filmin olayına hayranlıkla bakmak yerine eğer karakterlerin sözlerini, davranışlarını ve yaşadıklarını ama özellikle mesajlarını dikkate alınırsa filmin 1 buçuk saatte vermeye çalıştığı şeyin aslında koca bir kitabı kolaylıkla anlatabildiğini gösteren bir filmdir. Bunun en büyük nedeni de tabii ki de kitabın yazarının aynı zamanda filmin yönetmeni olmasıdır. Sadece ama sadece Charlie'nin yüzüne bakarak ne düşündüğünü çok kolaylıkla anlayabilirsiniz.
Filmin Mary Elizabeth, Sam ve Patrick'in aslında ne kadar çevremizden çıktığını biraz bakarak farketmek olanaksız. işte bu dedim onları izlerken, işte bunlar başka kimse değil. Tabii Patrick dışında ama itiraf edin en azından bir tane gay görmüşsünüzdür hayatınızda.
Bir gecede okuyup bitirilen kitap gibi adeta film. Çeşit çeşit duyguyu uyandırıyor insanda. Böyle olunca da tok karnınıza kalkıyorsunuz sofradan. Görüntüsü itibariyle de zaten fantastik bir ortamı sezebilir izleyenler. Belli bir olay üzerine değil de karakterlere tek tek yoğunlaşan bir yapısı var filmin. Bazı şeyler boş kalıyor insanların kafasında bu da sanırım kitabını aldırmaya yönelik bir hareket.
Fakat özellikle bu gencin teyzesiyle yaşadıkları üzerine yoğunlaşan ve drama tadını sonuna kadar hissettiren bir film olmasını beklerdim. Şöyle iki buçuk saatlik dolu dolu bir psikolojik drama alabileceğimi düşününce üzülüyorum biraz olsun. Ama kesinlikle overrated bir ergenlik filmi değil. Ağır ve amerikan liselerine eleştirsel yönde bakan bir yapısı var.
Lise hayatına yeni başlayan, arkadaş ortamını sağlamaya çalışan bir gencin yaşadıkları herkesi etkilemez. Halden anlamak diye birşey vardır ya Charlie gibi olan Charlie'nin halinden anlar her zaman. O yüzden onun ruh halini içinde barındıran bir ergen bu filmden daha fazla tat alıp, daha fazla öznel bir bakış açısıyla değerlendirir bu filmi. Hele ki müzik-sahne uyumu insanı alır götürür başka yerlere.
Sonunda şunu söyleyebilirim ki filmde hep bir boşluk hissedeceksiniz ki var bu. Ama mutlaka izlemeniz gereken ve melankoli ruh haliyle yaşayan birinin daha iyi anlayabileceği bir film olduğu garantisini verebilirim.
başrollerini: Emma Watson, Logan Lerman, Nina Dobrev, Paul Rudd gibi isimlerin aldığı, türü dram-romantik olan bir film.
kadrosundaki tanıdık isimler ve okuduğum -çoğu- olumlu yorumlar sonucu izledim. film hüzünlü, neşeli, samimi her türlü duyguyu hissettiriyor. izlerken beklentiyi çok yüksek tuttuğumdan mıdır bilmem ama güzel olmasına rağmen o kadar da abartılacak bir film değil. bence.
imdb top 250'de olacak kadar iyi bir film değil bana göre.belki de ergen tayfasına hitap ettiği içindir bilemiyorum ama ben pek beğenmedim doğrusu. filmin tek artısı ezra miller. yan rolde olmasına rağmen oyunculuğu ile ön plana çıkıyor. yeni bir yıldız doğuyor diyebilirim.
--spoiler--
halen teyze charlie yi küçükken taciz etmiş. sam in babasının patronunun, kendisini 11 yaşında öptüğünü söylediğinde olduğu gibi charlie nin bastırılmış anıları yavaş yavaş ayyuka çıkmaktadır. bu yüzdendir ki charlie kafayı sıyırmış şekilde imgelenmektedir. acaba ben de mi küçükken taciz edildim? ya da charlie nin aldığı lsd psikoza geliştirmesine de sebep olmuş olabilir. bu da benim kişisel yorumum. bir küçük eleştiri de tünel in içinde cıncık gibi çeken radyoya gelsin.
--spoiler--
az önce izledim ve kesinlikle izlenmesi gereken bir film diyebilirim. Müzikler, oyuncular hepsi on numara olmuş. lise döneminin bir çocuk için ne kadar zor olabiliceği çok iyi betimlenmiş. Ben kitaptaki kadar iyi olmaz diye düşünüyordum ama olmuş.
yaklaşık bir yıldır beklediğim ve henüz izleme imkanı bulabildiğim, içinde son derece mükemmel müzikler barındıran kitap uyarlaması bir film. çocukluğunda yaşadığı bazı olaylar sonucu geçirdiği travma okul hayatını alt üst eden bir gencin bazı açılardan kendisine benzeyen yeni arkadaşları yardımıyla ortama uyum sürecini konu alan bir gençlik filmi.
her ne kadar filmin odağında charlie olsa da benim asıl ilgimi çeken karakter patrick oldu. o kadar enerjikti ki bütün filmi o sırtlandı resmen. brad'in yandaşlarından biri çelme takıp patrick'i düşürdükten sonra brad ile patrick arasındaki diyalog en az charlie'nin sorununu öğrendiğimiz hastahane sahnesi kadar duygulandırdı... ve sam, sam, sam... annesinin kötü ilişkisinin izlerini bir türlü üzerinden atamamış masum bir kız aslında o.
ancak türkçe'ye çevrilmediği ve türkiye sınırları içerisinde yalnızca pandora'da satıldığı için pek bilinmiyor. oysa çok güzel quotelar * barındırmakta.