the secret

entry118 galeri1
    118.
  1. kitapla en son işi ilkokul 4.sınıfta bitmiş halamın bile evinde vardı bu kitaptan. sır mır diyerek iyi keriz tokatladılar.
    1 ...
  2. 117.
  3. 26 nisan'da çıkacak olan alan parsons albümü.

    tracklist:

    01. The Sorcerer’s Apprentice (instrumental)

    02. Miracle (lead vocal: Jason Mraz)

    03. As Lights Fall (lead vocal: Alan Parsons)

    04. One Note Symphony (lead vocal: Todd Cooper)

    05. Sometimes (lead vocal: Lou Gramm)

    06. Soirée Fantastique (lead vocal: Todd Cooper, Alan Parsons)

    07. Fly To Me (lead vocal: Mark Mikel)

    08. Requiem (lead vocal: Todd Cooper)

    09. Years Of Glory (lead vocal: PJ Olsson)

    10. The Limelight Fades Away (lead vocal: Jordan Huffman)

    11. I Can’t Get There From Here (lead vocal: Jared Mahone)
    0 ...
  4. 116.
  5. Yılmaz Özdil Antalya'ya gitmiş, turistlere bakmış bakmış, beni yarım saat kadar güldüren, önüme çıkan her tanıdığıma anlattığım müthiş şakasını patlatmış: "Antalya'da Vladimir Putin kesin kazanır, Angela Merkel de dört milletvekili çıkarır, Türkler baraj altı..."

    Dallama sazanın biri de pat diye lafın üstüne atlamış tabii: "Sen ne biçim gazetecisin be, yabancıların burada oy verme hakları var mı?"

    Yılmaz diyor ki, zeka düzeyi böyleyse, günün birinde burada Putin gerçekten kazanır vallahi!

    yılmaz gibi kabuksuz hayvancığın zihninin açılması için kendisine bol bol kabuklu deniz hayvanı yedirmek lazım ama dinimizde yasakmış galiba...

    Zarar yok, mangal yapsın, kırmızı etin de faydası dokunacaktır. Hemcinslerini yemek bizde yasaktır ama onlarda doğa kanunu.

    Bu tür aptallar ve aptallıklar bendenizin "ilacıdır" efendim... hem eğlenecek malzeme çıkar hem de insanların gerçek yüzünü görürsünüz...

    neyse, konu elbette bu kıllı bacaklı ayı değil...

    bu the secret denen boktan nane yüzünden hayatımıza girmiş dıngıllıkları düşünüyordum ki aklıma bundan taa 10 sene öncesi geldi; 07.07.2007 çılgınlığı... Bizim magazin çılgınları da bunu pek sevmişlerdi o zaman!

    Yedinci yılın yedinci ayının yedinci günü... O gün "birşeyler" olacak diye bekliyorlardı. (daha sonra 2012 yılında da beklediler!)

    Buna "Hurufilik" denir ama geriden hurufilik. Üstelik yalnız Türkiye'ye özgü de değildir. Amerika'da millet o gün evlenmek için başvuruyordu, örneğin Las Vegas'ta 07.07.2007 tarihinde evlenmek için nikah sırası bekleyen üç bin çift vardı.

    Astrologlar da tam tersine, Merkür gezegeninin konumu dolayısıyla o gün birtakım aksilikler çıkabileceğini, yani yedinci günün çok da makbul olmadığını söylüyorlardı.

    Fakat The Secret kitabına göre o günün iyi geçmesini isterseniz, geçerdi. (ha yeri gelmişken, Kocanıza eşek dili yedirmek ya da yatağın altına "bağlama muskası" koymak gibi alaturka yöntemleri artık bırakınız, kocanızın dostunu terk etmesi için "postıf eneeercinizi" yoğunlaştırınız. Hele "karga büken büyüsü" asla yaptırmayınız, sonra size de zararı dokunur. Herifin şeyi bir bükülürse kardeş kardeş oturur karşılıklı örgü örersiniz vallahi, en iyisi Rhonda Byrne ablanızın yolunda yürüyünüz, kocanızın dostu postu olacak o şıllık da görsün gününü...)

    Demek ki insanoğlu kıyamet senaryoları üretmekten vazgeçip akıllanmak istemiyordu.

