Hikâye kısaca, Endonezya'nın yer altı kaynakları en zengin adası belitung'da, adanın zenginliğinin küçük bir kodaman takımı tarafından sömürüldüğü ve zengin ile fakir arasındaki uçurumun dağlar kadar olduğu bir ortamda geçmektedir. Adada sıfır imkânla kurulmuş ve yıllardır devletten kuruş yardım alamamış Muhammadiyah teşkilatına bağlı bir ilkokul, çevresinde eğitim için bütün asgari imkânları haiz okullara kıyasla çok yetersizdir. Ülkedeki toplumsal statü ayrımcılığı o kadar ileri gitmiştir ki hiçkimse fakir çocukların eğitim hakkı olduğuna inanmamaktadır. Tam bu esnada öğretmenliğe yeni başlamış Muslimah isimli bir genç kız, daha iyi okullardan iş teklifleri almış olmasına rağmen bu okula gelip buradaki dar gelirli öğrencilerle birlikte eğitim mücadelesi vermeye and içmiştir.
Aylarca maaş alamamış olmasına rağmen ek geliri olan terzilikle geçinmeye tamah eden Muslimah, gökkuşağı ordusu adını verdiği 10 öğrencisine ilkokulu bitirtmek için elinden gelen herşeyi yapmış ve eğitimini, kaliteli ders materyallerinin yanı sıra başarma azmi, inanç ve disiplinle vermiştir.
Sonunda gösterdiği sabır ve sebatın karşılığını, okullar arası düzenlenen müsabakalarda öğrencilerine kazandırdığı muvaffakiyetlerle almıştır.
Fevkalâde inanmışlık ve azimle ilkokullarını bitiren bu 10 öğrenci, seneler sonra bir şekilde hayata tutunmuş ve içlerinden biri, burs kazanarak Fransa'da okuma hayâlini gerçekleştirmiştir.
Bu uzun hikayenin ardından bir Türk olarak aldığım ders, her bir öğrenciye fırsat eşitliğinin sağlanması gereken ülkemizde parası olanın en iyi okullara gittiği ve meslek liselerinden tek bir kategorinin diğerlerine karşı adaletsizce kayırıldığı ülkemizde de benzeri türden adaletsizliklerin olduğu hakikatini hatırlamaktır.