırır: ' tuvalete giderken bana sormak zorunda değilsin. '
--spoiler--