    Demek ki daha önce atlatılan benzer çılgınlıklar, örneğin 02.02.2002 saçmalığı, ya da 05.05.2005 budalalığı kimseyi kesmemişti.

    Benim de merak ettiğim, bu gibi işlerde geçmişte de günümüzde de neden "Batı taklitçiliği" yaptığımız... Bize ne takviminden? (Aslına bakarsanız, işi bozan yılın 2000’le başlamasıydı... Bu salaklığın 07.07.7007 tarihinde sergilenmesi daha uygun olmayacak mıydı? Fakat 2 rakamı işlerine gelmeyince onu yok saymışlardı, kısaca 7/7/7 yapıp geçmişlerdi.)

    ama "Muasır medeniyet seviyesine" ulaşmak için her türlü Amerikan zırvası taklit edilmeliydi. (Örneğin 11 Eylül saldırısı da 11/9 değil, Amerikan jargonunca 9/11 şeklinde anılıyor hala).

    üzerinden 10 sene geçmiş (hatırlayabildiklerim bu kadar) ve bir bok olmadı, 2012 de olmadı, önümüzdeki tarihlere bakacağız artık.

    şimdi genç kızlar yine the secret felsefesi ile öğrendikleri "özel gün" olarak nitelendirilen günlerde tırışkadan şeyleri kutluyorlarmış. yok öyle Saint Valentine falan değil geçti zaten o ama Halloween ne zamandı kızlar? Onu kutlayın, sonrasında All Saints Day. Ardından da Happy Hanukkah! Ross Geller, Monica Geller, Rachel Green, Chandler Bing, Phoebe Buffay ve Joey Tribbiani ile birlikte...

    hatta the secret yazarı Rhonda ablanız da kutlayacakmış sizden söğüşlediği paralarla...
    3 ...
  6. 115.
  7. hayatıma yeni bir bakış açısı getiren harika belgesel.
    secret yapmak ve olumlu düşün kelimelerini kullanmam burdan geliyor.
    1 ...
  8. 114.
  9. Herşeyin enerji olduğu konusunda kesinlikle haklı kitaptır. Müslüman kesim, yazarını büyücü olarak dünyaya sunar; ama bu kadın birçok konuda haklıdır.

    Kitap, tamamen dinlere karşı çıkar. Der ki; siz dua ettiğinizde duanız gerçekleşir. Bunu sağlayan tanrı değil, evrendir.
    1 ...
  10. 113.
  11. size enerjinizle her seyi yapabileceginizi soyleyip sacma sapan umutlar beslemenizi saglayan ama sonunda sizi umutsuzluga dusuren kitaptir. Cekim yasasina inanirim ama eline her kagit kalem gecen kisinin etraftan duydugu seylerle kitap yazmaya kalkmasi sadece sacmaliktir.
    0 ...
  12. 112.
  13. Sırrı Süreyya Abimizin de dedği gibi markette satılan The secrettir.
    0 ...
  14. 111.
  15. saçamalıktan başka bişi değil herşey lanet nazar üzerin negatiflik üzerine kurulmuşken bunun pozitifi yok olamaz bide o kitaba vereceğiniz parayla fakiri doyursanız hayır duası alır hayatınız daha düzene girer .
    0 ...
  16. 110.
  17. 'Para insanı bozar, ancak kötü insanlar para sahibi olabilir' gibi yanlış fikirlerden derhal kendimizi arındırmamız gerekiyormuş.

    kölelikte safları sıklaştırmak adına, güzel çalışma.
    0 ...
  18. 109.
  19. teoriyi çürütüyorum;
    --spoiler--
    kaslı bir vücudunuzun olduğunu hayal ederek, kaslı bir vücuda sahip olunmaz. emek ister, çalışma ister.

