belgeselin ilk dakikalarını youtube'tan izleyip 7 dakika dayanabildim.
etkileyici efektlerle girişin ardından göz boyama bitip sadede gelince
gülerek youtube'dan çıkmam bir oldu. dünyanın %1'lik kesiminin
global gelirin %96'sına sahip olmasını 'the secret''a bağlamalarının sonu lmwh'dir.
iyi de o zaman bu belgeseli izleyenler veya sonrasında çıkan kitabını okuyanlar
nasıl zengin olucak? zaten küreselleşme almış yürümüş, şirketlerin devletleri
yönettiği bir dünyada açıkçası bu 'the secret' fenomenini yaratan 'akıllı'lar
müşterilerine kalan %4'ü bölüşmeyi mi yoksa o 'sır'ra ermiş %1'e girmeyi mi
tavsiye ediyorlar? şunu da belirtiyim ki 'the secret'la kastettikleri şeyin
ne olduğunun bende farkındayım ama en azından bu sözlükte entry yazarak
hem kendimi tatmin etmiyorum hem de insanlara saygı duyuyorum çünkü
o artık 'secret' olmayan 'the secret'; kitapla, sinemayla insanlara
verilebilecek bir bilgi değil tam aksine deneyimlenmesi gereken ve herkesin
kendi iç dünyasında sezgiyle ulaşabileceği ezoterik bir 'bilgi'dir.
-e madem öyle bu film veya kitap kapıyı açmaz mı? veya
yayınlandığı her ülkede bestseller olması boşuna mı?
şeklinde sorular gelebilir. bana göre uzak durulması daha faydalı bir eser.
ayrıca yurdumuzda da en çok satan kitaplar listesinde başı çeken bu kitabın
dizaynı ve adı farklı olsaydı acaba kaç satardı merak ediyorum.
yazarının tüm dünyada orijinal ismiyle basılmasını şart
koşmuş olması pazarlamayı iyi çözdüğünün bir göstergesi.
'the secret'ın bana en büyük faydası insanların tatminsiz
hayatlarından sıyrılmak için nasıl da kıvrandığını göstermiş olması.
son olarak şu söylenebilir: kitapta 'istek'ten bahsediliyordu.
doğru istersen olur vs. gibisinden. ben de şöyle bir ''sır'' veriyim
hem de bedava. hayatınızın merkezine 'istek' yerine öncelikle kendini
'kabullenme'yi ve sonrasında 'zevk alma'yı koyun. o zaman
herşey daha güzel oluyor 'the secret'ı uygulamaya kıyasla...
yıllar yıllar önce büyük umutlarla edindiğim, rhonda byrne imzalı kitap. fakat rhonda'nın hiçbir sırrı olmadığı çok değil, kitabı okuduktan 1-2 gün sonra anlaşılır. rhonda'nın bahsettiği şey bizim dinimizde de olan tevekküldür. bahsettiği çekim yasası bir fizik kuralına bile aykırıdır.
şöyle ki, rhonda kitabın başından itibaren mıknatıstan bahseder. düşünceler mıknatıs gibidir der, iyi düşünürseniz iyiyi, kötü düşünürseniz kötüyü çekeceksiniz. halbuki mıknatısın - kısmı +'yı, + kısmı ise -'yi çeker. her zaman aynı yükler birbirini iter, istemez.
rhonda ablamın bizlere sunmuş olduğu güzelim kitap ve belgesel. bu kitabı okuduktan sonra hayatım değişti.
göt kadar bir evde not defterime yazı yazan ben. artık uludag sözlük yazarı oldum. yazarlık yetmezmiş gibi istemediğim halde gammazda oldum.
kitabı okumadan evvel 53 kiloydum ve hayatım gayet sıkıcıydı. okuduktan sonra evde düşünce gücümle kilomu arttırdım. şuan 148 kiloyum, kapı kapı diyetisyen geziyoruz. hayatıma aksiyon girdi.
iyi bir pazarlama taktiğiyle ortaya çıkmış ve daha sonrası belgesi çekilmiş kuantum düşünce tekniğini anlatan yapım. bir benzeri için
(bkz: What the Bleep Do We Know)
size dünyanın en büyük sırrını veren; önemli kişisel gelişimciler, quantum fizikçisi, deneyerek keşfedenler tarafından hazırlanan filmdir. kendinize bir iyilik yapın, bu filmi izleyin.
----
geçmişte yaşayan bütün önemli insanlar sırrı biliyorlardı: Plato, Newton, Carnegie, Beethoven, Shakespeare, Einstein... ama bu yasayı açıklamadılar. eğer öğrenirseniz, yaşama bakışınız ve hayatınız değişecek. bu, bir film değil; hayatınızla ilgili büyük bir sır. aralarında tavuk suyuna çorba serisinin yazarının da bulunduğu insanlar tarafından açıklanıyor; yaşanmış örneklerle... kavradığınız zaman ise hiç bir şey eskisi gibi olmayacak...
----
--spoiler--
konu itibariyle izledikten sonra olan bitene inanmasanız bile kendinizi rahat hissetmenizi sağlıyor. sürekli hayal etmeyi amaçlıyor. bu hayale odaklanılırsa gerçekleşebiliyor. filmde örnekleri de mevcut. en azından bu şekilde istediklerimizi düşünmek elde edemesek bile iyi hissettirdiği bir gerçek.
--spoiler--
islamda zaten varolan şeylerin coverlanmış ve amerikancı hali. "dünyada iyi olmak istiyorsan ya kendini aklını kullan ya da başkalarının akılsızlığını." sözünde ikinci şıkkı seçmiştir kitabın yazarı.
bu aralar bütün dünyada en çok satan kitaplar listesinde bir numarada dolaşan "the secret" kitabının tamamında "çekim yasası" denen bir yasada bahsediyor. bu yasanın tıpkı yerçekimi yasası gibi kesin, gerçekliğinin tartışılmaz ve yine yer çekimi yasası gibi "fiziksel" bir yasa olsuğunu savunuyor. şöyleki yazar yasaya göre birşeyi düşündüğümüzde, o düşündüğümüz frekanstaki düüşncenin evrene gidip benzer frekanstaki düşünceler saniyeler içerisinde çekip bize getirdiğini söylüyor. böylece iyi şeyler düşünürsek başımıza iyi eyler geleceğini ve başımıza gelen kötü şeylerin nedenininde kötü şeyleri aklımızdan geçirdiğimiz için gerçekleştiğini söylüyor. bunuda televizyonun frekansına benzetiyor. bildiğiniz gibi her kanalın bir frekansı var ve kanalı değiştirmek için aslında yaptığımız şey, frekansını değiştirmek. yazarında dediği şey şu:eğer izlediğin programı beğenmiyorsan, frekansı değiştir. yada kendini mutsuz hissediyorsan, kesin aklından olumsuz düşünce geçiriyorsundur. mtlu olmak istiyorsan aklında iyi şeyler düşün. örnekle anlatırsak, kanalı değiştir. fakat yasada çok büyük bir boşluk var gibi. ısrarla üstünde durduğu ve "fiziksel ve gerçek" dediği çekim yasası sözde aynı, benzer şeyleri çekip sana getiriyor. halbuki bildiğimiz üzere doğada aynı kutuplar birbirini iter. zıt kutularsa bir araya gelmeye uğraşır. bu benim tespitim ama yinede okunması ve incelenmesi gereken bir kitaptır önem verilmelidir.