savaşın ne kadar kötü olduğunu anlamamızı sağlayan film. ayrıca filmin sonunda piyanist'in ailesine ne olduğunu öğrenemedik. ama bugün yahudilerin yaptığı zulümler aklıma gelince bu filmin propaganda amaçlı yapıldığını da söylemeden geçemeyeceğim.
Tek kelimeyle mükemmel olan film. Adolf Hitler zamanında yahudilere yapılan işkenceleri anlatıyor.
--spoiler--
en iyi bölümü bezelye konservesini açmaya çalışırken alman komutana yakalanmasıydı. ayrıca piyanistin alman paltosuyla ruslara doğru koşma sahnesi filmin keyifli olan tek bölümüydü. Yaşlı adamı balkondan aşağı atma sahnesi ve alman komutanın öldürülmesi en acıklı yeriydi.
--spoiler--
defalarca tavsiye edilmesi üzerine, "sihir sonunda heralde" diyerek sabırla izlediyip hayal kırıklığına uğradığım film.
çekim güzel olabilir. soykırım, karşısında durulunca çok insancıl bir konu, konu da çok etkileyici olabilir fakat filmi izlemeye değer bulmuyorum hala.
herşeyden önce bu tek başına olan kurtuluş, çok bencilce. yani piyanist, yanında bir kaç arkadaşıyla birlikte, soykırımı yapanlara karşı, kaçmak yerine mücadele etmiş olsaydı, ölse dahi arkasında yaşayan fiklirler ya da yaşayan bir mücadele bırakmış olsaydı çok daha manidar ve etkileyici olurdu diye düşünüyorum. yahudilerin soykırımı tarihinde böyle birşey yok, evet, malesef yahudiler, başlarına gelene karşı koyamamış , cesur bir kahraman çıkaramamışlar aralarından. hiç bir mecaz olmadan gerçek manasında söylüyorum bunu: türk milletinin başına böylesi büyük bir soykırım gelemezdi, sonunda kazanılmayacak olsa bile biri, mutlaka kahraman olurdu. zira eğer türk milletinde cesaret ve birlik olma gibi nitelikler olmasaydı, şimdi türkiye diye bir ülke olmayacaktı, çanakkale geçilebilecekti. bu bakımdan film beni hiç heyecanlandırmadı. evi, barkı, ocağı bucağı yıkılırken annesi, babası, sevdikleri sabun yapılırken bu adamın kurtuluşuna sevinemedim.
tarihte onlardan bir kahraman çıkmadı diye konuyu çok pasif işlemişler. zavallı bir ceylan yavrusunun kendinden çok daha güçlü, donanımlı aslana karşı yem olmaktan tek başına kurtuluşu gibi birşey. bu manada bakılırsa basit bir belgeselden farksız oluyor.
sonlara doğru bir alman subayının piyanist'e, yardımından da etkilenemedim. belli ki akıllı bir adam. böylesi büyük ve kombine bir suçun cesasız kalamayacağını anlamış olacak ki yahudilerin içinden bir desteği cepte tutuyor, n'olur n'olmaz. filmin sonunda almanlar yahudiler gibi sıraya dizildiklerinde bu subayın, gözlerinde zavallı ceylan yavrusu ifadesiyle, piyanist'e "ben sana yardım etmiştim hatırlıyor musun?" gibi bir cümle kurması başka birşey düşündürmüyor insana.
bence bu filmle kesinlikle zaman kaybedilmemeli. illa soykırım konulu bir film izlenecekse, bunun yerine schindler's list adlı film izlenilmelidir.
yahudilerin dünyaya zamanında ne kadar acı çektiklerini göstermeye çalıştıkları filmdir. ki şimdi dünyadaki müslüman kısıma çektirmektedirler. insanın iyi olmuş diyesi geliyor.
artık inandırıcı,etkileyici gelmeyen film türüdür.Ben buna yahudi propogandası yapılan tür diyorum.Bıktım artık bu tür filmler.Yok spielberg'i,polonski'si,roberto beniggi'si bıktım.Bu kadar katliam yaşadıysanız siz,acı çekmenin ne olduğunu bilmeniz gerekiyor.Peki soruyorum günümüzde kimler acı çekiyor?
Çekim teknikleri ve senaryo bakımından son derece kuvvetli olan bir filmdir. Mantık ve senaryo hatasınının en aza indirgendiği yapıtlardandır. Film o kadar gerçekçidirki, bir sahnede tekerlekli sandalyede oturan yaşlı bir adam alman askerleri tarafından camdan atıldığında insan direk küfür etmeye başlar. Film boyunca ana karakterimizin çaldığı " Nocturne 20 in C sharp minor " ve filmin çoğu sahnesinde akabinde duyduğumuz " comedy people " gerçektende insanın yaşamına fazlasıyla etki eder.
çok etkileyici bir film olsa da adamın kendi ırkı katlediliyor ama bu adam kılını bile kıpırdatmadan sadece kaçıyor diye de düşündüren film. ölüm korkusunun arkasına sığınmak mı her şey yoksa...empati kurmanın zorunlu olduğu film sanırım...
başrolünde adrien brodynin oynadığı, wladyslaw szpilman'nın hayatının anlatıldığı, 2. dünya savaşı polonyasında geçen, roman polanski imzalı, 2002 yapımı film.