    --spoiler--
    0 ...
  20. 108.
  21. bir dönem ortalığı kasıp kavurmuş kitap. öncelikle şunu bir okumanızı tavsiye ederim: http://www.sosyal-fobi.ne...opic.php?f=27&t=16276 .
    kitap okuyanların da okumayanların da az çok aşina olduğu şekilde kısaca:"hayatta ne ekersen onu biçersin; olumlu düşünürsen olumlu, olumsuz düşünürsen olumsuz şeyler gelir başına; bir şeyi kırk defa söylersen olur; nazar etme ne olur, hayal et senin de olur" tarzı fikirleri işliyor. tabi ben kısaca dedim, kitap bu sözler hakkında kompozisyon yazmış ilkokul öğrencilerinin kompozisyonlarının bir kaç kez tekrarlana tekrarlana, okuyucuya geviş getirte getirte doldurulmuş hali. hepsi de bu. şimdi bundan sonra yazacaklarımı kitaba yönelik bir eleştiri değil de kitapta bahsedilen, yukarıda da saymış olduğum fikirlerin eleştirisi olarak görmenizi rica ediyorum. yoksa kitabın eleştirisi 74689* defa yapılmıştır heralde.
    şimdi hepimizin bildiği, atalarımızın da tekrarlaya tekrarlaya kulaklarımızı s.ttiği bir takım gerçekler var ki bunlara çoğumuzun itirazı da yok zaten. zamanında kayınvalidesine çok çektiren bir kadın, gelini tarafından aşağılandığında ona "ne ekersen onu biçersin" deriz. kimsenin de gıkı çıkmaz. asırların verdiği tecrübeyle sabittir çünkü bu konu, herkesin de malumudur. ya da karşılaşmak istemediğimiz birini andığımız anda o kişinin çıkagelmesi durumunda "iti an çomağı hazırla" deriz. bunları ister atasözlerinden öğren, ister murphy kanunlarından, ister de secrettan öğren. bunlar hayatın kabul ettiğimiz gerçekleridir. fakat şu anki moda bu genellemeleri kabul etmek ya da etmemek değil. bu genellemelerden çıkan bazı sözüm ona bariz bir takım yeni genellemelere inanmakla ilgili.
    yani kısaca deniliyor ki dünyadaki mal mülk ve zenginliğin yüzde 96 sı dünya nüfusunun yüzde birinde ya hani? eee? işte buna sebep olan şey aslında o insanların sırrı bilmesiymiş. yoksa işte ekonomik sebepler, büyük şirketlerin küçük ve yerel şirketlere rekabet şansı dahi tanımaması, işçilerin zor koşullarda ufak maaşlarla çalışması şu bu hepsi fasa fiso. sadece biz işin sırrını bilmiyoruz da ondan. şimdi biraz kırıcı olucam belki ama tüm bu fikirler var ya, işte bunlar angut üretim çiftliğinin taş kalıplara yazılmış altın kurallarıdır. "hayatı sorgulama, birileri senin hakkını yerse hakkını arama; çünkü aslında bunların başına gelmesinin sebebi sensin, bütün zenginler aslında senden daha iyi oldukları için zenginler, bütün fakirler hayal gücü kıt, korkak bir insan süprüntüsü oldukları için bu haldeler." yani özetle çöldeki bahtsız bedeviye, "seni seni seni! beynini pis fantezilerden kurtaramadın değil mi?" deniliyor. ya da küçük emraha " bütün hayatın boyunca anama bacıma bi şey olmasın demek yerine anam bacım iyi olsun rahat olsun deseydin tüm bunlar başına gelmezdi, suçu sarı çıyan amcana atma o aslında masumdur" deniliyor. kusura bakmayın ama s.kerün öyle işi.
    bir de bitmek bilmez bir adettir zenginliğe ulaşmış insanların hayat hikayelerinden örnekler vermek. yani "bakın biz boş konuşmuyoruz, bütün sözlerimiz klinik deneylerce ispatlanmıştır" deniliyor burada da. 15-16 yaşındayken çok okurdum bu tarz hikayeleri. inşaat işçiliğinden milyarderliğe, teknisyenlikten uluslararası bir şirkette ceoluğa yükselen insanların hikayeleri etkilerdi hep beni. yalnız kara para aklayarak zengin olan, yaptığı pis işlerden, tefecilikten şundan bundan kamyon yüküyle para kaldıran insanlar nasıl zengin oldukları sorusuna cevap verirken hiç bunları anlatmıyorlar tabi. onlara Allah yürü ya kulum demiş oluyor genelde.
    - peki anlatır mısınız? nasıl zengin oldunuz acaba?
    - tefecilikle
    - efendim?
    - tefecilikle diyorum. haa bi de şu fuhuş işinde çok para var bak. uyuşturucu sektörü bozdu biraz. riskli.

