Film elisa adında, sally hawkins'in hayat verdiği bir kızcağızın olağandışı aşk hayatını beyaz perdeye taşıyor. Spoiler vermemek adına senaryodan daha fazla bahsetmek istemiyorum. aslında bildiğimiz güzel bir peri masalı tadında film. olağandışı bir senaryo, güzel oyunculuklar, harika sanat yönetimi ve daha fazlası..
izlediğim ilk guillermo Del toro filmi olma özelliğini taşıyor film. Kamerayı ne kadar harika kullandığını eklemem gerek del toro'nun. Fotoğraflar harika, kompozisyonu düzgün kuruyor, film bir dakika bile ritmini, temposunu kaybetmiyor. harika bir emek var filmde. best picture (en iyi film) oscar'ını kazanmış onca film izlemiş olmama rağmen, 'ya kesinlikle haketmiş' diyeceğim 3-4 film vardı. the shape of water filmi de bunlardan birisi. The pianist, green book, driving miss daisy filmleri ise diğer favorilerim.
Aldığı ödüllerin hiçbirini hak etmeyen abartılı balon ve klişe bir film. Bunun ödül aldığı sene diğer ödül alan filmler de tırttı. Ortalıkta düzgün film olmayınca ödüller de bu ve bunun gibilere kaldı.
Mıhteşem film, peri masalı tadında film ifadeleri feci abartılı ifadeler. Kusura bakmayın. Dibine kadar klişeleri barındırır. Yapı olarak pan'in labirenti'ne benzer.
Hikayemiz 1960'lı yıllarda gizli mi gizli bilimsel çalışmaların yapıldığı, karanlık, loş, tüyler ürpertici bir merkezde geçiyor. filmin geneline sinmiş koyu renkler, makyaj ve görsel efektler ise şahsım adina fazlasıyla güzeldi. 60'lı yıllar ve fantastik öğeler adeta birbiriyle dans eder haldeydiler.
Filme nasıl başladığımı nasıl bitirdiğimi ise hiç anlamadım desem yeridir.Ama bazı sahnelerde insanın acımasızlığı ve şiddeti karşısında çok sinirlendim ve canım yandı. çünkü dünya bu hikayeden daha da kötü bir yer.
sonrasında hikayenin oldukça "farklı" bir hikayeye evrilmesinden de hiç rahatsız olmadım. Tersine bu durumu oldukça etkileyici buldum. Sevgi tüm evrende kullanılan tek ortak dil belki de...
bu filmdeki araba galerisinde gördüğümüz cadillac satıcısı abi kuzey kutbu yöresinde görev yapsa oradaki eskimolara vantilatör satmayı bile becerir. öyle böyle kafalamadı adamı 3 dakikada.
neresi güzeldi anlamıyorum, güzel olan tek şey filmin atmosferiydi. Geri kalan 1 tane güzel şey yok. Şunun senaryosunu yazmak için 1 saat yeterli, ve gerçekten de filmi anlatmak için en uygun cümle, canavarlı seksli bişeyler.
Arkadaş derinliğine bakmayıp bir dolu filme böyle bok atıp imdb puanını düşüren tiplere de uyuz oluyorum. E görmedin mi fragmanını. izlemeseydin kardeşim. Çin işkencesi mi yaptılar sana.
Zaman kaybı ve bok gibi bir film. Balıklı seksxsli falan. Afedersiniz sanat adi altinda canavarlı sexkskli filmi midem kaldırmaz pardon da?? Ne demek oscar almak ya, delirdim. Tamam gorsellikler falan iyi de yine olmaz olmamaliydi yani.
+abi balık gibi canavar var, duyan ama dilsiz engelli var, gay yaşlı var, iyi zenci var napalim??
-verin oscarı
Kesin yaşanmıştır diyenler?? Sanat buysa ben anlamıyorum, canavarli manavarli tövbe Allah'ima.
Oscar almasının tek sebebi politik kararlardır. En iyi filmlik bir şey yok ortada.
Müzikal, iyi ve sadık zenci arkadaş, dini göndermeler, meme ve göt, kötü ruslar ne ararsan var. Tam akademinin en sevdiği şeyler. Senaryo hariç her şey var. hayvanlı porno gibi film. Derinlik, alt metin falan arama hiç yok. bir inarritu yada cuaron değilsin yalak del toro.
bir panın labirenti olmasada benden 7 ila 8 arası bir puanı kapmış filmdir..
oyunculuk açısından puan veremedim, kötü oyuncu var diyemem filmin kötü adamı güvenlik biriminin reyisi sanırım fazla klişe bir aksanla konuşsa da iyi gibiydi.
fakat film oyunculuktan öte senaryonun ön plana çıktıgı bir film oldugundan senaryo yönünde bir degerlendirme yapmak mantıklı olur diye düşündüm.
sanırım canavarları iyi bir figür gibi gösterme furyası yasak bölge 9 la mı ne o filmle başlamıştı, ben de beyaz tv'de bu ne saçmalık mk gene ne saçmalıyorlar diyerekten izlemeye koyulmuştum bilimkurguya tahammülüm yok zira fakat işin bilimkurguyla ya da bildigimiz bilimkurguyla alakası olmadıgını anlayınca bayılmıştım..
bu filmde o ekseriyette degerlendirilebilir..
genel olarak bilimkurgu filmlerden nefret ediyorum..
bir şey gerçeküstü akıl dışı olacaksa ya da bilime ama günümüzden çok ötesine degdirip geçecekse onun mantıksız olabilecek taraflarını ancak ve ancak metafor olarak algılarsak film film adını alabilir diye düşünüyorum..
bu film de o tür bir film.
genel de bilimkurgu filmlerinde farklı oluyor zira, işte eline silah alan robotlar burası yaran cinsten eline silah alan robot saçmalıga gel, başkasını vurabildigi gibi kendisi de vurulabiliyor. yani robot olabilmiş ama x ışınıyla ne bileyim farklı bir metodla birilerini yok etmeyi becerememiş, üstüne ateş ettin mi ölen cinsten bir robot olagelmiş..
fakat burda aynı mantıksızlık ortaya çıktıgında bunu sorgulamıyorsun çünkü filmin anlattıgı bir yaratıgın kaçış öyküsü degil o hikayenin ara sıcagı asıl yemek başka..
sevdim belki izledigim en iyi 20ye bile girmeyebilir ama iyi vakit geçirdim. umarım böylesi filmler devam eder, canavarlı filmleri aksiyonuyla izlemek çok aptalca geliyor zira..
işe duygu katın böyle güzel olsun..
bi de bu filme kavram yapıştırayım romantik bilimkurgu diye, veya emotional science fiction .
verecek başka hiçbir film bulamayınca akademinin sikik üyelerinin oscarı verdiği 5 para etmez boktan film. gerçekten paranıza da zamanınıza da yazık edecek olan dandik ve klişe bir filmdir suyun sesi. paranızı da zamanınızı da kaptırmayın yazık günah.