    böyle bir röportaj okuyan, hayat hikayesi duyan var mı? ben hiç görmedim. o zaman hiç kimse bu şekilde zengin olmamış demek ki, biz kendi kıskançlığımızdan uydurmuşuz bunları. çünkü koskoca işadamı neden yalan söylesin değil mi? geçmişindeki kirli meseleleri neden bizlerden saklasın? olacak şey mi?

    bir de şöyle bir şey var, ben size iki tane siyah domates gösterip "dünyadaki tüm domatesler siyahtır" dediğimde inanmazsınız değil mi? e peki o halde puştun biri* kalkıp "bakın bunlar hayal kurup zengin olmuş, o halde doğru şekilde hayal kuran herkes zengin olur" dediğinde niye inanıyorsun? hayır bir de bunlara ciddi ciddi kendini kaptırıp odasına astığı ferrari posterine her gece mal mal bakınan adamlar var. sadece bu olsa yine iyi, daha neler neler var. harranlı emine türbeye peçete bağlayınca gerizekalı olacak, harvardlı emily ferrari posterine günde beş vakit abdestli olarak bakınca zengin olacak öyle mi? hadi canım, hadi bekleme yapma burada.
    son olarak kimlerin kurdukları saçma salak hayallerle köşeyi döndüğünü, işin "sır"rını çözdüğünü görelim mi? http://www.google.com.tr/...l&date=all&sort=0
    bir de en çok üçüncü dünya ülkelerinde merak edilmiş hanım ablamız. ee boşuna dememişler "umut fakirin ekmeğidir" diye. yalnız ne yazık ki işin sırrını çözenler o ekmeğin de kaymağını yemenin yollarını bulmuşlar çoktan.
    1 ...
  22. 107.
  23. Bana yaşam felsefesi kazandıran, yaşamımın birçok noktasında içeriğiyle zihnimde ve yanımda olacak bir kitap...
    0 ...
  24. 106.
  25. Her an hayatınızı değiştirebilir, benimkini değiştirdi.
    0 ...
  26. 105.
  27. http://www.youtube.com/watch?v=uTg17I2FhC0 kitap okumayı sevneyenler linke tıklayarak türkçe izleyebilirler kitabın filmi.
    0 ...
  28. 104.
  29. biraz okuyup bıraktığım kitaptır.

    -yaşadıklarımızı düşüncelerimiz boyutlandırır...
    -eee?
    -eesi işte iyi düşün iyi olsun.

    bak bak bak.
    yer miyiz lan biz bunları.
    1 ...
  30. 103.
  31. etkileyici bir belgesel. ister istemez etkisinde kalıyorsunuz.

    belki her şey orada konuşulanlar kadar basit değil ama; eğer bir şeylerin değişmesini istiyorsak, bir şekilde denemeliyiz. en azından kaybedecek bir şeyimiz yok. kazanacaksak da eğer, kazanacaklarımız hayallerimizle eşdeğer. bu da bizim için çok büyük bir şey. denemeye değer.
    2 ...
  32. 102.
  33. hayata karşı pozitif bakış açısı aşılamaya çalışan kitap/belgesel.
    1 ...
  34. 101.
  35. bir ara çok modaydı, "secret okudum, hayata bakışım filan değişti. ay sen okumadın mı yoksa?" diyenler geziyordu etrafımda. ciddi ciddi "ya okusam mı" demiştim, ama iyi ki okumamışım. bunu diyenler (kitabın etkisi geçince) şimdi yine hasan hüseyin melahat vs oldular. hiç de gelişmiş gibi durmuyorlar yani. yine aynı bayat muhabbet insanları.
    1 ...
  36. 100.
  37. saftiriko madrid bi yazarın ortaya döktüğü saçmalık.

    --spoiler--
    çok isteyince olur.
    --spoiler--

    bu mu yani sır ? istedik vermediler onu ne yapacağız şimdi ?
    1 ...
  38. 99.
  39. bok gibi bir film daha doğrusu belgesel. kişisel gelişim kitaplarında yazılan sözleri aptal profesörler söylüyor ve bunu bir 'sır' olarak görüyorlar.
    1 ...
  40. 98.
  41. demagog bir yazara sahip olduğunu düşündüğüm kitap.

    ulan kitabın tek teması benzer benzeri çeker, iyi düşünün, olumlu sinyaller yayın, körü körüne isteyip inanın. uzattıkça uzatmış, her bölümde aynı şeyi söylüyor ama ne o farklı cümleler kullanmış.

    2 ay boyunca kendini körü körüne inanmış biri olarak bu kitabı okuduğuma pişmanım. yaydığım olumlu, isteme sinyalinin haddi hesabı yok. dakikalarca odaklandığımı bilirim. şişirilmiş bir balon!

    orada hikayesi geçen ibneye de inanmıyorum, yok olumlu düşünmüş istemiş de ofisindekiler ona gay gözüyle bakmamış, yalan. işin içinde kesin bir iş var.

    neyse özetle: okumayın kardeşim bu kitabı.
    3 ...
  42. 97.
  43. rhonda ablamın bizlere sunmuş olduğu güzelim kitap ve belgesel. bu kitabı okuduktan sonra hayatım değişti.

    göt kadar bir evde not defterime yazı yazan ben. artık uludag sözlük yazarı oldum. yazarlık yetmezmiş gibi istemediğim halde gammazda oldum.
    kitabı okumadan evvel 53 kiloydum ve hayatım gayet sıkıcıydı. okuduktan sonra evde düşünce gücümle kilomu arttırdım. şuan 148 kiloyum, kapı kapı diyetisyen geziyoruz. hayatıma aksiyon girdi.

    son olarak, iste olsun ama biraz bize de bırak.*
    6 ...
  44. 96.
  45. eski alimlerin filozofların kitaplarında yazdıklarını tekrar tekrar moda haline getirmeye çalışmak için yazılan kitaptır. bu açıdan bakıldığında iyi iş çıkarmış olabilir ama yeni bir şeymiş gibi gösterilmesi hem medyanın hem de yazarının işgüzarlığından başka bir şey değildir.
    2 ...
  46. 95.
  47. Birincisi bir kitabı anlamak için okumak ayrı, sadece kitabı okuyup 'oğlum ben onuda okudum ya bi halta benzemiyo palavra deli saçması' diye yorum yapmak ayrıdır.
    Kuantum fiziğine gelince, kuantum fiziği sadece secret gibi bi tane kitap okuyup anlayabileceğiniz ve hayatınızda kusursuzca uygulayabileceğiniz bir olay değildir. 3 yıldır bu konuyla iç içeyim, çevremdeki insanlara rehberlik ediyorum. Hatta kuantumu kime anlattıysam öğrettiğim teknikleri doğru uygulayan herkes başarıya ulaştı.
    Kuantum sayesinde hayatı değişenlere bende dahilim hatta o yüzde birlik kısımdayım. Burda size oturup hayat hikayemi anlatamam ama insanların yaşadığı deneyimleri göz ardı etmek bazı gerçekleri kabullenmemek olur. Kuantum fiziği ile ilgili herhangi bir kitabı yardım almadan okumak ondan hiçbir şey anlamamanıza neden olur çünkü bu konuda uzmanlaşan insanlar uzun süren çalışmalar sonucunda yeteneklerini farkettiler. Doğal olarak tek başına 'the secret' okumak size pek birşey katmayacaktır bu konuda yüzeysel bilgi sahibi olmak dışında. Bu arada kitaba gelince, kitap gerçekten spiritüel hayata yeni adım atanlar için gayet iyi rehberlik ediyor.Yazar bu işin altından mükemmelce kalkmış ve yardımcı insanlar bu konuya yeterince hakimler. Çoğunun kuantum ile ilgili kitabını okudum ve kütüphanemde mevcut.Dine karşı çıkıyor diye yorum yapanlarada aldanmayın çünkü bütün bu evreni yaratan ve bu şekilde çalışmasını sağlayan Allah'tır.
    3 ...
  48. 94.
  49. istediğiniz şeyi sürekli isteyin ve bu size gelecektir bu çekim yasasıdır diyen güzel kitap.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük